Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Altı cam tekne ile Kekova-Batıkşehir Turu

Altı cam tekne ile Kekova-Batıkşehir Turu
 

Kaş Limanı’ndaki, Koçlar Turizm’e ait “Aqua Baldan” isimli tur teknesi size, başka bir şekilde tadamayacağınız keyifler sunuyor. Aqua Baldan’ın en önemli özelliği, alt kısmının geniş cam pencerelerden oluşmuş olması. Güverteden, dik bir merdivenle aşağıdaki geniş seyir kamarasına inebiliyor ve su altının güzellikleri, balıklar ve derin, köpüksü bir mavilik eşliğinde yolculuk yapabiliyorsunuz.


Koçlar Turizm, her gün sabah saat onda Kaş Limanı’ndan başlayıp akşam altı da tekrar dönmek üzere Kekova-Üçağız turu düzenliyor. Üç-beş günlük bir zaman da ayırıyor olsanız Kaş’a, mutlaka bir gününüzü bu turun güzelliklerine bırakın derim.


Daha önceki yıllarda bu turlara katılmış olan yakınlarımız ve dostlarımızın ifadesine göre önceleri çok daha zengin bir programı varmış ama yüzme molası saatleri kısa tutuluyormuş. Mesela Kekova’nın hemen karşısındaki Kale’ye uğranıyormuş. Rotanın bu ayağı programdan çıkarılmış. Ama yine de pişman olunmayacak bir aktivite olacağını düşünüyorum.


Aqua Baldan’ın içinde bulunan büfeden her türlü içeceği, tur ücretinin haricinde, bedelini ödeyerek alıp içebiliyor; atıştırmalık yiyeceklerinden istifade edebiliyorsunuz.


Kaş’tan çıkınca, Limanağzı Koyu’nun sağ uç burnunu solunuza, Meis Adası’nı sağınıza alıp engin maviliğe açılıyorsunuz. Yunan Adası’nın evleri, limanı dahi seçilebiliyor bu noktadan. Ve bir süre sonra ilk yüzme molası için tekne demir atıyor.


Meis Adası açıklarında, muhteşem bir denizde, kıyı-sahil-plaj görmeden yüzmenin keyfini çıkarabiliyorsunuz. Teknedeki tur yolcuları ardı ardına denize atlıyorlar. Ve mola bittiğinde, teknenin arka kısmındaki merdivenlerden çıkıp, hemen o aynı yerdeki düzenekte bulunan iki ayrı tatlı su duşunda, duşunuzu alabiliyor, tuzlu tuzlu yola devam etmek zorunda kalmıyorsunuz.


Güvertedeki, karşılıklı üçerli gruplar halinde, masanın her iki kenarına yerleştirilmiş altı kişilik masalarınıza kurulup; denizin, buz gibi içeceklerin, okeyin, pişpiriğin, eşsiz bir sohbetin, gazetenin, dergini, kitabın ya da ne varsa zevk aldıklarınızın tadını çıkarabiliyorsunuz.


İkinci yüzme molası ise Akvaryum Koyu denilen bölgede veriliyor. Gidilen bölge ve programla ilgili olarak sürekli, dahili anonstan bilgi veren kaptan; Akvaryum Koyu’nda alt su akıntıları bulunduğunu ve yüzerken, tekneden fazla açılmanın tehlikeli olabileceği ikazını yapıyor. Ve bir muhteşem Akdeniz keyfi de burada yapılıyor.


Deniz yolculuğu ve yüzme molaları ile öğlen saati gelip çatıyor. Aqua Baldan da Üçağız-Kekova’ya demir atıyor. Yemek ve gezinti molası veriliyor.


Tur programı ve ücreti içinde olan, kıyı restoranlarından birinde öğle yemeği yeniyor. Ve tarihi Üçağız-Kekova şehrini gezmeye başlıyorsunuz. Şehir dediysem, burası şu anda muhtarlık. Eski, dar ama otantik bir sokağı, hediyelik eşya satan derme-çatma dükkanları ve kıyı restoranları ile tipik bir küçük, Akdeniz kasabası.


Kekova’ya kara ulaşımı da var. Meydanda, bol miktarda tur otobüsü görebiliyorsunuz.


Tekrar demir alıp, hüzünlü Üçağız Limanı’ndan ayrıldıktan kısa bir süre sonra, tekne kaptanının anonslarıyla; tarihi, Likya Krallığı’ndan kalma ve bir depremle, büyük kısmı suların altına gömülmüş olan, meşhur Batıkşehir bölgesine gelmiş olduğunuzu anlıyorsunuz.


Burada, suyun üzeri de, altı da ayrı heyecanlara gark ediyor izleyenleri. Kaptanın bilgilendirme ve yönlendirmeleriyle bir, alt camlı akvaryum kamarasına, bir, üst güverteye koşturarak, mümkün olduğunca bir şey kaçırmadan, görülebilecek her türlü tarihi hazineyi görmeye çalışıyorsunuz. Likya Medeniyeti’nden kalma; eski liman, kilise sunağı, şarap mahzenleri, su altındaki anforalar ve daha onlarca enteresan güzelliği, camlı teknenin yardımıyla da, içinize çeke çeke izleyebiliyorsunuz.


Bu bölgede; yüzmek, dalış yapmak, avlanmak ve bilumum faaliyetler yasak. İyi ki de böyle. Buna rağmen, kaçırılan ve bilinçsizce deforme edilen tarih miraslarından bahsediliyor.


Kaş’a dönüş rotasındaki son yüzme molası, bir başka cennet köşe, İnönü Koyu’nda veriliyor. Burada demirlemiş mavi tur tekneleri ve özel yatlar dikkati çekiyor.


İnönü Koyu, kocaman bir yüzme havuzunu andırıyor. Çevresi neredeyse 250 dereceye kadar kapalı. Durgun ve tertemiz bir su. Koyun en dip kara noktasında, kanyon şeklindeki yüksek kayalıklardan oluşan dar bir boğaz bulunuyor. Ve bu boğazın içinden soğuk su akıntısı geldiğini anlamanız, oraya yaklaştıkça serinleyen su nedeniyle çok da zor olmuyor.


Boğaza yaklaştıkça yüzerek, su çelik gibi oluyor. Kanyona, gidebildiğiniz kadar gitmenizi tavsiye ederim. Zaten bir süre sonra yüzmenize gerek kalmıyor, dizlerinize kadar gelen suyun içinde yürüyerek devam ediyorsunuz. Ayaklarınız, soğuktan biraz morarabiliyor tabi.


Son yüzme molasının ardından, bir günlük mavi yolculuk, akşam saatlerinde Kaş Limanı’nda noktalanıyor.


Tekneden indiğinizde, tüm dünyanın dalga dalga dalgalandığını hissediyorsunuz. Bu durum, ertesi sabah saatlerine kadar devam ediyor.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..