- Kategori
- Gelenekler
Allah rahmet eylesin
Hüsnü- (Hapşuuuu…..!)
Zühtü- Allah rahmet eylesin , Hüsnü abi…
Hüsnü-Hapşuuu…!
Zarif – Allah rahmet eylesin…
Hüsnü- Ulan ben sizin gelmişini, geçmişini kalaylamazsam, bana da yedi bela Hüsnü demesinler.! Bu ne be…. Her hapşırdığımızda , “Allah rahmet eylesin…” ,”Allah rahmet eylesin…” Ülen üç kere hapşırsak, üç kere bizi öteki dünyaya gönderip getiriyorsunuz be… Ben sizin geçmişinizi, geleceğinizi kalaylamayayım da, ne yapayım…?
Zarif –Öyle deme Hüsnü abi … Maazallah , Diyanet’ten fetva var. Bundan böyle hapşırdın mı, karşılığı “Allah rahmet eylesin…” olacak. Başka yanlış yollara sapmayalım ama…
Zühtü-Sen de yanlışsın Zarif… Buna fetva denmez; o başka; sadece bir öneri; işte o kadar..
Hüsnü- Peki , ne oldu bizim “Hapşu… Çok, yaşa….Sen de gör..!” demelere. Öteki dünyaya mı gitti?
Zühtü- Abi artık davranışlarımıza dikkat etmeliyiz. Her şeyde artık , dikkatli olunacak; bir tereddüt varsa ; Diyanet İşlerine sorulacak… Adımlarımızı dikkatli atmalıyız… değil mi ama?
Hüsnü- Ülen sizi gidi geçmişi kınalılar. Sanki her işinizde gücünüzde, kanuna, fetvaya uydunuz da bir “Hapşırmak” işi mi kaldı… Birisi, “Hapşu..” dedi mi, “Çok yaşa …” dersin ; karşıdaki de “Sen de gör…” der ;olur biter… Sonra çekip gidersin… Biz atalarımızdan, dedelerimizden böyle gördük; böyle gider…
Zarif- Yok abi… Sakın ha… Zinhar… Aman abi attığın adımlara ve de yaptığın Hapşuu’lara dikkat et… Öyle kimselerden, “Çok yaşa…” boşboğazlıklarını kabul etme… Yoksa, doğrudan yerin tamudur bilesin…
Hüsnü- Yok yav… Bu da mı fetvada var?
Zühtü- Yok abi bu fetva değil. Diyanet Başkanımızın davranışları. Malum ya, büyükleri taklit etmek, onlardan örnek almak gerekir… Öyle demişler, ne yapalım… Yani , büyüklerin söylediklerini yap, yaptıklarını yapma…Öyle miydi? Neyse, karıştırıyorum, işte…
Hüsnü- Ne demiş, ne demiş???
Zarif- Hapşıranlara, “Allah rahmet eylesin..” deyin demiş…
Hüsnü –Peki o zaman, ölen maruflara ne diyeceğiz…
Zühtü- Bilmem ama, belki de “Hoş geldin, Safalar getirdin Cennete…” diyebiliriz belki… Sormak lazım…
Zarif- Evet, sormak lazım. Gırtlak kırk boğum.. Ne lazım… Ağızdan ne çıkıyor dikkat etmek lazım. Boş boğazlık etmemek lazım.
Zühtü- Evet, yanlış bir şey yapmamak lazım. Neme lazım, bundan sonra ben, her adımımı atarken Diyanet İşleri Başkanına danışacağım. Zira hata yapmaktan korkuyorum. Sonunda bir de cehenneme gitmek var…
Zarif- Evet, Cehenneme gidip, 40 yıl cazır cazır yanmak var. Dikkatli olmak lazım…
Hüsnü- Yapmayın be… demek ki biz hayatta çok hata yaptık. (Hapşuuu…)
Zühtü- Allah rahmet eylesin abi…
Hüsnü- Öldüm, ulan öldüm… Hala mı Allah rahmet eylesin! Hoş geldin diyeceksiniz be…
Her şeyi karıştırıyorsunuz! Hem dünyayı, hem ahreti… Bakalım bu kadar karıştırdıktan sonra, artık , hanginizi cennette, hanginizi cehennemde göreceğimi bilemiyorum. Fakat cenneti cehennemi ve bu alemi bu kadar karıştıranlar, her halde onlar da sonunda nereye gideceklerine karar veremiyecekler. Ama Allah biliyor…