Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '19

 
Kategori
Blog
 

Allame-i Cihan

Geçen yıl 10 Kasım'dan bu yana blog yazmadım. Hemen en baştan söyleyeyim. Milliyet Blog'ta hiç bir grupta yer almıyorum. Elbette, Milliyet Blog'tan tanıştığım dostlarım var. Kimin yok ki ? Milliyet Blog'a girmiyorum ama hemen her   gün yazılanlara, yorumlara ve tartışmalara bakıyorum. Milliyet Blog sanki eski ihtişamlı günlerini arayan, antik bir uygarlığın başkenti gibi geliyor. Her şey ama her şey değişti. Değişim o denli hızlı ki, adeta baş döndürüyor. Düşünün , eskiden gazeteler bir milyon basıyordu. Haber dergileri, mizah dergileri okunuyordu. Şimdi basılı gazetelerin tirajları düştü, kimisi de kapandı. Ülkemizde haftalık haber dergisi hemen hemen yok. Mizah dergileri de öyle. Nerede o 500 bin basan mizah dergileri?

Benim en çok şikayet ettiğim konulardan birisi de, evlerde televizyonların sabah açılıp, akşam yatarken kapanması. Bazen odada kimse olmadığı halde televizyon çalışıyor. Diyeceksiniz ''Madem televizyon bu denli şikayetçisin? Niye açıyorsun o zaman?''. İyi de evde yalnızca ben yaşamıyorum. Eşim ve oğlum da var. Televizyonlarda bazı yarışma programlarına mecburen bakıyorum. Kuaförlük, yemek, temizlik vs konularda yarışmalar var.

Bu programlarda, kuaföre gitmekten korkuyor, yemek yemekten soğuyor, kendisinden başka herkesi kirli görüyor. O denli incir çekirdeğini doldurmayacak konularda, tartışmalar çıkıyor ki anlatamam. Hemen herkes , sözünün kesilmesine gıcık oluyor ama başkası konuşurken de dinlemiyor. Herkes karşısındakini küçümsüyor, iğneleyici sözlerle rakibinin itibarını düşürmeye çalışıyor. Hiç bir yapıcı, objektif değerlendirme yok. Dün izlediğim kuaförlük yarışmasında bir yarışmacı , diğer yarışmacıya verdiği yüksek puanı '' O benim toprağım '' diye açıklıyor. Batmanlı yarışmacı Ağrı'lı arkadaşı toprağı sayıyor. Güler misin yoksa ağlar mısın?

Sözü şuraya getirmek istiyorum. Milliyet Blog'ta son zamanlarda bir önerilen bloglar üzerine bir tartışma yaşanıyor. Hatta kimileri ''Bu blogun neyini beğenip de öneriyorsunuz?'' mealinde sorular soruyor. Kardeşim , bu ülkede her görüşten gazete , kitap ve dergi satılmıyor mu? Ben A Gazetesini satın alan kişiye ''Neden bu gazeteyi alıyorsun?'' diye soru sorabilir miyim?  Asla!.. Yapmayın, etmeyin allah aşkına. Siz tek kişilik jüri misiniz? Siz bu sorgulamayı yapma hakkını nasıl kendinizde buluyorsunuz? Ha sizin tarzınız değildir, siz okumazsınız, eleştirilecek tarafları varsa eleştirirsiniz. Ama kusura bakmayın ''Bu blogu niye yazdın? Bu blogu niye önerdin?'' diye soru sorma hakkınız yoktur. Size ne? Siz keyfimizin kahyası mısınız?

Yok, Mlliyet Blog'ta gruplaşmalar, ahbap-çavuş ilişkileri varmış. Diyelim var. Benim blogumu yüz kişi önerse, başım göğe mi erecek? Yoksa madalya mı takacaklar? Kazancımız ne peki? Hoşça vakit geçirmek. Yazmak ve yazdıklarını başkalarıyla paylaşmak. Dahası ne? Hani yemek programlarında hiç bir yarışmacı, diğer yarışmacının yaptığı yemeği beğenmiyor ya. Kardeşim , aç mı kalacağız? Hiç bir şey yemeyecek miyiz? Hadi yarışma programlarında insan bir hafta yarışıp , para ödülünü kazanmak için yarışıyor. Milliyet Blog'ta başkasını yerip elinize geçecek somut bir şey mi var ? O zaman, hiç yazmayalım, hiç okumayalım, hiç yorum yapmayalım en iyisi. Yok sıradanmış. Neye göre sıradan? Kime göre sıradan? ABD Başkanı Trump bana göre sıradan bile olmayacak kadar kötü bir politikacı ama bak ABD Başkanı. O kimilerinin burun kıvırdığı arabesk sanatçılarının kasetleri geçmişte milyonlar sattı, şarkıları dilllerden düşmedi.

Kardeşim, bu denli allame-cihan değil hiç bir kimse. Bu denli kasmamak, her şeyi ben bilirim dememek gerek. Sen bloglarını yaz, beğendiğin blogları oku, beğenmediklerini okuma ama kimseyi küçümsemeye çalışma. Bak işine kardeşim. Diyeceklerimin hepsi bu !...

İBRAHİM ORMANCI

 

 
Toplam blog
: 81
: 7360
Kayıt tarihi
: 24.04.15
 
 

Türkiye'nin kısa espri konusunda en çok üretken ve tanınmış mizah yazarlarından birisiyim. 30 yıl..