Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '06

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Alternatif tıpta devrimci yöntemler!

Alternatif tıpta devrimci yöntemler!
 

Beni gören de aklı başında bir adam zanneder. Saçları kırlaşmış, olgun tavırlı, gözlüklü, sakallı, ağır bir adam! Su kaçtığı için tıkanan kulağımı elektrik süpürgesiyle açmaya kalkıştığım ana kadar ben de öyle sanırdım!

Bu konuda çok dikkatli olduğum halde geçenlerde banyo yaparken bir anlık dalgınlık sonucunda kulağıma su girdi. Banyodan sonra pamukla kurulayıp geçmesini bekledim. Ancak ertesi sabah uykudan uyandığım zaman kulağımın kapandığını ve hafif bir işitme kaybı meydana geldiğini hissettim. Gerçi çok önemli bir sorun değildi ama yine de aklıma geldikçe rahatsız oluyordum.

Bildiğim bütün açma yöntemlerini denedim. Ağzımı burnumu tıkayıp nefesimi hızla dışarı verdim. Deneyenler bilir; bu durumda akciğerden gelip dışarı çıkamayan hava, yutak boşluğundan östaki borusuna yönelir ve kulak zarı üzerinde içeriden dışarıya doğru bir baskı yaratır. Yolculuklarda yükselti farklarına bağlı olarak değişen basıncın kulağımızda yarattığı rahatsızlığı gidermek için yaparız bunu bazen.

Temizleme çalışmaları ve kulağa içten basınç uygulama girişimlerim sonuç vermeyince elektrikli süpürgeli dahiyane çözüm yöntemi geldi aklıma bir an. Bir ara kardeşimi kulağındaki bir rahatsızlık nedeniyle hastaneye götürmüş ve orada hastaların kulaklarını benzer bir mekanizmayla yıkadıklarını görmüştüm.

Hastane fobim vardır. Öyle iğneden, kandan falan değil de hastane bürokrasisinden korkarım daha ziyade. Başvurulacak yeri bul, sıra bekle, derdini anlat, tetkiklere gir. Çok zor iş benim için. Bu yüzden mecbur kalmadıkça doktora gitmekten kaçınırım. Zaten doktora başvuracak derecede önemli bir rahatsızlık da değildi kulağımdaki. Daha önceleri de olmuş ve kendiliğinden geçmişti.

Kulağım bugün yarın açılır diye beklerken birden köşede duran elektrik süpürgesi gözüme çarptı. Süpürgenin de hastanelerde kullanılan kulak yıkama makineleriyle aynı mantıkla çalıştığını düşündüm bir an. Uygulamaya karar verdim. Şimdi düşününce ne saçma ve tehlikeli bir hareket yaptığımı görüyorum ama tedbiri de elden bırakmamıştım... Hortumunun üzerindeki ayar kapağından emiş gücünü biraz düşürdüm ve iyice dayamadan sadece birkaç saniye tuttum kulağıma.

Sonuç?

Değişen bir şey yok! Hatta biraz çınladı ve ağrır gibi oldu. Demek ki kirlenme ya da su kaçmasıyla alakalı bir şey değilmiş. Tabii kendi kendimin doktoru olmanın sakıncalarını da sonra öğrendim. Kulak zarım patlayabilirmiş. Neyse ki ucuz atlattık.

Bu aslında benim sağlık konusundaki ilk vukuatım değil. Daha önceleri de birçok rahatsızlığımı görmezden gelerek ya da doktora gitmek yerine tarifle eczaneden ilaç alarak tedavi etme yolunu seçmiştim. Gariptir, çoğu kez bu şekilde atlattım küçük rahatsızlıkları. Ama adı üstünde “ küçük rahatsızlıklar ” dı…

Bu “ kendi kendi tedavini kendin yap ” alışkanlığı bana sanırım ailemden geçen genetik bir miras. Rahmetli babam da hiç sevmezdi hastaneleri. Kendimi bildim bileli romatizma illetinden mustarip olan annem ise doktordan, hastaneden çekinmez ama onun da ilaçların yanı sıra denemediği tedavi yöntemi kalmamıştır. Bunların çoğu sağdan soldan duyduğu kocakarı icatlarıdır zavallının. Bardak çekmeler mi dersiniz, jiletle çizip kan almalar mı, sıcak havlu sarmalar mı!? Bir bakarsınız birinden bacağı zeytinyağıyla ovmanın romatizmaya iyi geldiğini duymuş ve uygulamaya girişmiştir hemen.

Bir gün yine kendi yaşlarında birisi dizlerine naylon poşet sarmanın romatizma ağrısını azalttığını söylemiş. Bana sorsa kızıp karşı çıkacağımı bildiğinden habersizce poşetlerle sarıp sarmalamış diz eklemlerini. Annem evin içinde dolaşırken bir hışırtı duyuyor ama nereden geldiğini bir türlü çıkaramıyordum. Bana mahçup mahçup bakıp gülümsemesinden hışırtının ondan geldiğini anladım ama bir bağlantı kuramadım ilk anda. Sonra biraz sıkıştırınca sesin kaynağını öğrendim ve kahkahayı basmaktan kendimi alamadım tabii! Poşet dizliklerle robokoplara benzemişti garibim!

Kocakarı ilaçları, kırık-çıkıkçı gibi “ alternatif ” (!) tedavi yöntemlerine başvurduğu için başkalarına kızan ben, şimdi elektrik süpürgesiyle kulak açmaya girişmiştim. Bir nevi “ ele verir talkını, kendi yutar salkımı ” hadisesi…

Bu arada kulağımdaki işitme sorunu devam ediyor. Süpürge tedavisi bir işe yaramamış gibi sanki... Doktora mı gitsem? Ama bugün Cumartesi, Pazartesine kadar Allah büyük. Peki o güne kadar bir şeyler yapamaz mıyım?

Birden masada bilgisayarın yanında duran kulaklığı fark ediyorum. Kulağıma takıp volümü sonuna kadar açsam sesin yarattığı şok etkisinin faydası olur mu acaba?!!

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..