- Kategori
- Anılar
Altındağ İlköğretim Okulu, İlk öğrencilerim (2)
BABA BENİ OKULA GÖNDER
Ayşe'nin evine birkaç kez telefon ediyorum. "Yok Hoca hanım biz kızı okula göndermeyeceğiz" diyorlar. Evlerine gidip anneyi ikna etmeye çalışıyorum. Benden usanan anne geçiştirmek amacıyla : "ben bir şey demiyorum, babası izin vermiyor" diyerek kurtulmak istiyor. Evleri okula çok yakın. Takip ediyorum, babanın evde olduğu bir anda kapılarını yeniden çalıyor , uzun uzun dil döküyorum. Babanın inadı yavaş yavaş kırılmaya başlıyor. Sonunda Ayşe'yi okula göndermeye razı oluyor. Dürdane'ye gelince aynı yaptırımları onun ailesine de uyguluyorum, anneyi okula çağırtıp, söylenmesi gereken her şeyi söylüyorum. " Onu okutacak maddi durumumuz yok" mazeretini önüme koyuyor. O anda yanımda bulunan öğretmen arkadaşım Nurhan Hanım ve ben, çoçuğun okul giderlerini karşılamaya söz veriyoruz. Anne: "bakalım, düşünürüz" cevabını veriyor. Biraz rahatlamış olarak öğretim yılını bitiriyoruz.
1997-1998 Eğitim-Öğretim Yılının başında okulun öğrencilere açıldığı ilk gün , gözlerim iki kızı arıyor. Ayşe o muzip gülümsemesiyle gözüme çalıyor. İkimizde seviniyoruz. "Bak başardık" der gibi birbirimize bakıyoruz. Oysa Dürdane yok ortalıkta. İçim cız ediyor. Aileye tekrar haber gönderiyorum. Kayıt süresi geçmiş ama onu okula yeniden kabul ettireceğimi düşünüyorum. Fakat aile karşıma çıkmayı göze alamıyor. Dürdane'yi kurtaramıyorum. Sene ortasında bir gün beni ziyarete geliyor. Tabii onu gördüğüme buruk ta olsa seviniyorum. Kur'an Kursuna gidiyormuş, zaten kurs çıkışı kaçamak olarak ziyarete gelmiş. Ona, zamanın kendisi için geç olmadığını, seneye ne yapıp edip tekrar okula kayıt yaptırmasını söylüyorum. (biraz da ailesine karşı mücadele etmediği için kızıyorum.) Bana "peki öğretmenim" dedikten sonra boynuma sarılıp çıkıp gidiyor. Gidiş o gidiş. Ertesi sene benim tayinim çıkıyor, oradan bir hayli uzak bir bölgeye. Bir daha haber alamıyorum. Onu düşününce hala içim acıyor ve şu an bile akıbetini çok merak ediyorum.
Diğer öğrencilerimden; Hacer, Adem, Selma , İbrahim, Handan , Kadir, Ümmüş çok fazla hikayelerini hissettirmeyen, derslerinde başarı düzeyleri iyi durumda diyebileceğim çoçuklar. Zaten 6. sınıfların Türkçe derslerine de girdiğimden, onları mezun ettikten sonra da öğrencilerim olmaya devam ediyor...
(DEVAM EDECEK)