Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '08

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Alnımızda Bilgilerden Bir Çelenk

Alnımızda Bilgilerden Bir Çelenk
 

Dünyanın en güzel çiçekleri...


Her 24 Kasım'da "Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin!" diyen köy öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri gelir aklıma. Ceyhun Atuf Kansu'nun o en güzel öğretmen şiiri küçük bir çocuğun tiz sesiyle yankılanır kulaklarımda:

Ve "Onlar kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer",

"Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,

Geniş ovalarda kaybolur kokuları"
gibi güzel betimlemelerle anlattığı köy çocukları.

...

Şimdi bakıyorum da etrafıma, ne böyle şiirsel duygular taşıyan yeni nesil öğretmenler var ne de böyle betimlenecek çiçek kokulu çocuklar?.. Varsa da en ücra köşelerde biz göremiyoruz.

Köy okullarında hatta başka bir okulda çalışma fırsatım olmadı, başladığım yerde noktaladım 22 yıllık meslek hayatımı. Bunu bana sağlayan da Almanca branşım oldu, İngilizce kadar rağbet göremediğinden demir attığım limanda kaldım, yoksa kağnı ile Anadolu'nun tüm köylerini dolaşacak kadar idealizme sahiptim...

*****
Toplumda son 15-20 yıldır baş gösteren bozulmanın, eğitim emekçilerini de etkilediği kesin. Yanlış eğitim politikaları, yüksek öğretimde uygulanan sistemler, bitmek tükenmek bilmeyen sınavlar, vs. vs. bu sonuçları getirmiştir. "Önce para, sonra emek" şiarıyla yetiştirilen gençlik, bilgilerini para karşılığında satan öğretmenlerin mantar gibi türemesine sebebiyet vermştir.

Toplumun geleceğini emanet edeceğimiz çocukların eğitimine ayrılan bütçe diğer kalemlerden daha azdır. Okulların ihtiyacı olan bütçeler velilerin üstüne yüklenmeye çalışılmaktadır. Ben kendimden biliyorum. Kızımın ilköğretimdeki ilk 5 yılında devam ettiği sınıfa aldıklarımız: 1 adet televizyon, 1 adet bilgisayar, tüm sıra ve masalar, kitap dolabı, perde, su sebili ve ayrıca 15 günde bir temizlikçi masrafı. Diğer 3 yılı da orada devam etseydi epeyce masrafımız olacaktı. Şimdi yakıt ve spor giderlerini karşılıyoruz. Okul idaresi her toplantıda, ödemek zorunda değilsiniz, ama... diye başlıyor söze. Çocuk soğuktan donsun mu? Diğer arkadaşları verirken onların zoruna gitmez mi, diye eklemeler peşpeşe geliyor.

Problemin ana kaynağı okul idareleri değil tabi ki, yıllarca benzer okulda ben de çalıştım. Okulumuza ilk bilgisayarı biz öğretmenler para toplayıp almıştık. Maaşımızdan her ay bir miktar belirleyip, bir yardımlaşma ve dayanışma fonu kurduk, hediye fonu kurduk. İhtiyacı olan öğrencilere aylık gıda yardımı yapılıyordu. Öğrenciler bayrak töreninde iken, "dost başa, düşman ayağa bakar misali," öğrencilerin ayakkabılarını incelemek gibi görevlerimiz de vardı. Bunlar çok sıradan şeyler, burada anlatmaya bile değmez belki. Ama kötü örnekler öyle çok yer alıyor ki, medyada, günlük konuşmalarda ve halkın gözünde, bir çığ misali büyüdükçe büyüyor eğitim dünyasına karşı önyargılar.

Okuması-yazması olmayan bir veli bile öğretmeni eleştiriyor, "iyi öğretemiyor," diyebiliyor ya da evinde 5 öğün dayak yiyen bir çocuğu, öğretmeni azarladığı, saçına, kılığına karıştığı, kulağını çektiği zaman, o cahil veli gidip televizyon kanallarına haber verebiliyor.

Eskiden öyle miydi? Eti senin, kemiği benim! ( sanki koyun teslim ediyor) diye gönderilirdi okula. Yine de eski öğretmenler bir başkaydı, yolda karşılaştığımızda selam vermeye korkup da yolumuzu değiştirsek bile, sınfta biri güldü diye sıra dayağı çekilse bile, küme çalışmasında biri problemi çözemeyince, tüm küme elemanları ceremesini çekse bile, ben o günleri bu günlere tercih ederdim.

Hala 1971-74 yılları arasında Eti Ortaokulu'nda öğrendiğim bilgiler bugünki tazeliği ile belleğimde. Ne görkemli-gösterişli  bayan öğretmenlerim oldu! Ayakkabısıyla, çantasıyla, saç modeliyle Maksim Gazinosu'nda sahneye çıkan Taş Bebek Gönül Yazar'ı andıran öğretmenlerin elinde büyüyen şanslı bir kulum işte. Hem göze hitap ediyorlardı hem kulağa hem de beyine. Şimdi üçünü bir arada gören var mı?

Yine siyasi ideolojilerin baskın olduğu lise yıllarım, Yozgat Öğretmen Lisesi, her şeye rağmen bir çok hayat dersi aldığım eğitim yuvası. Öğretmenlerim, ortaokuldakiler kadar gösterişli olmasa da, taraflı davransalar da yine değer kattılar öğrenim hayatıma. Üniverste yılları daha farklı tabi ki, öğretmenin etkisi azalıyor.


Bizleri bu günlere getiren başta Başöğretmenimiz Atatürk'e ve bana emek veren tüm öğretmenlerime selam olsun!
....

"Candan açtık cehle karşı bir savaş,
Ey bu yolda ant içen genç arkadaş!
Öğren, öğret hakkı halka, gürle çoş;
Durma durma koş!"

...

(Öğretmen Okulları Marşı'ından -İsmail Hikmet Ertaylan)


***
İşte bunlar da alışılagelmiş kutlama kartlarınız:

http://www.siirparki.com/ogrekart6.html

http://www.siirparki.com/ogrekart1.html

http://www.siirparki.com/ogrekart4.html

Selamlar-sevgiler!

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..