Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '08

 
Kategori
Öykü
 

Alo orda mısın (9)

Alo orda mısın (9)
 

 

http://blog.milliyet.com.tr/alo-orda-misin--8-/Blog/?BlogNo=111040

 

Nazan’ın babası huysuzlanmaya başlayarak, “nişan ve düğün birlikte olsun” dedi.

Murat’ın babası hiç itiraz etmedi, “size katılıyorum, bu hoş olmayan durumu bir an evvel sonlandırmalıyız. Bir ay içinde nişanı ve düğünü birlikte yapalım. Ne biz ne de siz daha fazla rahatsız olmayın” diye karşılık verdi.

Nazan’ın babası acele ediyordu ama bir ay gibi kısa bir süreyi duyunca içinden bir şeyler koptu. Ağlamak istedi ama güçlü olmak zorundaydı. Küçük kızı bir ay sonra evden gidiyordu. Bunu düşünmesi bile ona büyük acı veriyordu.

Nazan olayın ciddiyetinin yeni yeni farkına varıyordu. Annesine baktı annesi kaya gibi sağlam duruyordu. Babası ise yıkılmış haldeydi.

Bu durum Murat’ın babasının da gözünden kaçmadı. “Ayrıntıları önümüzdeki günlerde konuşuruz. Şimdi müsaadenizi isteyelim” diyerek ayaklandı. Nazan’ın babası da, “müsaade sizin” dedi. Soğuk ve resmi bir şekilde misafirleri uğurladılar.

Koltuğa yığılırcasına oturdu ve karısına, “bana içecek bir şeyler hazırlar mısın, uzun zamandır içmemiştim ama şimdi içmek istiyorum” dediğinde karısı, “ içmek için çok erken değil mi?” diyerek isteksizliğini dile getirse de, “biliyorum erken ama bu günlük böyle olsun” cevabını aldı.

Biraz sonra elinde iki kadeh beyaz şarapla birlikte kocasının yanına geldi. Birlikte şaraplarını yudumladılar.

Nazan kara kara düşünüyordu. Hamile olmadığı ortaya çıktığında ne yapacaktı? Bu evlilik bir kandırmacadan ibaretti. Hamileyim diye herkesi ne kadar oyalayabilecekti?

Nerden söylemişti sanki o yalanı. Biraz daha sabretse belki anne be babasını ikna edebilecekti. İstemeden olmuştu aslında. Birden ağzından öyle çıkıvermişti. Ama artık gerçeği söylemek için çok geç kalmıştı. Artık istese de istemese de bu oyunu sürdürmek zorundaydı.

Sonra nasıl olsa apar topar evlenecekti ve belki de ailesi o zaman bebek olmasa da Nazan’ı affedebilecekti. Düşünmekten beyni yorulmuştu. İzin istedi ve odasına gitti. Gider gitmez kendini yatağa attı.

Babası annesine, “yarın doktordan randevu al yarın Nazan’ı doktora götür. Yaptığı büyük hataya rağmen o bizim minik kızımız” dedi.

Annesi bunu duyduğuna çok sevinmişti. Babası Nazan’ı affetmez ona kötü davranır diye çok korkmuştu.

Nazan kendini yatağa attı. Artık hiçbir şey düşünemiyordu. Gözleri kapanıyordu. ‘ Üstümü değişmeliyim’ diye düşündü ama buna zaman bulamadan uykuya daldı. Ertesi gün başına geleceklerden habersizdi.

Gözünü açtığında odasına güneş vurmuştu. Annesinin sesi geliyordu. Nazan’ı kahvaltıya çağırıyordu. “Geliyorum siz başlayın ‘ diye seslendi ve doğruca banyoya gitti duşunu aldı ve kahvaltı masasında yerini aldı. Masada sessizlik hakimdi. Kahvaltı süresince babası Nazan’la göz göze gelmedi. Kahvaltısı bitince de annesine dönerek, “dün söylediğim şeyi unutma” diyerek masadan kalktı.

Nazan ve annesi bir süre daha kahvaltı masasında kaldılar. Annesi de konuşmuyordu. Gazete okuyordu ya da okur gibi yapıyordu. Nazan sessizce kalktı masayı toplamaya başladı. Daha sonra da odasına geri döndü...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..