Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '08

 
Kategori
Ramazan
 

Allah müsrifleri sevmez

Allah müsrifleri sevmez
 

Pazar günü aniden bir misafirim gelince hemen birkaç parça malzeme almak için markete gittim. İnanılmaz bir manzarayla karşılaştım. İnsanlar sanki kıtlığa girer gibi alışveriş yapıyorlardı.

Bunun görünürde bir “ramazan” hazırlığı olduğunda şüphe yoktu ama, oruç tutmak için daha çok yiyecek alınması oldukça düşündürücüydü.

Bu bir ay boyunca aslında maddi olarak vücudumuzu da dinlendirmek, midemizi rahatlatarak biyolojik anlamda da kendimize bir çeki düzen vermek zorundayız. Ama görünen o ki, açlığın ve açların halini anlamayı amaçlayan orucumuz, akşam yemeğindeki ziyafet için midemizde biraz daha fazla yer açmaya yönelik bir gayretten öteye gidemiyor.

*****

Dinimizin önemle üzerinde durduğu konulardan biri, gereksiz harcamalardan kaçınılarak, kaynak ve imkânların yerli yerinde kullanılmasıdır. İhtiyaç nispetinden az harcamayı, “cimrilik” olarak değerlendiren İslâm dini, ihtiyacın üstünde gereksiz harcamaları da “israf” kabul etmektedir. Bu ise dinin yasakladığı fiillerden biridir.

O kadar ki, bir nehir kenarında abdest alan insanın fazla su harcaması bile, israf kapsamına girmektedir. Tıraş olurken, diş fırçalarken suyu boşu boşuna akıtanların kulakları çınlasın.

Memleketin doğal kaynakları, tabiatın bize sunduğu her türlü nimet, hava, su, çevre… insanın hizmetinde olan akla gelebilecek her değer, özenle korunmalı, dikkatle harcanmalı ve elden geldiğince boşuna tüketilmemelidir.

Aslında bu konuda insanlarımızın zihninde oluşmuş bazı tortular var. Mesela “tabakta kalan yemeği atmak israftır, günahtır” diye zorla yeyip midesini dolduranların sayısı az değildir.

Elbette ekonomik değer taşıyan en ufak bir malzemenin bile çöpe atılması israftır, günahtır, ama bunların gereksiz yere zorla midemize tıkılması da günahtır. Çünkü bu şekilde sağlığımızı tehlikeye atmaya hakkımız yok. Dinimizin bizden istediği, yemeğin bile gerektiği kadar pişirilmesi, gerektiği kadar tabağa konması ve gerektiği kadar yenmesidir.

Maddi-manevi her imkânı Allah’ın insanlara bağışladığı bir emanet olarak kabul eden İslâm dini, bunların Allah’ın rızasına uygun ve insanlara mutluluk getirmeye elverişli yerlerde kullanılmasını emreder.

Tutumluluk ve itidal, İslâm’ın ibadetlerde bile öğütlediği temel ilkedir. Savurganlık, sonunda kişilerin de, ailelerin de, toplumun da dengesini bozacak bir tehlikedir.

Endüstri devrimiyle birlikte, insanların sınırsız ihtiyaçlarını kıt kaynaklarla tatmin etmenin yollarını araştırmak üzere ekonomi bilimi doğmuştur. Oysa İslâmiyet 1400 sene önce, israfın sınırlarını belirlemiş ve hangi alanda olursa olsun bunu yasaklamıştır.

Kur’an’da Allah’ın verdiği nimetler anlatılırken, “helal olan her şeyi yeyiniz, içiniz” denildikten sonra “fakat israf etmeyiniz” uyarısı da mutlaka yapılmıştır. Birçok kez tekrarlanan bu uyarılardan ikisinde âyet, hepimize ders olacak mahiyette bir hükümle bitmektedir:

Muhakkak ki Allah, müsrifleri, elindeki nimetlerin değerini bilmeyip cahilce savurarak harcayanları sevmez.” (En’am 141 ve A’râf 31)

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..