Amaç insanca yaşamak (İnsanoğlu bukelamun değildir...)

Siyasetçilerin, ülke yönetimine aday olanların, ülke yönetenlerin en önemli görevi kesin kes vatandaşlarının “İnsanca yaşama” taleplerini karşılamaktır.

Eğer bir ülke yöneteni, herkes benim gibi düşünmeli, herkes benim yaşam biçimime uygun yaşamalı, benim gibi yemeli, içmeli, ibadet etmeli diyorsa orada “insanca yaşamdan” söz etmek mümkün değildir.

Ha bir balığı denizden çıkarıp akvaryuma koymuşsunuz, ha yılanı sürünmekten men etmişsiniz ha bir kuşa uçmayı yasaklamışsınız, hiç fark etmez balığın, kuşun, yılanın o anlarda neler hissettiğini bir düşünün…

İşte ülke yönetenleri tarafından getirilen yasaklar insanda aynı hissi vermektedir. İnsanları asla kafese asla toprağın altında yerlerde sürünmeye mahkûm edemezsiniz, bunun sonucu olumsuzluktur.

Son günlerdeki olaylar göstermiştir ki dayatmalar ve zorlamalar, kısıtlamalar eninde sonunda bizleri “insanlıktan” çıkarmaya yetecektir…

***  

Dünyada çağdaşlık özgürlük ve hoşgörü kavramı,  birçok kaygıdan kıskançlıktan hırstan arınmışken sadece ve sadece “insanca yaşamak” amaçlanmışken,

Dönün bakın ülkemize; giyimden kuşama yemeden içmeye, gezmeden eğlenceye seyretmeye dinlemeye varana dek “yasaklamalarla” insanca yaşama hakkımızın elimizden alınmak istendiğini görürsünüz. Ülkemizi yönetenler illaki kendileri gibi düşünelim kendileri gibi giyinelim kendileri gibi yaşayalım daha doğrusu kendilerinin benimsediği ve bundan gocunmadığı “tek tip insan” olmamızı istiyorlar…

Bir balığa neden suda yaşıyorsun, bir kuşa neden uçuyorsun bir yılana neden sürünerek yaşıyorsun diye sormaya hakkımız var mı? Veya neden soramıyoruz?

Ama ne hikmetse ülkeyi yönetenler başta olmak üzere, okullarda iş yerlerinde devlet dairelerinde niye böyle giyiniyorsun niye bunu içiyorsun demeyi ve bütün bunları kendi yaşam biçimiyle sınırlandırmaya kalkmayı “insanca yaşamak” olduğunu sanıyorlar…

***

Sana yılan gibi sinsice süründüğün, kibirden kuş gibi havada uçtuğun, balık gibi bulanık sularda yüzdüğün halde neden diye sormayanlara sen niye böyle yaşıyor niye bunu giyiyor niye bunu içiyorsun diye soruyorsun, ne hakkın var.

Sizleri seçmek demek; halkı vatandaşı “kafese sokmanız” karanlık sularda yaşamaya zorlamanız yılan gibi sürütmeniz demek değildir ki…

Hayvanların “hayvan” gibi yaşaması doğası gereğidir. Hiç kimsenin aklına ormanlar kralı aslanın bir geyiğin ceylanın peşine düşüp parçalayarak midesine indirmesi, bir ayının çılgınca akan şelalelerde balık yakalaması neden yadırganmaz da;

İnsanın “insanca yaşamak” isteği ülkeyi yönetenlere neden garip gelir anlaşılır gibi değil…

***

Şurası çok açıktır; doğa üzerinde yaşayanların giderek gelişmesine evrimleşmesine izin vermekte hatta desteklemektedir. Balık eski balık aslan eski aslan ayı eski ayı yılan eski yılan değildir.

Giderek doğanın şartlarına doğanın kurallarına uygun yaşamaya çalışıyor; balık daha iyi yüzmek daha rahat karnını doyurmak ve çoğalmak için çalışmaktadır. Aslan giderek güçlenerek kral olduğunu ispat etmeye çalışmaktadır.

İnsanoğlu doğanın bir parçası değil mi? “İnsanca yaşamak” için gelişmesi ve güçlenmesi gerekmiyor mu? Bu bağlamda da yapması gerekeni yapıyor;

“Demokrasisini derinleştirmek, özgürlüklerini genişletmek ister. Bugüne kadar elde ettiği kazanımlarını savunmak ve sosyal yaşamındaki adaletsizliklerin yok edilmesini, gelecek için daha da “insanca yaşamak” için ileri adımlar atılmasını ister.

Bu da “insan” olmanın doğasındandır, varoluşun bilincindendir ve tamamı da “mutlu” olmanın gerekçesidir.

Bu kadar basit bu kadar doğal olduğu halde bazı insanların insanca yaşamak hakkını talep etmesini insanın insanlaşmasını kendi kafalarına göre değerlendirir anlaşılır gibi değil…

Balığa suda yüzme, yılana yerde sürünme aslana yaşamak için parçalama diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsunuz, o halde insana neden insanca yaşamayı çok görüyorsunuz…

***  

Ha derseniz ki bizim insanlık anlayışımız budur insanca yaşamayı da ancak bu şekilde anlıyor ve böyle yaşamak istiyoruz; saygı duyarım istediğiniz gibi yaşayın…

Ancak; sakın ola sizin gibi yaşamak istemeyenlere “benim gibi yaşamak” zorundasınız demeyin bu bir,

İkincisi ise de “ben böyle yaşıyorum bana hiç karışmayın bana ayrıcalıklar tanıyın” diye ortaya çıkmayın…

Eğer bunlarda direnecek ve hepimize dayatacaksanız haklısınız, insan kolayca insan olmadı çok eskilerde “hayvanlar” gibi yaşarken yavaş yavaş “insanlaşmaya” başladı.

Siz hala oradaysanız orada kalın ama bırakın “insanca yaşamak” isteyenler de öyle yaşasın…

Bu ülkede insanlar senelerdir birlik ve beraberlik içinde huzur içinde yaşarken “ayrıcalık” isteyenler bizleri “bukalemun” gibi yaşamak zorunda bırakmamalıdır.

Yoksa ilk zamanlarda olduğu gibi “hayvanlar” gibi birbirimizi yemeye parçalamaya öldürmeye başlarız…

Bunu anlamak çok zor değil doğaya bakmak yeterlidir. Madem bu kadar inançlısınız doğa size gerekli işaretleri verirken neden görmezden geliyorsunuz?

Bırakın hepimiz birbirimizden farkı ve üstün olduğumuzu düşünmeden “insanca” yaşayalım...

Erdoğan ÖZGENÇ