Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '08

 
Kategori
Siyaset
 

Aloma Fedaileri'nden, Aktütün Fedaileri'ne.../ ''Türkiye Defteri''

Aloma Fedaileri'nden, Aktütün Fedaileri'ne.../ ''Türkiye Defteri''
 

Havan: Modern meydan savaşlarının silahı... Düştüğü yerde 50 metre içinde bulunan herkesi öldüren!... Bu ölümcül silahı askeri zorunluluk içinde ilk keşfeden de Osmanlı!... Yani, genç Fatih Sultan Mehmet'e bağlı teknik adamlar... Ve ilk teknik başarısı da Haliç'de ki Ceneviz gemilerini batırmak...

1453 yılından sonra ''Doğu Roma İmparatorluğu''nun mirasını tümüyle sahiplenerek Batı'ya doğru yol alan bu yeni imparatorluk, Fatih'in İtalya'yı alamadan erken ölümü ve Yavuz Sultan Selim'in, İslam halifesi olmasından, sözümona İslam ulemasını İstanbul'a taşımasından sonra tamamen gerilemeye başladı ve Anadolu'da dirlik ve düzen de bozulmaya başladı!... (Önemli ilk devalüasyonun da Fatih döneminde yapıldığını unutmayalım!...) Bu bozulma o günden imparatorluğun yıkımına kadar da devam etti ve başka bir figürle de bu günlere geldi, dayandı!...

O yıllardan bu yana biz gerilemişiz, Batı teknolojide ilerlemiş ve bu gün ''Global Sömürgeciliğe'' giden yolda, bir dünya egemeni olarak, dünyanın tüm mazlum halklarına çeşitli yöntemlerle eza ve cefa çektirmiş ve çektiriyor!...

Anadolu, Balkan ve Mezopotamya coğrafyasındaki topraklarda bu halkı bir arada tutan, hep İslam olmuş!... Ve yönetenler de özüne inmeden, bu ideolojiden politik olarak hep beslenmiş!... Bu gün ''Saracen'' misyonu yüklenen PKK bile, Kürt İslam tabanına inmek ve ordu kurmaylarıyla halkın arasını açmak için, İslamı en kaba, en yobaz biçimiyle, propogandif söyleminde kullanıyor ki, o sözümona Marksist bir örgüt!... Bu hengamede, Batı egemenleri de, mazlum halkların ve ulusların içersine klasik böl , yönet taktiğiyle serptiği nifak tohumlarıyla ve ekonomik, siyasi gücüyle egemenliğini gene sürdürüyor!... Siz Fransa, Almanya ve diğer batı devletlerine sığınan Kürt mültecilerin, yalnız, insan hakları ve demokrasi adına mı oralarda özgürce konuşlandırıldıklarını düşünüyorsunuz?... Bence bu toplumsal bir ''Basiret Bağlanması''!... Batı, çıkarı olmadan hangi halklara bu güne kadar, karşılıksız bir hizmet vermiş?... Bu gün, yüzyıllarca sömürdüğü Afrikaya bakmak bile yeterli ; bir şeyleri görebilmek ve anlamak için!... Dünya tarihi, bu insan trajedileriyle bir zavallı tarih...

Pazar gecesi Lodos'un da yaptığı azizlikten dolayı, zorunlu olarak Körfeze yolum düşünce ve bize özgü olduğuna artık tümüyle inandığım bir rezilliğin içine düşüp kendi ellerimizle kurduğumuz o geceki bataklıktan sabahın ezan saatlerinde güç bela kurtulup da TEM'e ulaşınca, gene Aktütün Karakolu'nda ölen bu insan kardeşlerimizi düşündüm!...

Yalova-Gölcük arasında muhtelif nedenlerden(!) bir türlü bitirilemeyen bir duble yol inşaatı vardı!... Ve bu yol, İstanbul, Kocaeli, Bursa sanayilerimizi ve yurdun en önemli bölgelerini birbirine bağlayan stratejik bir yoldu ve bir türlü bitmiyordu!... Kırk kilometrelik bir yolu, sadece iki noktada bozulup öyle bırakılmış tümsek ve çukurlu yaklaşık dörtyüz metre bir mesafeden dolayı altı saat de, evet yanlış anlamadınız altı saat de geçebildik ki getirdiği maddi ve manevi zarar tartışma dışı!... Halbuki bu sorun, ileriyi gören, dirayetli, marifetli tüm yönetici ya da teknik insanların denetiminde, belli yerler yamalanıp daha sağlıklı ve daha az toplam maliyetli olarak o geçici kullanıma açılabilirdi!... Çevre az bir masrafla, bir golf sahası kadar düzgün ve özenli yapılabilirdi...Ve bu yol, işini ciddiye alan ve ceza yaptırımı uygalayan trafik görevlilerince de denetlenebilirdi...

İşte bu rezilliğin içinde debelenirken, aklım Bayraktepe'de öldürülen genç insanlarımıza kilitleniyor, bu güne kadar kırkbeş insanımızın hayatına mal olmuş, sınırdaki stratejik kalemizin basında çıkan ve biriketten yapılmış olduğu gözlenen delik iki duvarına takılıyordu!... Havan saldırısı karşısında bu askerlerin nasıl kendilerini koruduklarını ve bu yoğun ateş karşısında nasıl bir karşı ateşle mücadele ettiklerini düşünüp durdum... Aklımdan yıllar önce seyrettiğim, ''Aloma Fedaileri'' filmi geldi ve geçti... Orda teknik ve fizik olarak üstün düşmana karşı verilen trajik bir insan savunması, mücadelesi vardı... O kaleden canlı çıkamıyacaklarını biliyorlardı!... Tıpkı annesiyle bu tür duyguları paylaşan o genç askerimiz gibi!... Aloma Kalesi'nde çarpışanlar bir nedenle teknik ve askeri destek alamadıkları için, kahramanca savaşıp canlarını vermişlerdi; bizim zamanında ve yerinde yeterli desteği alamayan çocuklarımız gibi!...

Ve yıllar sonra o mücadelenin ardından çok spekülatif şeyler söylendi, yazıldı, çizildi!...

Geçtiğimiz günlerde, global kriz tartışmaları yapılırken, pek dikkat edilmeyen ya da ettirilmiyen şekilde, ABD Temsilciler Meclisi'nden tam 612 milyar dolarlık bir ''Askeri-Sanayi'' paketi geçiverdi!... Etkileri ve zararları yakın zamanda bölgemizde sanırım daha şiddetli bir biçimde duyulur!...

Ruslar Mezopotamya'daki istek ve ihtiraslarına, Batı da, Kafkasya, İran ve Ukranya'daki istek ve ihtiraslarına bir strateji içinde devam ettikleri müddetçe ve biz de zihniyet fukaralığı ve öngörüsüzlükten vazgeçmeye çalışıp, dışımızdaki politik ve ekonomik değişimlere karşı, içerde hiç olmazsa soğukkanlılığını koruyacak bir ''Milli Hükümet'le'' bu gelişmeleri karşılamaya çalışmazsak, Altınova olaylarından yeterli dersi çıkartamazsak, artık Doğu'da iyice şart olan, demokratik ve ekonomik toplumsal çözümlere ulaşmaya çalışmazsak ve teskerelerle durumu idare etmeye çalışırsak, kimse bu ülkenin geleceğinin aydınlık olacağını iddia edemez!...

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..