Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '13

 
Kategori
Deneme
 

Altın çağı korumak

Altın çağı korumak
 

   İlişkiler; hakkında en fazla düşünülmüş, üzerine ciltler dolusu kitaplar yazılmış konulardan birisidir. İster iki sevgili olunsun, ister dost ya da arkadaş… İlişkiler mevsimlere benzetilmiş bazen. İlkbaharla başlar, sonra yaz gelir denilmiş. Devamı ise malum; sonbaharın ayazı ve kışın dondurucu soğuğu!

Ben madenleri kullanarak farklı bir benzetme yapıyorum. Başlangıçta her ilişki altın çağını yaşıyor. Sonra gümüş ve bronz çağlar birbirini izliyor. Yeni tanışan iki kişiyi düşünün. Aşk başka yollara da sapabilen bir duygu olduğu için, gidişat aynı olduğu halde şimdilik onu bir kenara koyalım ve dostluk ilişkisi üzerine konuşalım. Örneğin iki kadın tanışsınlar ve birbirlerinden dostça elektrik alsınlar.

Bu ilişki yeniyken her ikisi de önce birbirini ölçüp biçer. Karşısındaki kişiyi anlamaya tanımaya çalışır ve hata yapmaktan kaçınır. Değer verdiği bu dostluğu daha en başından kaybetmeyi göze alamaz. Bu yüzden kendi davranışları da kontrollüdür. Dikkat edin, bütün yeni ilişkilerde daha saygılı ve ölçülü olunuyor. Sonuçta bu altın çağdır. Anlaşılması için biraz daha örnekleyeyim. İki kişi bir tur gezisinde tanışmış olsun. Birlikte zaman geçiriyorlar ve uzun, keyifli sohbetler yapıyorlar. Sonrasında ters giden bir gün yaşanıyor. Pek çok aksilik arka arkaya geliyor. Sabır ve kişilik kontrolleri en üst düzeydedir. Nezaket de… Kaldırıp kaldıramayacağını henüz bilmedikleri için bu yeni dostlarından olanların acısını çıkarmaya çalışmazlar. Onların yanında gereğinden fazla nazlanmamaya, tripler yapmamaya dikkat ederler. Aslında her zaman olması gereken şekilde davranıyorlardır.

     Hep devam etmesi gereken saygı ve özen nedense rahatsız edici gelir insana! Hemen bu dönemi atlatmak, daha fazla samimi olmak için çaba harcanır. Dolayısıyla yüzgöz olma durumları artacağı için bir gün kendiliğinden ilişkinin altın çağı sona erer ve gümüş çağa geçilir.

     Artık biraz rahatlamışlardır. En azından o kadar saygıya ve dikkate gerek kalmamıştır. Gerçek yüzler hızla ortaya çıkmaya başlar. Çatışan huylar varsa uyumsuzluklar da beraberinde gelir. Ne yazık ki samimiyetin arkasından bu ilişkilerin en az yarısında sular kaynamaya, hatta fokurdamaya başlıyor. Derken bu sefer de ilişkinin bronz çağına geçiliyor.

     Genellikle insanlarda kendilerini olduğundan farklı gösterme eğilimi vardır. O yüzden dobra insanları, kendini eleştiren ve hatalarını gizlemeyenleri hep daha fazla sevmişimdir. Henüz ilişkinin en başındayken kendisini eleştirmeyi, kusurlarını olduğu gibi göstermeyi becerebilenler hem dürüsttür, hem de değişmek için uğraşma kapasitesine sahiptirler.

     Burada büyük hatalara karşı affedici olmaktan bahsetmiyorum tabii… Adam çevresine zarar veriyor ve itiraf ediyorsa önce cezasını ödeyecek. Çocukları taciz etmiş, ya da masum hayvanlara işkence yapmış birisi daha sonra tövbe ederek Allah katında aklanabilir. Ben o kadar affedici olamam.

     İyi niyet esas olmak kaydıyla, küçük kusurların gizlenmemesinden yanayım. Baştan beğenen beğensin, beğenmeyen yoluna devam etsin.

     Altın çağı hep korumak mümkün müdür peki? Genç yaşta bu biraz zor. Fakat yaş ilerledikçe mümkün olabiliyor. Seviyeyi korumak, saygılı olmak her zaman iyi sonuç veriyor. Varsın aşırı samimiyetin getirdiği o rehavet de olmayıversin. Üzerine postu serip rahatça yayılacağız diye o ilişkiyi örselemenin, ya da sınırlarını iyice zorlamanın hiç gereği yok. Güvenmek ve dostluğu yürütebilmek için sevgi ve saygı ikilisi pekâlâ yeterli oluyor.

     İnsan, doğası gereği her konuda olduğu gibi bu konuda da yetinmeyi ve dur demeyi bilmiyor maalesef. Önce büyük bir iştahla birisine bağlanmak, sonra zaman içinde tüketip atmak o kadar yaygın ki. Ben çözümü ancak son on yılda bulmayı başardım. Bir eş ya da sevgili, bir tane de yakın kanka yeterli. Onlarla zorunlu olarak gümüş çağa geçiliyor ve ister istemez bu şekilde devam ediliyor. (Öyle kolay bulunmuyorlar ama bulunca da kıymetlerini bilmek lazım.)

     Sonrasında edinilen bütün dostluklar ise mesafeli, fakat yine de çok değerli oluyor. Sayıları ne kadar fazla olursa olsun fark etmiyor. Hepsi altın çağını koruyor ve pırıl pırıl parlamaya devam ediyorlar.        

 

 

 
Toplam blog
: 27
: 1563
Kayıt tarihi
: 22.09.13
 
 

Ege Üniversitesi mezunu. Emekli öğretmen. Yayımlanmış romanları ve deneme kitapları var. ..