Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '08

 
Kategori
Öykü
 

Alo orda mısın (23)

Alo orda mısın (23)
 

http://blog.milliyet.com.tr/alo-orda-misin--22-/Blog/?BlogNo=114343

 

Nazan, “yarın akşam bize mi geliyosuunn?“ diye sevinçle sordu. Murat, “ne var gelemez miyim, baban istediğim zaman seni gelip görebileceğimi söylememiş miydi?“ diye sordu. Nazan, “evet öyle söyledi, görüşeceğiniz zaman eve gelsin, evde görüşün demişti. Yaşasın yarın bize geliyosun“ diye sevinç çığlıkları attı.

Birlikte olunca vaktin nasıl geçtiğini anlayamamışlardı. Nazan’ın telefonu çaldı, arayan annesiydi. Artık eve gelmesini istiyordu. Nazan, “bir saat sonra evdeyim anne“ diyerek telefonu kapattı.

Biraz daha oturduktan sonra Murat, “hadi seni eve bırakayım, merak etmesinler diyerek hesabı ödedi ve kalktılar. İkisi de çok güzel zaman geçirmişti ama vakit nasıl da geçmişti oysa birbirlerine doyamamışlardı.

Murat yolda Nazan’ı sürekli derslerini ihmal etmemesi gerektiği konusunda uyardı. Derslerinin kötü olması durumunda Nazan’ın ailesinin bundan kendisini sorumlu tutacaklarını hatırlatarak dersleriyle problem yaşamamasını istedi.

Nazan bu konuda endişe edilecek birşey olmadığını, son yazılıda bütün notlarını yükselteceğini söyledi. Derslere yoğunluk vermesi demek üniversite sınavında da başarılı olmak demekti. Nazan bunun bilincindeydi. Üniversiteyi kazanmayı çok istiyordu. Yıl boyu bu hayalle deliler gibi çalışmıştı.

Nazan’ın üniversiteyi kazanması Murat için çok önemliydi. Nazan’ın her hayalinin gerçekleşmesini istiyordu. Bazı şeyleri kendisine saklamasının nedeni de, Nazan’ın sınavdan başka şeyler düşünüp kafasının karışmasını istemediği içindi.

Murat herşeyi üniversite sınavına endekslemişti. Sonrası için kendince geliştirdiği planları vardı ama Nazan’ın bu planlardan haberi yoktu. Kendi ailesiyle görüşmek, sonrasında Nazan’ın ailesiyle görüşmek planının ilk aşamalarıydı.

Kendi ailesiyle görüştüğünde bir sonuca varamamıştı. Nazan’ın ailesiyle evlilik konusunu tekrar masaya yatırdığında da hiç hoş şeyler işitmeyeceğini düşündü. Bu defa sadece verilen kararı dinlemekle kalmayıp kendi düşüncelerini söylemekte kararlıydı. Kabul ederlerdi ya da etmezlerdi ama Murat kendi fikirlerini açıklamak zorundaydı.

Bunu yaparken son derece dikkatli olmak zorundaydı. Söyleyeceği yanlış bir söz, Nazan’ı zor durumda bırakabilirdi. Hem dersleri açısından hem de aile ilişkileri açısından Nazan zarar görmemeliydi.

Bütün bunları düşünürken Nazan’ın sesiyle irkildi. Nazan panikle, “dursana evi geçtin!‘ diyordu.

Murat, “dalmışım aşkım“ diyerek geri geri geldi ve kapının önünde durdu. Nazan’ı öperek yolcu etti. Tam ayrılırken de, “müsait olunca telefon aç, merak ederim seni“ diyerek vedalaştı.

Nazan,”tamam açarım“ diyerek bahçe kapısından içeri girdi ve karanlıkta kayboldu.

Nazan eve geç kalmıştı ve bunun farkındaydı. Zile basmaya cesaret edemedi, anahtarıyla kapıyı açıp eve girdi. Annesi kapıda onu bekliyordu. Hiddetle, “nerdesin sen saat kaç oldu. Babana ne cevap vereceksin şimdi!‘ diye çıkıştı...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..