Aman istikrar bozulmasın!!!

Ülkemiz yeniden bir seçim arifesinde… 22 Temmuz’da seçimler yapılacak…

Yine AKP destekçisi Büyük Türk Büyülerimiz, böyyük medyamızın güzide ve her konuyu bilen yazarları, tele-vole ekonomistler başladılar Hükümet ekonomide çok başarılı oldu, disiplinli davrandı;

“Aman İstikrara Devam Edelim”, ”Aman İstikrar Bozulmasın” demeye başladılar...

Pekiyi durum nasıl? Geçenlerde İlhan Kesici tv’lerde Hazine’nin internet sitesinden aldığı rakamları açıklıyordu;

80 yıllık iç borç 90 milyar dolar(1923-2007)

AKP döneminin (2003-2007) iç borcu 196 milyar dolar.

İç borç 4 yılda 106 milyar dolar artmış.

80 yıllık kamu dış borcu 63 milyar dolar,

AKP dönemi 70 milyar dolar.

Kamu dış borcu 4 yılda 7 milyar dolar artmış.

80 yıllık özel sector dış borcu 45 milyar dolar,

AKP dönemi 117 milyar dolar,

Özel sektör dış borcu 4 yılda 72 milyar dolar artmış.

Özetle Cumhuriyet’in 80 yıllık borç toplamı 198 milyar dolar,

AKP’nin 4 yılda yaptığı borç 198 milyar dolar!

Buna 30 milyar dolara “Babalar gibi satılan” özelleştirme gelirlerini de eklerseniz 215 milyar dolar eder.

Asıl önemlisi ise bireylerin (halkımızın) taksitli satış ve kredi borcu 2003 yılında 2, 5 milyar dolarken bugün 65 milyar dolara çıkmıştır.

Yani borç yurt sathı mahaline iyice yayılmış… Kırılganlıklarımız artık bir veya iki faktöre değil birçok faktöre bağlanmış…

Bir de bugün Tufan Türenç, Yaman Törüner’den bir alıntı yapmış o ise daha da dehşet verici;

"11 Mayıs itibarıyla Merkez Bankası’nın döviz rezervi 112 milyar 798 milyon dolar. Türkiye bu parayı yabancı bankalara yüzde 4 faizle yatırır.

(Hangi ülkenin parasını rezervinizde tutarsanız bunu o ülkenin bankalarına yatırmak zorundasınız.)

Yabancı bankalar da bu paranın 80 milyar dolarını hazinemize ve borsamıza sıcak para olarak yatırır ve yüzde 22 faiz alır.

112 milyar doların ne kadarının mevduat alınan ülkeye yatırılacağına ise değerlendirme şirketleri karar verir. Buna, ülke riski denir.

AKP iktidarında Türkiye bu yolla sıcak paraya yaklaşık 90 milyar dolar faiz ödedi."

Yani kendi paramızla SOYULUYORUZ!!!!

Ama boşverelim bunları bakın koskoca IMF Başkan Yardımcısı Lipsky geçenlerde ülkemize geldi ve ekonomide çok başarılı olan AKP hükümetine dedi ki;

"Elektrik özelleştirmesi yapılması için gerçekçi tarifeye geçilmesi gerekir", yani açık ifadesiyle, elektriğe zam yapın ondan sonra yabancı sermayeye teslim edin demek istedi.

Disiplinli mali politikalara devam edin dedi…

Kur dalgalansın ama mutedil dalgalı olsun dedi…

Cari açık önemli değil, nasılsa sizden alıyoruz parasını dedi…

Bir de emeklilerle ilgili düzenlemeler gerekli, çok para ödeniyor onlara dedi…

Yapısal hedefler masalıyla ülke içindeki kazançlar yurt dışına hortumlanıyor, serbest kurla, aşırı değerlendirilen lira vasıtasıyla ithalat patlıyor, ulusal sanayi çöküyor, yerli üretim duruyor, işsizlik artıyor. Cari açık hiç olmadık büyüklüklere ulaşıyor.

Ama Lipskiy'e göre hiç önemli değil; hatta onlar sevinçle ellerini ovuşturuyor. Hortumlar yurt dışına döşenmiş, yüksek debiyle akıyor.

Cari açık önemli değil, satacak bir kaç şey daha var. Sıra elektrikte, belediye otobüslerinde, parklarda, kavşakların yanında yaratılan imarlı topraklarda, vs…

Ama sakın ha “İstikrarı Bozmayın” söylemi hep ağızlarda, kimin ağzında mı e onu da en başta yazmıştım zaten….

Bence de siz siz olun;

“Armudun sapı, üzümün çöpü demeyin, derseniz sap gibi kalır çöpe gidersiniz sonra”…