Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '07

 
Kategori
Günübirlik Turlar
 

Alternatif bir İstanbul turu

1. Metro ve otobüsle toplu taşıma: Başlangıç noktamız Taksim Meydanı. Orası, Beşiktaş ve Eminönü Meydanı ile birlikte, İstanbul’un Avrupa yakasındaki istediğiniz her yere gidebilmenin başlangıç noktasılarından biridir. Rotamız, metro yolu ile Mecidiyeköy, oradan da otobüsle eski Narin Sitesi.

2. Zengin semti Alkent: Alkent Sitesi, 3 liberalizmle sınıf atlayanlar için özel imal edilmiş, duvarlı, bekçili, sinemalı, marketli yeni model zenginkondulardan biri. Bu zenginlik, onların da arka pencerelerine havlu, çamaşır, temizlik bezi asmasını engellemiyor.

3. Fakir semti Armutlu: Burası henüz zenginkondu değil ama gecekonduluktan sınıf atlaması eli kulağında. Özelliği Alevi kökenlilerin yoğunlukta olması. 80 darbesinden önce uç solcu kurtarılmış bölge, 84’te ANAP’çı, 89’da SHP’ci, 94’te FP’ci oldular. Evet, bugün nasıl Aleviler gidip AKP’ye oy veriyorsa, onlar da o zaman Erbakan’a oy verdiler ve böylelikle de, gerçekte geçerli olmayan tapularını alıp, ‘Fatih Sultan Mehmet Mahallesi’ olmaya terfi ediverdiler. Ancak en sağanak havalarda bile, eve 20 ekmek almak için yaşlıları saatlarca öylecene beklerler.

4. Hurdacı: Buralara iş olsun diye gelmedik. 20 yıldır seyyar sahhafız. Hurdacılardan kitap, CD, fotoğraf, ne bulursak onu almaya geldik. Bu hurdacı en eskilerden biri. 15 yılı geçen bir mazisi var. Hurdacılar eskiden ya Nevşehirli olurdu, ya da Niğdeli. (Şimdilerde bu durum değişti.) Önceden MHP, sonradan AKP eğilimli oldular. Radikal gazetesiyle oralara girerseniz, fırça yersiniz. Alacağınızı alıp yola devam. Eli boş dönmek de var.

5. Huzurevi: İstanbul’un modern anlamıyla (Darülaceze anlamında değil) ilk huzurevi burası. Kuşkusuz ordunun. Armutlu’dan buraya, ikinci köprünün anayolunun üstünden geçip, kıvrıla döne, ine çıka, Narin Sitesi içinden geçerek varılır. Boğaziçi Üniversitesi’ne varmak için önünden geçmek gereklidir, yoksa henüz oralara uzağız. Huzurevi sakinlerinin en önemli özelliği, yaya geçişini otuz saniyede bir kullanmaları, trafiği kilitlemeleri ve 10 metreyi 2 dakikada yürümeleridir. Halkımızın yaşlılara karşı hoşgörüsüzlüğünü izlemek için, iş olsun diye orada oturup herkesi seyredebilirsiniz.

6. Kültür semti Boğaziçi Üniversitesi: Eskiden tek kampüstü. Şimdilerde Kilyos’tan Kandilli’ye yayılımcı bir biçimde genişledi. Buradaki ana hedefimiz, kütüphanenin, kantinin ve eski arkadaş yeni hocaların odalarının yer aldığı dershaneler. E tabii, bir de baharda yatılan çimenler var. Kütüphanenin mezun-doğal üyesi olduğumuz için, tüm gazeteleri ve dergileri okuyor, çayımızı içiyor ve azıcık soluklanıyoruz

7. Kenar ve orta gelirli semti Rumelihisarı: Armutlu’ya benzer bir toplumsal mekan örneklemesi. Özal gıcıklığından buraların üçte ikisini traşladı. Ancak koskoca bir parkı da BÜ’nün yutmasına engel olamadı. Daha bitmedi, Boğaz katliamı sürüyor. Yüzlerce boş dönüm araziye, son birkaç yılda duvarlar çekildi, villalar dikildi.

8. Yürüyüş: Boğaz’a nazır, dik ve yokuş aşağı bir yürüyüş. Rumelihisarı’nın canım yemyeşilliği iç acıtan bir güzellikte. 30 yıldır tanıdığınız ağaca elinizi sürüvermek, cehennemde sigara molası tadı veriyor.

9. Biralama ve yeniden toplu ulaşım: Sahile indiniz. Kar da olsa, gölgede 45 derece de olsa, burada bira içilir. Rüzgar püfür püfür. İskele ve caddenin kara yönü, doymak bilmeyen kafe sahiplerince yutulmuş durumda. Ancak, orası, betonun üzerindeki çok az on metrekare sizin. Dayandığınız kadar bira içip, isterseniz karışık tost yiyip, camiye tuvalet parası ödemeyip, yeniden otobüse biniyorsunuz.

10. Bol kepçeci: Bir ara Beyoğlu’nda sayıları bire inmişti. Sonra, iç göç sırasında kriminal taraf yerine, legal tarafı seçenlerce, birçok bol kepçeci açıldı. Bunlardan en sevdiğim ve hep gittiğim, Ağa Camii’nden karşıya girip, hemen ilk sağa sapınca, 3 metre sonraki lokanta. Köfte + kuru = 2, 5 lira, ekmek bedava. Birahaneye gidince, patates tava veya sigara böreği getirecekleri için, isterseniz burayı pas geçebilirsiniz.

11. Geldik İstiklal Caddesi’ne, yani İstanbul’un, Türkiye’nin ve dünyanın merkezine… Onsuz İstanbul’un bir hiç olacağı kısacık bir cadde. Kitapçısından sanat merkezine tüm kültür merkezleri murada. Kafanıza ve bütçenize göre, müzik, film, kitap bakınıp, dilenci vapuru gibi dolanıp, yola devam edersiniz.

12. Meyhaneler: İlla ki Nevizade olacak diye bir koşul yok. Her zaman alternatif ve ucuz bir yerler açılıyor. Eskiden Cumhuriyet Meyhanesi idi orası, bir ara Süper Restoran, şimdi de kitapçılar Çarşısı Aslı Han’ın girişinin yanındaki ‘pub’ / kafe. Hem karnınızı doyurup, hem de biralara devam.

13. Eve gitmenin zamanı geldi: Kasımpaşa. Hani, başbakanımızın anavatanı olan, takımı da şimdilerde Süper Lig’e gelmiş olan semt. Sakinlerinin Kürt, Çingene, Laz gibi beş benzemez bir karışımda olduğu, dur duraktan anlamayan bir mukimler yığını. Hadi bakalım, muhabbet bitti, patırtıdan uyuyabilirseniz uyuyun.

Dipnot: Bu tur, tarafımdan onlarca kez yapılmıştır, tescillidir. Maliyeti, 3 kere yemek ve 6 bira dahil, 25 YTL civarındadır. Eğer, fotoğraf makineniz de yanınızdaysa, unutulmaz an dondurmaları yaşarsınız. Eh tabii, bazı yerlerde makineyi ortaya çıkarmamakta, can ve mal korunması açısından yarar vardır, ek bilgi olsun.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..