Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '07

 
Kategori
Mizah
 

Allah versin...

Allah versin...
 

'' Allah versin kardeşim, allah versin...'' der ve yanlarından geçip gideriz bazen. Bazılarının; gerçekten ihtiyacı olduğuna yüreğimiz '' Evet '' der, Bazıları için ise; '' Hayır '' ulan bu adam taşı sıksa suyunu çıkarır, ama bak sen ki şu işe, adamın kolayına geliyor galiba deriz...

Genç bir delikanlı; bacağının birisi sakat (!) ve koltuk değnekleri yardımıyla, yürümeye çalışmakta. Bakıyorsunuz ve kendi duygu dünyanızın, derinliklerine gidiveren bir ruh hali sonucunda, '' vay dibi delik dünya bee, gencecik yağız delikanlı çocuk, koltuk değnekleriyle yaşamak zorunda...'' deyiveriyorsunuz. Peki; gerçekten de o genç irisi delikanlının, başından geçen vahim bir olay sonrasında koltuk değneğine mahkum olduğuna inanabilirmisiniz.?
Belki...
Arkadaşlarıyla birlikte maç yapmaya giden, oyunun en can alıcı anında, ayağına aldığı bir tekme sonrası yere kapaklanan, ardından ayağının kırıldığını anlayınca, doğruca hastaneye apar topar kaldırılıp, ayağı alçıya alınan bir delikanlı oluveriyor...Hastaneden çıkıp evine gidiyor ve iki adet koltuk değneği ediniyor kendisine. Evde hergün oturamaz ya ? canı sıkılıyor ve alıp koltuk değneklerini sokağa çıkıveriyor. Yavaş yavaş yürümeye çalışıyor, arada bir dinlenmek için duraklıyor. Fazla zorlanınca da; bir bankın üzerine oturuyor ve ayağını hafifçe kaldırıyor, bir kaç dakika sonra ise, yoldan geçenlerden bir kişi önüne bir bozukluk atıveriyor.! Delikanlı başını kaldırıp tam adamın ardından sesleneceği sırada, bir başka kişi daha önüne bozukluk atıyor, bu sefer tam küfüre yeltenmek üzereyken, bir kişi daha bozuk para atınca, bir an için durup düşünmeye başlıyor...
'' Vay anasına beee, ulan bir anda paralanmaya başladık iyi mi ? '' diyor ve sesini çıkarmadan beklemeye başlıyor. Bu işlem artık tekrar edilirken; bizim delikanlı kendisiyle bir an için, kısa süreli bir hesaplaşmaya gidiveriyor..
bakıyor ki; bu iş hiç de fena değil, ben bu işi ayağım düzelene kadar yapsam, alçıyı aldıkları zaman cebimde ciddi derecede bir para olması içten bile değil...diyerek olaya karşı '' Sessiz kalma hakkını kullanıp.'' bir ay boyunca sürdürüyor. Alçıların alındığı gün; biriken paralarını bi hesaplıyor, kendisine motorbisiklet alacak kadar parasının olduğunu görüyor...Hemen oracıkta kararını veriyor veee, artıkın dilenciliği kendisine meslek ediniyor..! Bu kara yağız delikanlı; dilencilik Mesleğinden(!), küçük çapta bir servet ediyor...Yani; Bak sen şu allahın işine...durumları.

Sen Futbol oynamaya git, adamın biri sana bi tekme savursun, ayağın kırılıversin ve sen bu işten servet edin...hem de gülünecek derecede komik olan bir durum sonucunda...Bu olayın gerçekten olup olmayacağını, kim garanti eder ki ? Burası Türkiye, herşey mümkündür felsefesi işbaşı yapıyor...Ama; bu olayın yıllar öncesinde, İzmir'de yaşandığını ve olayın kahramanı delikanlının ağzından birebir anlatıldığına dair, şu an orta yaşlarında olan İzmir'li bir ağabeyimin kendisinden duymuş olduğum için, gerçeklik payının %'de 100 olabileceğine kanaatim olmuştur...
Ne diyebiliriz ki artık;
- Allah versin kardeşim, allah versin hade bakeem...

 
Toplam blog
: 122
: 2970
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Ankara Doğumluyum... Yazı yazmayı, çizmeyi, okumayı, izlemeyi, dinlemeyi, vb...vb... seviyorum. Bodr..