Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '11

 
Kategori
Kültürler
 

Allah,bu millete bir İSTİKLAL MARŞI daha yazdırmasın !..

Allah,bu millete bir İSTİKLAL MARŞI daha yazdırmasın !..
 

Daha çok destan yazarız !..


Büyük Balkan bozgunu ve ardından Avrupa'da kaybedilen büyük topraklar...

Orada yitirdiklerimiz...Orada bıraktıklarımız...

Göğsü baltayla kesilen ,memesiz kalan validelerimiz...

Kağnı tekerleklerine bağlanarak işkence edilen dedelerimiz...

Yemende sırtımızdan hançer yediğimiz Araplar...İngilizler...İşgalci Fransızlar...Bedavacı İtalyanlar...

Çanakkalede bir büyük ,genç ve tahsilli neslin yok oluşu...

İstanbulun ve yurdun işgal edilmesi...

Anadolunun pay pay edilmesi...Yunanın Egeden başlayıp Haymanalara uzanan mezalimi...

Ve Mustafa Kemal'in isyanı...Ve milletin isyanı...Ve Samsundan başlayan bir MİLLİ DİRİLİŞ ,şahlanış...

Bir Milletin Uyanışı !..İneboludan Ankara'ya uzanan ;ninelerin,genç kadımnların sırtlarında mermi taşıdığı İstilklal Yolu...Hasan Tahsin'in isyanı ve tarihe geçtiği sahne...

Daha binlerce kahramanlık öykülerini yazan bu millet,sabırla direndi...Tepesi atınca Ege'ye dökene dek savurdu,tokatladı düşmanı...

Topraklarından büyük bir bölümünü işgal eden ,kendine de zincir vurmak isteyen Yedi Düveli def eden bu ulus ,şimdi bir avuç çapulcuya pirim verir mi ?..

Kalleş ve ödlek  pusuları değil ;yiğitçe  savaşları sever bu millet !..

Bu halkın ,hangi  koşullarda İstiklal Marşı yazdığını bilselerdi eğer ,dudakları uçuklardı hainlerin !..

................

 

23 Nisan 1920’ de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır. 1920 yazı içinde ülke topraklarının büyük bir bölümü işgal altındadır. Ankara düzenli bir ordu kurma çalışmaları içindedir.

İstanbul Hükümeti, Mondros Ateşkes hükümleri gereğince orduyu terhis etmiştir. Yeni bir ordu kurma çalışmalarında ise sayısız güçlüklerle karşılaşılmaktadır.


Şiirlerinde, imparatorluğun kaybettiği topraklar için gözyaşı döken Akif, milleti birleşmeye, hayasız saldırılara karşı koymaya çağırır. Akif 1912 yılı sonlarında askerleri şevke getirmek için bir marş yazar:

Cenk Şarkısı.


10 dörtlükten oluşan bu manzume Sebilürreşat dergisinde yayımlanır.


Ey sürüden arta kalmış yiğit!
Arkadaşın gitti, yetiş sen de git.
Bak ne diyor cedd-i şehidin işit;
Durma git evladım, uğurlar ola!
Durma git evladım açıktır yolun.
Cenge sıvansın o bükülmez kolun;
Süngünü tak ön safa geçmiş bulun.
Uğrun açık olsun uğurlar ola!
Yerleri yırtan sel olup taşmalı,
Dağ demeyip, taş demeyip aşmalı!
Sendeki coşkunluğa el şaşmalı.
Haydi git evladım, uğurlar ola!
Düşmana çiğnetme bu toprakları,
Haydi kılıçtan geçir alçaktarı!
Leş gibi yatsın kara bayrakları,
Kahraman evladım uğurlar ola!..

...........

Türkiye Büyük Millet Meclisinin, 1920 Yılında aldığı kararla, milletin bağımsızlık aşkını ve ruhunu terennüm edecek bir istiklal marşı yazılması talebi halka duyurulmuştur. Kazanan şaire de 500 lira ödül verilmesi kararlaştırılmıştı.

Katılan 724 eser olmasına rağmen, arzu edilen istiklal ruhu bir türlü yakalanamamıştı. Meclisin arzusu üzerine istiklal marşını yazması için Mehmet Akif Ersoy'a teklif götürüldüğünde milli şair , büyük bir heyecanla kabul etmiş; ancak kazanırsa ödül olarak konan 500 lirayı almayacağını, bir hayır kurumuna bağışlayacağını beyan etmiştir.

İstiklal Marşını yazdığı gece, kalemi kağıdı olmayan, şiirinin ilk dörtlüklerini çakı bıçağıyla tahta duvara kazıyan şairin, sobasına atacak odunu ; sırtına giyeceği paltosu bile yoktu.

İstiklal Marşının yazıldığı 1921 Yılında, yurdumuz, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan Kuvvetlerinin acımasız işgali altındaydı. Yunanlıların:''Biz Anadolu'ya medeniyet götürüyoruz.'' Diyerek, tüm dünyada yarattıkları yaygaranın arkasından beşikteki bebeleri bile süngüleyerek Anadolunun içlerine kadar sızmak istemeleri, Akif'in derinden feryadına neden olmuş ve İstiklal Marşımızın ilk mısralarında:''Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak '' Diyerek Türk Milleti'nin hiç endişe duymamasını belirtmiştir.

Batının ufuklarındaki al renk bir gün sönebilir; ancak Türk Milleti'nin şafak renginde alevlenen al sancağının sönebilmesi için yurdumun üzerinde tek bir ocak kalması; yani Türk Milleti'nin tamamen yok olması demektir. Bu da mümkün değildir.

Çanakkale'de yenemedikleri Türk kudretini müttefiklerimizin mağlup olmalarıyla yendiklerini sanan işgal kuvvetlerinin medeniyet anlayışını :''Tek dişi kalmış bir canavara benzeterek o canavarın ulumasıyla şüheda fışkıran bu toprakların ele geçirilemeyeceğini haykırmıştır. Bağımsızlığın bir ''Hayal ''olduğu korkunç işgal döneminde bile istiklalin yakın olduğuna candan inanmıştı.

12 Mart 1921 Yılında , TBMM'de bizzat, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey tarafından okunan Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşı, büyük bir coşkuyla kabul edilmiştir.

Türk Milleti şanına yaraşır bir bağımsızlık marşına kavuşmuştur. Atatürk, marşı çok beğenmiş, duygulandığını belirterek: ''Bu marş, bizim inkılabımızı anlatmaktadır. Bunu her Türk Genci coşkuyla okuyacaktır. ''Diyerek şiirde en beğendiği yerin de:''Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal '' Mısrasının olduğunu özellikle vurgulamıştır.

Yunanlıların, kalabalık bir orduyla Anadolunun içlerine kadar ilerlediği yoğun savaş ortamında, İstiklal Marşı'nın beste yarışması açılmış; Yunan ordusunun İzmir'de denize döküldüğü olaydan etkilenen sarayın müzik direktörü, Osman Zeki Üngör, hazırladığı besteyi, Atatürk'e teslim etmiş; Gazi besteyi çok beğenince de 1930 Yılında milli marş olarak kabul edilmiştir. Zeki Üngör Bey Ankara'da kurulan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şefliğine atanmıştır.

İstiklal Marşımız, şehitlerimizin kanlarının su gibi aktığı bir günde yazılmış; ordularımızın yedi düvele ders verdiği Zafer Gününde de bestelenmiştir.

Bugün Türk Çocuklarının İstiklal Marşımızı coşkuyla söylemesi ve kendilerinden sonra gelecek olan kuşaklara da aynı heyecanla aktarmak boynunun borcudur.

Geçmişten ders alınmalı...

Tarih tekerrür etmemeli...Yeni ufuklar açılmalı...

Mehmet Akif Ersoyun dediği gibi:''Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın...! ''

 

 

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..