Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '08

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Alzheimer

Alzheimer
 

resim alıntı


Son resimlerine bakamıyorum artık. Tüm görüntülerinden kaçıyorum. Seni özlemeye hala alışamadım.

3-4 yıl öncesiydi gittikçe asabileşmeye başlamıştın. Gün geçtikçe tepkilerin artıyor, her bir şeyi kontrol altına almaya çalışırken sinir krizleri geçiriyordun. Yavaş yavaş gelişen bir karakter değişimi yaşıyordun. Anlayamadık ilkin, bir anlam veremedik.En sonunda bir uzmana gittiğimizde teşhis konuldu Alzheimer.

Bu hastalık hakkında çok fazla bir bilgimiz yoktu. Hem araştırmalarımız hem yaşadıklarımızla öğrendik. Unutkanlığın olacağını ve bunun çok ileri seviyelere varacağını biliyorduk. Henüz sende unutkanlık yoktu fakat karakter değişimi hat safhadaydı. Aşırı asabiyetin seni nasılda yıpratıyordu.Biliyorduk tüm o sinir krizlerinin hastalığından kaynaklandığını.

Zamanla yürüyüşünü ve hareketlerini de etkilemeye başladı rahatsızlık. Artık eskisi gibi rahat yürüyemiyordun. Bazen yönünü şaşırıyor, bazen bir yerde takılıp kalıyordun. Öğrenmiştik artık bu hastalığın seyrini nelerle karşılaşacağımızı bilmek bizi üzse de, önlemler alabiliyorduk zarar görmemen için.

Sonraları konuşmalarına yansıdı, düzgün cümlelerinin arasına anlamsız sözler, ilgisiz cümleler girmeye başladı. Bazen bir kelimeye takılıyor dakikalarca o kelimeyi sayıklamaya başlıyordun. Biz sana başka konular açıyor dikkatini başka yöne çekiyorduk. Zamanla bu da işe yaramamaya başladı. Bazen bizi duymuyormuşçasına saatlerce sayıklıyordun. Yoruluyordun. Kulağına eğilip seni bir şekilde ikna ediyor yatırıp dinlendiriyorduk.

Kalp ilaçların, prostat ilaçların derken demans ilaçların da katılmıştı her gününe. Sonraları kaşığını tutamadığında annem yemeğini yediriyor, suyunu içiriyordu. Bir bebek gibi meyve saatlerini bile aksatmıyordu. O hep yanındaydı senin can yoldaşın, hayat arkadaşın. Ben yanında olabildiğim zamanlar en çok tatlı yemeni seviyordum. Tatlını hep ben vermek istiyordum. Bazen sadece bir tek kelimeyi sayıkladığın halde tatlını yerken. Şarkı söylemeye başlıyordun neşelendiğini o zaman anlıyorduk.

Evin içinde bastonla yürüyor dışarı gezintilerine yalnız çıkamıyordun. Gün geçtikçe dolaşabildiğin mesafe de azalıyordu sokakta. Bir ara oturduğun yerde bile duramaz oldun, sürekli bir huzursuzluk, çırpınıyor, bağırıyor bir şey söyleyemiyor sadece feryat ediyordun. Alzheimerın ileri seviyelerinde hastalar ağrılarını bile anlatamazlar, açlıklarını bile dile getiremezler. Sadece huzursuz olurlar, durumları değişir. Doktora gittiğimizde kan değerlerinin düştüğünü öğrendik. Tedaviden sonra rahatlamıştın. Seni nasıl da öpüp kokluyorduk sen rahatladığında nasıl da seviniyorduk bilemezsin babam.

Ama her geçen ay, her geçen hafta yeni değişimler getiriyordu. Yürüyüşün iyice zorlaştı, yardımsız yürüyemiyordun, oturup kalkamıyordun artık. Doktor kontrollerine devam ediyorduk.

Bir ara durumunda bir değişiklik oldu. Sayıklamaların kesildi. Bizimle yine eski günlerimizdeki gibi oturup sohbetler etmeye, gülüşmeye bile başladın. O eski tatlı dilin, neşen yerine gelmişti. Seni uzun zaman sonra böyle iyi, neşeli, konuşurken üstelik bilincin yerinde görmek mucize gibiydi babam.

Yine fasıl bile yapmıştık seninle eskiden yaptığımız gibi. Rumeli türkülerini, sanat müziğini ne güzel de söylerdin güzel sesinle. “Bir dalda iki kiraz”, “Yeşil köşkün lambası”, “Vardar ovası”, “Sevemedim kara gözlüm”, Hiç mi gülmeyecek benim de yüzüm” Tüm şarkıları senin sesinden öğrenmiştim daha çocukken. Maziyi yaşamıştık seninle o son iyi halinde babacım.

Çok uzun sürmedi sonrası yine sanki başka bir dünyada yaşayan haline geri döndün. Sana ulaşmaya çalışırken neler yapıyorduk. Yemeğini yedirebilmek, ilaçlarını verebilmek iyice zorlaşmıştı. Almak istemiyordun. Annem başarıyordu yemek yemeni ve ilaçlarını içirebilmeyi. Artık yürüyemiyordun.

Canım babam kucaktan kucağa dolaştırılmandan çok ölmeden bu dünyadan uzaklaşmış halin dokundu en çok bana. O neşeli, o yaşama bağlı adamın bilinçsiz sayıklamaları, sonrasında kabuğuna çekilip sonsuz susuşu, zamanla tamamen tepkisiz kalışı zor geldi.

Artık seslenmelerimize, yanına gelip seni sevmelerimize hiçbir şeye tepki vermez olmuştun. Sanki bizim farkımızda değil gibiydin. Doktorlar eve geliyorlardı. Kesilmeyen ishallerin oluyordu zaman zaman doktor ve hemşireler hangi saat olursa olsun bizi yalnız bırakmadılar sağ olsunlar.

O en tepkisiz zamanlarında bile, sana ulaşabildiğim tek şey vardı babacım. Ne zaman kulağına eğilip, sevdiğin bir şarkıyı söylesem eşlik ediyordun. Sesin çıkmasa da dudaklarınla fısıldayarak benimle birlikte söylüyordun.” Vardar ovası, Vardar ovası kazanamadım sıla parası. Vardar ovası Vardar ovası kazanamadım rakı parası”

Alzheimer tüm hareketlerini, bilincini etkilese bile biz onu yenip seninle fısıldadık şarkılarımızı son ana kadar.

Rahat uyu babacım. Yerin cennet olsun. Seni çok özlüyorum ve hep özleyeceğimi biliyorum. Altı ay oldu ama sana ilk defa yazmaya cesaret edebildim. Hala görüntülerine bakacak cesaretim yok. Ben daha sessizliğe gömüldüğün zamanlarda özlemeye başlamıştım seni. Seninle konuşurken, sana anlatırken, sen beni tanımazken zaman zaman. Hiç değilse ellerini tutuyor, yanağını öpüyor sana babacım diyordum. Sen o an bilsen de, bilemesen de. Fısıltıyla söylüyorduk şarkılarımızı.

Bugün cesaret edebildim sana yazmaya. Annem bir an olsun bırakmadı seni, hep sevgi dolu hep sevecen, severek yanındaydı. Gitmeni hiç istemedi yine yanımda olsaydı diyor her zaman. Böyle bir aileye sahip olduğum için gurur duyuyorum babacım. Annem ve ben seni çok seviyoruz dualarımızla yanındayız. Babam benim.

Not. Bu yazıyı yayınlama sebebim bu hastalıkla mücadele eden çok kişi var. Biz Alzheimer’i yaşarken öğrendik. Hasta ve yakınları açısından zor bir rahatsızlık. Çeşitli ve değişik safhaları var. Çok iyi ve dikkatli bir bakım gerekiyor. Hastalıkla uzun yıllar yaşayanlar var. Sonsuz sevgi, anlayış ve ilginizi eksik etmeyin. O da bunları yaşamak istemezdi. Kendinizi onların yerine koyun.

İlgilenenler için Alzheimer derneğinin linki http://www.alz.org.tr/DesktopDefault.aspx?TabID=3783

Kaan kartal

 
Toplam blog
: 70
: 731
Kayıt tarihi
: 30.04.07
 
 

1973 İstanbul doğumluyum. Lise mezunuyum. Evliyim. Bir reklam ajansında çalışmaktayım. Laf o..