Altında her an her şey olabiliyor

Büyük bir çıkış yakalayan altın fiyatları, Nisan ayından bu yana, baş aşağı çakılan düşüşle beraber, altın yatırımcınızı kara kara düşündürüyor. Hem altın alıcıları, hem de satıcıları olan küçük yatırımcılar, korkularından ne alabiliyorlar, ne de satabiliyorlar. Bu yolla zarar uğradıklarını söyleyen çok kişiye rastlamışımdır.

Bu işin esnafı, erbabı, uzmanı değiliz, ekonomist hiç değiliz; ama yazan birisi olduğumuzdan, zaman zaman bizlere de altının akıbeti hakkındaki sorularla karşılaşabiliyoruz.

İnsanlar arasında, altının bir daha eski günlere dönemeyeceği şeklinde bir anlayış yerleşmiş durumda.

Bir korku ve endişe hâkim.

Özellikle küçük yatırımcı için, alsa bir türlü, almasa bir türlü.

Karar verilmesi çok zor.

Haksızda değiller hani!

Birçok kişi altının değerinin daha da düşeceği beklentisiyle elindeki altını çıkarma telâşına girerken, kimisi ise bekle-gör seçeneğini tercih edip, riske riskle karşılık vererek beklemeyi tercih ediyor. Öyle bir meydan ki altının düşüşüyle para kazananlar, altının yükselişiyle de para kazanma yoluna gidebiliyorlar.

Kimi zaman bu işi meslek edinenlerin, altının devrinin, güvenli liman olma özelliğinin bittiğiyle ilgili söylemleriyle, kendilerine daha uygun ortamlar hazırlayabiliyorlar.

Uluslararası piyasalarda dolarla alınıp satılan ve altının akıbetini etkileyen faktörler vardır. Arz talep dengesi, enflasyon, siyasi kriz ve büyüme rakamları... Bir ülkede fiyat artışları tahminleri aşıyorsa, güvenli liman olan altının görevi ön plana çıkar, değer kazanır. Siyasi gerginliklerin artması ve büyük halk hareketlerinin yayılmasıyla bankaların finansal krize düşmesi, savaş ihtimalinin oluşması, altın fiyatlarını ciddi şekilde yukarı doğru yönlendirir.

Bir de altın ve dolar arasındaki ilişkisi vardır ki çoğu zaman hep ters işlemiştir. Çünkü altının onsu dolar olarak belirlenmiştir, bu yüzden dolar düştükçe altın yükselir. Dolar, tekrar değer kazanmaya başlarsa, altın fiyatları düşüşe geçer.

Paraya olan güvensizlik artarsa, altın fiyatları artış gösterir. Altın, kriz ortamlarında, savaş zamanında ve ekonomik belirsizliklerde arttığında, fazla para basıldığında; kâğıt paradan kaçış başlar ve güvenli liman denilen altına yönelir.

Altın, dolar seviyesini az-çok tahmin edebilen merkez bankaları, piyasalara müdahalelere bulunabiliyor.

Biraz hafızalarınızı yoklayacak olursanız; 2001 ve 2008 yıllarında bunu fazlasıyla yaşadık. Daha bir yıl önce de altın normal fiyatından % 40-60’lara varan bir fiyat artmasına şahitlik ettik. Şimdi ise, altının seyri hangi yöne olacak diye karar kara düşünülmektedir. Spekülatif hareketlerle ellerindeki altınları bir an da piyasaya boşaltmalarıyla, altında çöküşler yaşanmasına sebep olanlar; yine bir anda da alımlar yaparak, hem haksız kazanca sebep oluyorlar, hem de insanların çeşitli olumsuz maceralar yaşamalarına sebep oluyorlar. Altın fiyatları belirsiz zamanlarda bir an da çökebildiği gibi, yine bir an da çıkabilmektedir.

Herkesin “altın eriyip bitecek” diye düşündüğü bir zamanda patlama yapabilir. Biz bu tabloyu önceki yıllarda çok gördük, yaşadık.

Kimseyi yönlendirmek bir düşüncemiz asla olamaz, ama madem ki tarih tekerrürden ibarettir, o halde fazla parası olanlar için, altını bugünden alıp bir kenara koyarak, endişelenmeden, kaygılanmadan, unutulması gerekir diye düşünüyorum. Altın alıp beklemek, sabır ve tahammül işidir, unutmayın!

Tabi düğün, nişan, sünnet  merasimlerinin en çok arttığı şu yaz aylarında, altına yönelenlere de Allah yardım etsin. Malum altının bizim gelenek ve göreneklerimizde çok önemli bir yeri ve gücü vardır.

Kerim Baydak

kbaydak61-artan@hotmail.com