Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '10

 
Kategori
Futbol
 

Alnınızdan öpüyorum

Alnınızdan öpüyorum
 

6’sı as olmak üzere 9 oyuncunun sakatlık ve cezalar nedeni ile kadroya alınamadığı maçta, takımın yarısı yedek oyunculardan kurulu olarak varını yoğunu ortaya koyabilmek, Avrupa’nın en formda takımına karşı bu derece üst düzey mücadele verebilmek çok önemliydi.

Fenerbahçe hiç de haketmediği bir şekilde elendi ama tam kadrolu bir Fenerbahçe’nin Avrupa’da olması gereken yerin Kupa-2 değil Kupa-1 olduğu ortadadır. Özellikle son haftalarda sahaya konan oyunun Fenerbahçe takımının Türkiye standartlarının oldukça üstünde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Fenerbahçe taraftarının çok büyük çoğunluğu istenen skor elde edilmemiş olsa bile Diyarbakır, Manisa, Lille, Bursa ve Lille maçlarından sonra sahadan mutlu ayrılmışlardır. Çünkü Fenerbahçe taraftarı için esas önemli olan sahada oyuncuların gösterdiği mücadele, azim, yetenek ve göze hoş gelen futboldur. Bunun devamında zaten başarı mutlaka gelecektir. Basit bireysel hatalar mutlaka olacaktır ama genele baktığımızda artık Fenerbahçe’nin iyi bir oyun sistemi, bu sisteme uygun oyuncuları vardır. Tabii ki sezon sonlarında yapılacak ufak tefek transfer rötüşları ile bu takımın önümüzdeki dönemlerde performansı daha üst düzeylere çıkacaktır.

Dün akşama döndüğümüz zaman sahada öyle bir adam vardı ki bu adam futbolun tüm gereklerini yerine getiriyordu. Pres, güç, hırs, top kapma, güzel paslar, çalımlar, kaleye şutlar. Evet bu özelliklerin hepsini birden aynı anda bir futbolcunun yerine getirebilmesi pek de mümkün değil gibi düşünülür değil mi? Ama küçük dev adam bunların hepsini yaptı ve farkı yaratan adam oldu. Bu yazdıklarım sadece bu maç için de geçerli değil ve Fenerbahçe’nin son oynadığı 4 maçın hepsinde de aynı istikrarı gösterdi. Kendisini apayrı bir yere koyuyorum.

Peki ya diğerleri. Onlar kötü müydü? Kesinlikle hayır. Emre’den sonra başta Guiza ve Bilica olmak üzere herkes üzerine düşen görevi fazlası ile yerine getirdi.. Önder, Selçuk ve Deniz kapasiteleri oranında ellerinden geleni yapmaya çalıştılar. Bekir ise stoper mevkiisinin en iyi yedeği benim der gibiydi dün akşam.. Gökhan Gönül mecburiyetten dolayı sevmediği ve etkili olamadığı mevkiide oynuyordu. Nitekim sağ bek mevkiinde göstermekte olduğu istikrarlı yüksek perfromansı ön tarafta yeteri kadar gösteremedi. Alex ise çok sıkı markajdan kurtulamayınca önceki maçlara nazaran bu karşılaşmada biraz etkisiz kaldı.

86.dakikada duran toptan ceza alanı içerisine kaleci alıştırır gibi yapılan ortayı Volkan çok rahat bir şekilde çıkıp almış olsa skor medyamız bugün çok farklı şeyler yazmış olacaktı. Ama maalesef Volkan çoğu zaman yaptığı gibi çok basit bir hataya daha imza attı ve çıkıp çok rahat alabileceği topa önce çıkacakmış gibi yapıp sonra geri çekilince Fenerbahçe turu kaybetti. Aslında aynı Volkan Fransa’da da 1.golü rakibe ikram etmişti. Bu sene öyle ve böyle içerideki maçlarda Volkan ile devam edilecektir ama önümüzdeki sene için Fenerbahçe’nin çok iyi bir kaleciye ihtiyacı olduğu muhakkaktır.

Futbolun biraz adaleti olmuş olsaydı Fenerbahçe’nin Diyarbakır, Manisa ve Bursa maçlarını 2 yerine 9 puanla kapatması ve Lille karşısında turu geçmesi gerekirdi. Sezonun ilk yarısında oynanan aynı 3 lig maçı serisinde bu yarıda oynadığının yarısı kadar bile iyi oynamadığı halde 9 puan toplamıştı.

Hafta içinde gündemde oldukça yer teşkil eden Daniel Güiza için de bir şeyler yazmak istiyorum. Öncelikli olarak şunu belirtmek gerekir ki, Bursaspor maçında onu ıslıklayan ve yuhlayan kesim Fenerbahçe taraftarı değildir. O formayı giyen hangi oyuncu olursa olsun böyle bir davranış biçimini ancak Fenerbahçe düşmanları yapabilir. 15m€ bonservis bedeli ile transfer edildiği gün Türkiye’deki arabesk düşünceli kesimde (maalesef toplumun neredeyse %80’ini oluşturuyor) negatif bir önyargı oluştu. O kadar para bir futbolcu için verilir miydi diye. 2 senedir oynadığı futbol itibari ile şunu gösterdi ki Fenerbahçe’nin ve Alex’İn aradığı tip bir forvet oyuncusu. Son vuruşlarda yaşadığı olumsuzluklar kah üzerindeki 15m€’luk kamuoyu baskısından, kah şanssızlığından, kah rakip takımların kalecilerinin çok iyi olmasından kaynaklandı aslında. Ama mesele sadece gol atmak değil kardeş. Mesele ileride rakibe baskı kurup rahat çıkmasını önlemek, mesele çapraz koşularla geriden gelen arkadaşlarına boş alan açmak. Mesele gol yollarında pozisyonu iyi koklayabilmek ve muhtemel ara paslarına iyi koşular yapabilmektir. Mesele takım savunmasına da olumlu katkılar da bulunabilmektir.

Guiza ile ilgili bu yorumlar sadece benim yorumlarım değil. Arabesk taraftarların yuhladığı Bursaspor maçını izleyen Manchester City scout ekibinin raporu “Çok iyi pres yapıyor, gol yollarında çok iyi hareketlenebiliyor, mücadele gücü yüksek bir oyuncu. Tek eksiği son vuruşlarında görünüyor, bu da çok büyük bir sorun değil, giderilebilir.” şeklinde olumlu olarak çıkıyor.

Fenerbahçe taraftarlarının beklentisi olan “Siz savaşın yeter, biz o forma için ölürüz” sloganını yerine getiren tüm ekibi alınlarından öpüyorum.

Saygılarımla,

Muhittin KAYAKIRAN

mkayakiran@borusan.com

 
Toplam blog
: 72
: 623
Kayıt tarihi
: 12.11.09
 
 

1974 Adana Doğumluyum. İTÜ Makina 1996 mezunuyum. Hobilerim arasında film seyretmek, müzik dinlem..