Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '07

 
Kategori
Sağlık
 

Allah düşürmesin, eksik etmesin...

Allah düşürmesin, eksik etmesin...
 

Sağlıklı yaşamak, hasta olmamak hepimizin en büyük isteğidir.. Şikayetlerimiz en maksimum seviyeye çıkmadan doktor kapısı çalmayız çoğumuz. Oysaki, erken teşhis ile birçok hastalıkların önüne geçebiliriz. SSK, Emekli Sandığı, Bağ - kur... Ha birleşti birleşecek, herkes isteği hastanede muayene olabilecek derken, bazı hastanelerimizin dahada içler acısı duruma düştüğünü gördüm iki gündür.

Şişli' nin en merkezi bölgesinde bulunan, senelerin devlet hastanesi... Acil bölümü gecenin bir yarısı... Doktor bulmak oldukça zor.. Asistanlar, stajyerler doktorculuk oynuyorlar... Hastamızı beklerken, şaşkın gözlerle etrafta olup bitenlere bakıyorum. Muayene odası yerine, halka açık bir oda.Odada 9-10 kişiye aynı anda müdahale var.Herkesi sedyede boncuk gibi dizmişler yanyana, bir de mutlaka, serum bağlamışlar bir örnek..

Bir hastanın, sürekli önlüğünün cebinden çıkardığı cep telefonundan saati takip edip puflayan, doktor daha doğrusu stajyerle konuşmasına kulak kabartıyorum. "Şu an yapabileceğimiz birşey yok, saat 08:00 de doktorumuz gelecek isterseniz sabah gelebilirsiniz"!! Adam acile gelmiş, duracak gibi olsa sabah gelirdi paşa paşa..Güler misin?, ağlar mısın? Her geçen zamanda yeni bir dialog duyuyorum, hasta ve doktor(?) arasında..Orta yaşlı bir çift, ellerinde rontgenleriyle, şikayeti ile ilgili bir cevap almak istiyorlar. Beynimden vurulmuşa dönüyorum, çifte verdikleri cevapla. Onca kalabağın içinde adama "kanser" olduğunu söylüyor."Sen en kısa zamanda bir hastane adı vererek oraya git" reçetesi yazıp gönderiyorlar.

Bizim hastamızın da, bunlardan geri kalır yanı yok.Nefes alamama, kalp çarpıntısı şikayeti ile gittik.Sürekli kullandığı, kalp ilacı var diyerek ilacı gösterdim. "A ben bunu biliyorum.." dedi. Hanımefendinin yüzüne bakakaldım.
Çünkü, doktor olarak bilmesi gereken kişi sensin.Neden bu kadar sevindi anlam veremedim.Bize yazılan reçetede gayet doğal, kendi kendimize rahatlıkla kullanabileceğimiz bir öneriydi..3 saatlik bir çabadan sonra, "bahçede biraz hava alıp gidebilirsiniz. Bu hafta içinde kendi doktorunuza gidin" Şaşkın, uykulu ve elbetteki gergin bir şekilde, kendi psikotedavimiz ile çıktık.Ha bu arada kalp elektrosunu çektirdiğimiz için içimiz rahattı.
Ama yolda şunu düşündüm. Durumu çok ciddi bir hasta gelse, acaba yapacak birşey yine mi olmayacaktı?

Ertesi gün, aynı çevrede diğer devlet hastanesi. Diş ağrısı.. çürük... Doktor bey,
"Biz sadece çekim yapabiliriz, isterseniz çekim ha?"

Umarım bir yetkilinin kulağına gider bu tip sorunlar..Hastaneler insanların kendilerini gözü kapalı emanet ettikleri yer olması gerekirken, arkamıza bakmadan kaçmak istiyoruz..Bu arada beş parmağında beşi bir değil bunu biliyorum. Bir çok hastaneden hizmet aldım ama bu iki hastaneye gitmeyi Allah göstermesin...

Sevgiyle ve sağlıkla kalın..

 
Toplam blog
: 18
: 661
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Hayatın ne kadar çabuk geçtiğini, insanın en fazla hissettiği yaştayım Baltalimanı Behçet Kemal Ç..