Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '20

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Allah Yardımıcım Olsun.

ALLAH YARDIMCIMIZ OLSUN

Bugüne kadar sizlerle sevgiyi paylaştım.

Yazılarımda, sevgiyi yazdım, saygılı olmalıyız dedim, birbirimize en azından karşılaştığımızda bir Allah’ın selamını esirgemeyelim dedim.

Farklı ruh hallerine girdik.

Farklı yerlerde gördük kendimizi. Yenilmezmişiz gibi, çok kuvvetliymişiz gibi, emsalsiziz ve ben, ben, dedik ve öylede hareket ettik.

Bizden güçsüz mü? Ezelim, bizden yoksul mu? Hor görelim, işsiz mi vah vah vah, hasta mı, Allah şifasını versin. Yakınım değil ki, işe alayım, bildiğim değil ki yardım edeyim, torpili yok ki ben ne yapayım dedik. Bazılarını hiç duymadık, duyduklarımızda her türlü menfaatimizin dışındaysa başımızı öte yana çevirdik.

Mütevazi olma gerçek sanırlar dendiğinde o kadar abarttık ki, biz neymişiz anlamında dünyamızı hem kendimizden hem de sevdiklerimizden yoksul bıraktık. Gezdik, tozduk, günler, pastalar, boşa geçen dedikodu dolu zamanlar, çalışıyorum adı altında ne çalıştığından ne de boşluğundan lezzet almayan hallerde yaşadık, yaşadık.

O kadar abarttık ki, bugün alkışladığımız hekimlerimize saldırdık, dövdük hatta öldürdük.

Kadınlar sokağa çıkamaz hale geldi, kısa etek giydin diye genç kızlarımıza saldırdık hatta öldürdük. 

Çocukları gelin yaptık, yaşlıları huzur evlerine attık, çocuklarımızın ellerine birer Ipat verdik oh ne rahat dedik.

Kocalar kendini istemeyen kadınları öldürdü, küçük çocuklara tecavüz ettik yetmedi öldürdük.

Hırsızlık alışkanlığımız haline geldi. Büyüklere saygı mı hadi canım sende hele büyük parasızsa fazlalık olmuş durumdayken mi?

Söze söz, lafa laf verdik.

Dine yaklaştık sahte dendik, yaklaşmadık dinsiz denildik. Başımızı örttük kabahat, açtık of çok büyük kabahat. Kadın hakları dedik, dur bakalım ne hakkı denildi. Erkekler eşlerinden boşandı yetmedi talan etti yetmedi çocuğunu elinden aldı, yetmedi kaçırdı, dahada olmadı mı dövdü, vurdu, öldürdü.

Kendimizi, ahlakımızı, saygımızı yine biz mahvettik. Sonra ne oldu.

DUR denildi.

YETER denildi.

İşte zengin, işte orta halli, işte fakir ne yapıyorsunuz? Sağlıkçıların gözünün içine bakıyorsunuz. Onlar, sağlıkçı olmak için hekim olmak için zaten ömürlerinin yarısını vermiş insanlardı, şimdi de aslanlar gibi işlerinin başındalar üstelik korkmadan, üstelik ürkmeden.

Bizler neredeyse pencereye bile çıkmaktan korkar hale geldiğimiz bu günlerde onlar bire bir hastalarla birlikteler, şifalandırmak için nöbetteler, iyileştirmek için kendilerini heba eder haldeler ve onlar hekimler ve onlar şifacılar ve onlar kurtarıcılar.

Allah hepsinden binlerce kez razı olsun.

Bir DUR bize sadece insan olduğumuzu hatırlattı.

Peki olduk mu?

Yok, biz nasıl terbiye oluruz bilmiyoruz.

Marketler boşatıldı, kolonyalar yok oldu, hijyen adı altında ne varsa sıfırlandı. Raflarda yiyecek kalmadı.

Ben, ben, ben.

Allah ıslah etsin bizleri.

Bizler Müslümanız, yan komşu açken tok olmamamız gerekirken hep benim olsun derdindeyiz.

Oysa bakar mısınız ne haldeyiz.

Hayvanlara eziyet ettik, onlara tecavüz bile ettik, kedileri kestik, köpekleri zehirledik. Gölleri kuruttuk, fabrika artıkları ile suları zehirledik. Yetmedi. Ağaçları kestik, dere yataklarının yerlerini değiştirdik, ormanları yaktık, gökdelenleri yapacağız diye dünyanın ahengini bozduk. Peki Yüce Rabbim bizlere DUR demeyecek miydi?

Dedi ve demeye de devam edecek eğer biz SEVGİ kelimesinin içindeki kutsal anlamı hala anlamadık ise elbette hayat bize ders verecek, elbette tabiat bizi şaşkına çevirecek, elbette kınadığınız insanların iki dudağının arasından çıkacak iki güzel kelimeye hasret kalacağız. Elbette böyle ev hapsine mahkûm olacağız.

Şu günlerde bile bir yazar olarak okuyun lütfen en azından okuyunuz lütfen okuyunuz diye yazıyorum.  Soruyorum, okuyor musun?

Yok ne gezer internet var, oyun oynuyorum.

Ders alıyor musun? Ne gezer, bize bir şey olmaz,

Biz Türk’üz.

ÖYLE Mİ?

Türk, doğaya zarar vermez,

Türk kadını üstün görür,

Türk çocukla evlenmez,

Türk ekmeğini paylaşır,

Türk imece usulü yaşar,

Türk kendine zarar vermeyene zarar vermez,

Türk uludur, yücedir.

Kibir bilmez, ben, ben, demez.

Türk örf ve ananeyi bilir.

Türk Allah’ın nimetlerini bilir yerden aldığı ekmeği üç kere öper başına koyar.

Türk büyüğünün yanında devrilip yatmaz, ayak ayak üstüne bile atmaz.

Onun için Türk üstündür, onun için Mustafa Kemal Atatürk, ‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’ demiştir.

Birlik ve beraberlik böyle olağan üstü hallerde olur elbette. Lakin bu olağan üstü hallerin dışında da Allah’ın selamını vermezsen, bana bir şey olmaz, hatta ölmem dersen!  Suratına işte böyle bir tokat yersin.

Bu hepimiz için bir sınav.

Dilerim sınavdan geçeriz ve bu hatırlatmaları ömrümüz boyunca hatırlarız.

Tekrar ediyorum. Bu günleri değerlendirmekte lazım. Eksiklerimizi tamamlamak adına okuyalım.

Bilelim ki anlayalım, edinimlerimizi yükseltelim ki bilginin haricinde işime yarayacak bir şeyin olmadığını idrak edelim. Bilgili olursak, insan olmanın yüceliğinin farkına varır ona göre hareket ederiz.

Okuyalım ki, bir hekimin ömrünü okumak adına nasıl feda etmiş-i anlayalım ve çoktan yitirdiğimiz SAYGI kelimesinin içeriğini artık anlayalım.

Yoksa bir küçük virüs senin yaşamından her anlamda yok eder.

Bu zor zamanlarda Allah yar ve yardımcımız olsun.

 

NAZAN ŞARA ŞATANA

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....