Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '13

 
Kategori
Kitap
 

Alper Kamu; Kaçık bir anne ile hülyalı bir babanın, entellektüel dedektif oğlu

Alper Kamu; Kaçık bir anne ile hülyalı bir babanın, entellektüel dedektif oğlu
 

Dikkat edin, Alper Kamu kitabı okurken her an zeka seviyenizi yüzünüze vurabilir


İyi, diye düşündüm, madem böyle oynamak istiyorsun, sen bilirsin. “Pekala,” dedim. “İşin aslı şu, Bebekken radyoaktif bir entelektüel tarafından ısırılmışım. Sonra da bu hale gelmişim işte” Vücudu boşalıvermiş gibi yanı başımdaki sandalyeye çöktü doktorum. Eli kolu çözülmüştü. Hemşirelerden ya da muzip meslektaşlarından biri suyuna halüsinojen bir ilaç katmış olabilir mi acaba diye düşünüyordu belki de. Aslında hak veriyordum zavallıya. Numune’de kâbus gibi bir gece nöbeti, bir doktorun başına gelebilecek en büyük felaketle karşı karşıyaydı: Benimle. Ağzı açık, boş boş bakıyordu yüzüme. Bense kaptırmış gidiyordum. “İnanmadınız bana. Az külyutmaz değilmişsiniz siz de. Öyleyse gerçeği söylüyorum: Reenkarnasyona uğradım ben. Hem de defalarca. Eski hayatlarımdan birinde Fransız Devrimi’nde cellat, birinde Çarlık Rusyası’nda gardiyan ve bir diğerinde de 12 Mart döneminde Türkiye’de askeri yargıçtım. Kurbanlarımı iyice tanımak istediğimden, ne yazıp çizmişlerse hepsini okudum ve böylece bir sürü şey öğrendim. Kısmetse, bu hayatımda da korucu olmayı planlıyorum.” İyice kendime gelmiştim. Ne yazık ki aynı şey Begüm için geçerli değildi. Uzanıp eline dokundum: “Şaka yapıyorum.”

..........

Alper Kamu’yu kendi ifadeleri ile tanıtmakdan başka çare bulamadım. Çünkü ben onu kendisi kadar iyi ifade edemezdim. Tabi yukarıda metinde eksik kalan boşlukları ben doldurmak zorundayım; Alper Kamu, insanın en olgun dönemi olan yaşa sabitlenmiş bir çocuktur. Kendi ifadesi ile “ “Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar”

Kahramanımız, memur bir anne ve babanın tek çocuğudur. Okuma yazma bilir. Daha doğrusu hayata dair bilmediği çok az şey vardır. Örneğin Munchaussen sendromunu şıp diye tanıyabilir. Beş yaşının tüm fiziksel dezavantajlarını yaşasa da, keskin zekası bu açığı kolaylıkla kapatmasını sağlar. Hannibal Lecter’in kendisinin üstadı olduğunu düşünse de, beş yaşının masumiyeti ile ondan fazlası ile ayrışır. Ancak incelikli zekâsı ve bu özelliği nedeni ile farklılaştığı ademoğlunun zeka ortalamasına dair fikirleri fazlası ile benzerdir.  

Peki bu beş yaşındaki çocuğun hikayesi nedir diye soracak olursanız, sizlere akıcı bir romanda bulunması gereken her içeriği kolaylıkla bulacağınız bir hikaye ile karşı karşıya olduğunuzu söyleyebilirim; Cinayet, aşk, aldatma, ayrılık, aksiyon, ölüm, savaş, hırsızlık ve hastalık. Bunlar bana yetmez, daha fazlasını isterim derseniz, Beşiktaşlı ağır ağabeylerin çilingir sofrasında demlenme hikayesini, havuzda boğulma sahnesini, 58 yaşındaki Pamuk Nine ile sevgilisinin kanlı Belgrad ormanı kaçamağını, kahramanımızın steralizasyon işlemine dönüşen banyo macerasını da üstüne ekleyebilirim.

Herkes tarafından kabullenilmiş bir cinayeti çözen, bir aşk denklemini ise çözdüğünü düşünürken, denklemin kendi doğumuna kilitlendiğini fark eden ve o noktada tüm zeka pırıltılarına yenik düşen dünyanın en küçük dedektifinin hikayesidir absürd kahraman Alper Kamu’nun macerası.

Dünyanın bu en küçük dedektifinin okuduğum ilk hikâyesi tanıtmaya çalıştığım bu kitap olmadı. Geçen yıl keşfettiğim Alper Canıgüz’ün, hayretler, kahkahalar, kıskançlıklar ve hayranlıklar içinde okuduğum kitabı ‘Oğullar ve Rencide Ruhlar’, kahramanımızla ilk tanıştığım eserdir. ‘Cehennem ve Çiçeği” giderek bir seriye dönüşme olasılığı bulunan bir kahramanın devam ve kendi içinde bağımsız hikayesidir. Ancak Alper Canıgüz’ün bu iki kitabı arasında piyasaya çıkan “Gizli Ajans”ına burada değinmeden geçmek istemiyorum. Kendisine absürt komediyi tarz edinmiş olan yazarın en uçuk kaçık ama bir o kadar da etkileyici kitabı olduğunu söyleyebilirim. Komplo teorilerinin havada uçuştuğu bu günün Türkiyesi’nde, esas komplo teorisi nasıl olurmuş görmek isteyenlere tavsiye edebileceğim absürd bir macera romanıdır.

Alper Canıgüz, bu yıl içinde iki kitabını birden okuduğum tek yazar. Açıkçası bu kadar geç tanımış olmaktan dolayı kendi kendimi suçladığımı da söyleyebilirim. Alper Canıgüz’le, yine son dönemin etkileyici yazarlarından Murat Menteş’in romanlarında birbirlerine karakter paslamasına bu kitapta rastlayamadım. Yakın arkadaş olan ve  Türk edebiyatına absürt komedi tarzının girmesine katkısı olan bu iki yazar, 2013 yılımın renkli geçmesine katkı sundular.

Eğer bu güne kadar, Alper Canıgüz’ü ama öncelikle Alper Kamu’u tanımadı iseniz, 2014 yılına iyi bir başlangıç için kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. 

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..