Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '08

 
Kategori
Sinema
 

Aman ölüm üç gün ara ver

Aman ölüm üç gün ara ver
 

Neden bu başlık önce bunu belirteyim. Bu aslında benimde çok sevdiğim bir Rumeli türküsüdür. Meraklısına duyurmuş olayım bu türküyü Kubat, Aysun GÜLTEKİN ve Erkan UĞUR çok güzel yorumluyor.

1.Adam: Yanındaki gençle şakalaşarak bozuk olan arabayı tamir etmeye çalışıyorlardı. Bir yandan da genç delikanlı yaşlı adama onun bilemeyeceğini tahmin ettiği sorular soruyor ama aldığı doğru cevaplar karşısında şok geçiriyordu. Öyle ya 64 yaşında olan birisi için bu durum çok ilginçti. O sırada çalan telefon muhabbetlerini böldü. Yaşlı adam ağzındaki sigarayı eline aldı ve boş kalan diğer eliyle telefonu kaldırdı cevap verdi. Karşısındaki kişi her ne söylemişse adamın yüzü birden dondu. Elinde epeydir tuttuğu ve külü uzamış sigarası yere düştü. Telefonun diğer ucundaki kişiye kısa sorular sorarak detaylı bilgiye ulaşmaya çalışıyordu. 64 yaşındaydı ve en az 46 yıldır bu tamirhanede geceli gündüzlü çalışarak üç çocuk büyütmüştü. Kendisi için hiçbir şey yapmamış adeta çocukluğunu, gençliğini, hayallerini, beklentilerini hep gerilerde bir yere atmıştı. İşte şimdi aldığı bu haberle tüm hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyordu. KANSERDİ. En iyi ihtimalle altı ay kalan ömrü belki bir yıla kadar uzatilabilirdi.

2.Adam: Oldukça zengin bir dediği iki edilmeyen emrinde bir sürü insan çalışan aksi huysuz bir o kadar da ukala bir para babasıdır. Üstelik hastaneler zincirinin sahibidir. Hiddetli bir tartışma esnasında öksürmeye başlar ve eline aldığı ipek mendiliyle ağzını kapatır kriz bittiğinde ise elindeki ipek mendil kanla dolmuştur. KANSERDİ. Doktorunun söylediğine göre altı ay ömrü kalmıştı ve belki bir ihtimal bir yıla kadar uzatılabilirdi bu süre. İşte bir hastane odasında kaderleri kesişen biri zenci ve fakir bir adam diğeri ise beyaz ve zengin bir adam. Her ikisinin ortak tek yönü kanser hastası olmaları ve kalan kısa ömürleri. Bunu öğrenmeleri ile hayata bakış açılarının nasıl değiştiğini kalan o kısa zamanı değerlendirme planları.

Jack Nicholson ve Morgon Freeman' ın oynamış olduğu orijinal ismi the bucket list olan ve dilimize ise “ya şimdi ya asla” olarak uyarlanan filmin methini duymuştum ama uzun süre elime geçirememiştim. Nihayetinde bulmuş bir Pazar günü ailecek izleme fırsatıne erişmiştik. Filmi izlemiş olanlar mutlaka bana hak verecekler ama izlememişiseniz ısrarla tavsiye ediyorum ne yapın edin izleyin. Filmin bitiminde bizim evde oluşan sessizlikte sanırım herkesin kafasından geçen düşünce aynıydı. “Ben olsaydım…..”

Peki siz olsaydınız kalan bu kısa zaman içinden, yine kendiniz için bir zaman istemek için eşinize yalvarır mıydınız. Eşiniz ise sizin istediğiniz bu kısa zamanı vermemek için ölüp ebediyen onları terk edeceğinizi bilmesine rağmen sizi onları bırakıp gitmekle suçlar mıydı. Kısacası ailecek, sevgiliyle, arkadaşlarla hatta ve hatta insanın oturup kendinin bile tek başına izleyebileği bir film.

Bir adamı, sadece onun soluk aldığını görmenin bile zamanı durdurabileceği kadar sevdin mi hiç?

 
Toplam blog
: 21
: 1338
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

1967 doğumluyum. Evliyim. 2 oğlum var. MYO mezunuyum. Hayatı, insanları ve gezmeyi çok seviyorum. İş..