Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Allah belanızı versin..

Allah belanızı versin..
 

“Allah belanızı versin.” Diye bağırarak söze başladı. Telefondan duyduğum bir kadın sesi.

Türk Hava Kurumu Çankaya Şubesinde, sabahın çok erken saatlerinden başlayarak belki bininci kez çalan telefonları yanıtlayan personelimizin yetişemediği bir telefonu kaldırdığım zaman duyduklarımdı bunlar.

Telefonla şubemizi arayan bu hanımefendi; üçüncü kez telefon ettiğini, ilk olarak sabah saat onda aradığını, öğleden sonra üç sularında bir kez daha aradığını, bu aramasının üçüncü olduğunu söylüyordu. Saat 16.30’u gösteriyordu. Sesindeki öfke hiç dinmemişti. Bağırarak konuşuyor ve sürekli olarak suçluyordu. Bulunduğu adresi öğrenme çabamı, o sırada semtlerine yakın olan bir deri toplama aracını olabildiğince çabuk adreslerine gönderme ve kurban derilerini alma teklifimi dinlemiyordu bile. Öfkeyle söylediği son cümlesi; “Aldığınız maaşlar dizinize, gözünüze dursun. Ben bütün gayretimle kurban derimizi kurumunuza vermeye çabalıyorum, siz ise almamaya. Tarikatlar için mi çalışıyorsunuz?” Oldu.

Günlerdir süren yoğun hazırlık, bilindik çevrelerin saldırgan tavırları, aynı çevrelerin beslemesi basın yayın kuruluşlarının yaklaşan bayramla birlikte her yıl yineledikleri iftira kampanyaları nedeni ile bir hayli gerilmiş olmanın bir dışa vurumu ile belki; “Lütfen izin verir misiniz?” diye bağırdığımı hatırlıyorum. Türk Hava Kurumu çalışanlarının dışında, hiçbir yöneticinin Türk Hava Kurumundan maaş almadığını, Çankaya Şube Başkanı olarak benim de, ne maaş, ne de başka bir ad altında hiçbir ücret almadığımı ve bu görevi gönüllü olarak yaptığımı, biraz da yüksek bir sesle bir çırpıda anlatmam, sanırım etkili olmuştu.

Yarım ağız adresini söyledi, adresi yazarken masanın üzerinde bulunan araç gönderme belgesinin üzerindeki adresle aynı olduğunu gördüm. Belgenin altında görevliler tarafından yazılmış “ Saat 10.55’de adrese gidildi. Evde kimse yok.” notu bulunuyordu.

Telefondaki Hanımefendiye bu notu okudum. “Bu gün bayram, zorunlu ziyaretlerimiz de olacak doğal olarak” dedi. Kurban derilerinin mutlaka alınacağını, ancak piyasa değeri 4-5 YTL civarında olan bu deriyi almak için, deri ederinin birkaç katı bir giderimiz olacağını söylemem de etkili olmadı. Verdiği yanıt "beni ilgilendirmez” oldu. Üstelik benim ve diğer yöneticilerin de gönüllü olarak çalıştıklarını söylememe inanmamıştı. Hangi dönemde yaşıyorduk, ben kimi kandırmaya çalışıyordum?

Söz konusu deri, görevliler tarafından saat 18:00 sularında alındı.

Anlattığım bu olay kim bilir, Büyük Kentlerde bulunan ve elindeki az sayıda araçla kentin dağınık adresleri arasında bunalmış kaç THK Şubesinde daha yaşanmıştır?

Günler öncesinden başlayan hazırlıkları ve dört günü boyunca sürdürülen yoğun bir çalışma ile bir kurban bayramını daha geride bıraktık. Bayramların dinlence günleri olduğu, “yoğun çalışma”nın da nereden çıktığını soranlar için yanıtım; “Biz Türk Hava Kurumcuyuz” olacak.

Türk Hava Kurumcular, kurulduğu günden bu yana, Ulu Önderin “İstikbal Göklerdedir” buyruğu ve “kanatlı bir Türk Gençliği yaratılması” özlemini gerçekleştirmek için her kurban bayramında canla başla çalışır.

Tüm ülkeye yayılmış 495 şubede, kurban bayramı hazırlıkları aylar öncesinden başladı. Toplanacak kurban derileri için ihaleler yapıldı. Deri toplama merkezleri belirlendi. Basın yayın kuruluşları ile ilişkiye geçildi. Bayram süresince çalışacak personel ve deri toplama araçları teminine çalışıldı. Kurban bayramının ilk günü, gün doğumu ile başlayan çalışmalar, bayramın dördüncü günü gece yarısını geçen saatlerde hala devam ediyor.

Kurban bayramı öncesinde yapılan ihalede, derileri ucuza alma çabası içindeki müteahhitlerle savaşımla başlarız. Deri toplama primlerinin yüksek olması için çaba gösteren ve bayram günü çalışacakları için yüksek prim almaları gerektiğine inanmış ve sadece kurban bayramlarında THK’nda çalışan deri toplayıcıları ile de sürdürürüz. Sonra, Kurban Kesmek dini bir görev olduğu için, derilerin de dini kuruluşların hakkı olduğunu ileri sürerek saldıran din bezirganları ve onların beslemesi gazeteler girer devreye. İnanılmaz karalama kampanyaları ve iftiralarla. Bunlar, Türk Hava Kurumu Şubelerinde alışıldık bayram hazırlıklarıdır.

Sonra bayram gelir;

Belediye yetkilileri bayram günü çalışacak personeli için kumanya, kesim yerlerinde kasap bulundurulması beklentilerinin karşılanmasını ister. Karşılığında da “Kurban Kesim ve Deri Toplama Yeri” gösterir. Bayramın ikinci günü sabahı ise; çevre halkının şikayetleri nedeni ile derilerin hemen kaldırılmasını, aksi halde yapılacak olanlardan sorumlu olmadıklarını söylerler. Sanki o yerde ilk defa bu etkinlik yapılmaktadır.

Kesim yerlerinde kurbanlarını kesen, eksi iki derece soğukta korunabilmek için kat kat giyinmiş ve başına bere taktığı için güven duymadığı THK görevlilerine deriyi vermeyip, deriyi evine götürerek THK aracının gelmesini bekleyenlere, bayram ziyareti nedeni ile gelen görevlilere deri teslim edemediği için, deri geç alındığı için küfürler edenlere, elinizdeki olanakların sınırlı olduğunu bir türlü anlatamazsınız.

Yüzlerce tarikat, cami, öğrencievi, politik dernek deri toplama yarışına girişir. O güne kadar adını dahi duymadığınız yeni yeni vakıflar, guruplarla deri toplama savaşımınızı sürdürürsünüz.

Evde eşiniz ve çocuklarınız sizi hiçbir kurban bayramında göremezler. Aile büyüklerinizi ziyaret edemez, eş dost ziyaretine de gidemezsiniz. Yaşamımıza çok yeni giren, telefonla gönderilen bayram mesajlarını bile yanıtlayamazsınız.

Tüm bunları gönüllü olarak yaparsınız. İnandığınız bir kurumun yaşatılması, bir Cumhuriyet kurumunun hakkı olanları, başkalarının ele geçirmemesi için yaparsınız. Ama bir teşekkür size çok görülür. Açtığınız telefonda size “ Allah belanızı versin” derler.

İçiniz karardı değil mi?

Güzel Şeyler de oluyor.

Örneğin;Bayram süresince, şirketine ait kamyonetini hiçbir ücret almadan, şube çalışmalarında görevlendiren Sayın Aras Kazaz’ın, bu kamyoneti bayramın üç günü, gönüllü olarak Ankara Sokaklarında kullanan ve deri toplama çalışmalarımıza destek veren, toplama merkezinde çalışan arkadaşlarımızı, eşinin yaptığı yemeklerle sürekli tok tutan Öğretmen Pilot Selami Altıokoğlu’nun, görev yaptığı Fakültenin kesim merkezinde kesilen kurbanlıkların derilerini kimseye kaptırmayıp, şubemize ulaşmasını sağlayan, Şube Yönetim Kurulu Üyemiz Doç. Dr. Muhip Özkan’ın, kestikleri kurbanların derilerini kendi elleri ile şubemize getirip teslim eden, çalışmalarımızda "kolaylık" dileyen yüzlerce Çankayalının yaptıkları da bayramın güzellikleri oldu.


Ben, burada bizlerden esirgenen bir şeyi yapacağım. Tüm Türk Hava Kurumu Şube Başkanlarımıza teşekkür edeceğim. Onlar bunu fazlası ile hak ediyorlar.

Teşekkürler Başkanlarım.

Unutmayın1: THK Yangın Uçağı alım kampanyası için, tüm operatörlerden yangın yazıp, 3919’a gönderin. Bedeli 6 YTL’dir. Ülkemize katkısı, yemyeşil ormanlar.

Unutmayın2: Bir Cumhuriyet Kurumu olan THK’na üye olun. Rejime ve Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmanın bir yolu da, rejimin ve Cumhuriyetin kurumlarına sahip çıkmaktır.

 
Toplam blog
: 182
: 2395
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

10 Kasım 1954 tarihinde doğdum. Sosyal Hizmet Uzmanıyım. Pilotum. (ultralight licence no:151)..