Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Amanoslarda muhteşem on gün

Amanoslarda muhteşem on gün
 



Bir yanda uzanan AMANOS DAĞLARI, diğer yanda uzanan AKDENİZ ve güzel esintisiyle HATAY. Sıcaklığı hiç hissettirmeyen esinti insanın ruhuna ferah duygulu güzellikler saçıyor. Uzaklardaki arkadaşlarım nasıl dayanıyorsun o sıcağa diye sordukları anda , pek çok kişinin Hatay hakkında pek de fikir sahibi olmadıklarını anlıyorum. Oysa Hatay gerçekten herkesin gelip görmesi gereken bir cennet. Akdeniz'in kokusu yüksek dağ doruklarına, AMANOSLARA çarparak Hatay'ın üzerinde serinletici hava akımları olarak dolanan ılık bir nefese dönüşüyor. Hava ne kadar ısınırsa, ESİNTİ de o denli kuvvetleniyormuş.

 

Mustafa Kemal Üniversitesi'nde Yrd Doç Dr. Yaşar ERGÜN 'ün düzenlediği on günlük TÜBİTAK destekli proje AMANOSLAR DOĞA OKULU 2010 maratonumuzu tamamladık. Şimdi de Antakya kentini ve civar ilçeleri görmeye geldi sıra bireysel olarak. Severim yalnız gezmeleri de ama bu kez bu güzel toplulukltan kopmak ayrılmak çok zor geldi.

 

Hatay'la ilgili kitaplar  okumamış olsaydım, Hatay'ı ve doğasını o kadar çok merak etmezdim. Ancak  görmek var ya öylesi farklı duydular yaratıyor ki.  Bölge büyüleyici doğasıyla ve çok önemli tarihiyle insanı kendine çekiveriyor. Doğayı görüyor, dokunuyor, kokluyorsunuz, tarih deseniz önünüzde uzanıyor. Yaşamak bu olsa gerek. Beş duyu ile yaşamak. Algı kapılarını dünyaya ve doğaya aralamak önce ve sonra ardına kadar açmak genişletmek ve belki de kapıları kaldırmak, sadece ve sadece küçücük okumaların  yönlendirdiği meraklarla başlıyor benim için. Bu nedenle  yapıtlarıyla  merakları, heyecanları ve coşkuları harekete geçiren değerli yapıtların yazarlarına da fırsat bulmuşken  teşekkür etmek isterim

 

Aslında bu sayfalara sığmayacak kadar çok yer tanıdık Amanoslar Doğa Okulu'nda ve pek çok güzel deneyim yaşadık, bilgilerle donandık, dostlar kazandık. Şimdi öğrenci olarak katılımcılar ki üniversite öğrencileri ve öğretmenler hepsi de pırıl pırıl gençlerdi, bu deneyimlerini derslerinde aktaracaklar genç meraklı beyinlere ve öğrencileri de doğaya merak dolu sevgilerle bağlanacaklar, görüp öğrenmek isteyecekler.

 

Belki yıllar yıllar sonra bu kampa, Amanoslar Doğa Okuluna katılmış bir genç öğretmenimizin öğrencisi ya da öğrencisinin öğrencileri, bizim bir kaç gün önce geçtiğimiz güzel patikalarda dolaşıp kendilerinden sonra buralara gelip doğayı yaşayacak gençler ve çocuklar için çabalıyor olacaklar.

 

Size hangisinden bahsedeceğimi bilemiyorum. Büke ABDÜLHAYOĞLU'nun yaptırdığı muhteşem drama etkinliği sonucunda oluşan tanışma toplantısı belleklerimize, silinemeyecek tatlı anılar olarak yerleşti.

 

Ne kadar yorgun olduğumu şimdi hissediyorum. Doğrusu ya o çok güzel, muhteşem doğa gözlemlerinin ve doğada yapılan derslere ek olarak, herbiri kendi dalında çok önemli bilim adamlarından sorduğumuz her sorunun yanıtını alabilmek kadar güzel ne olabilir sorarım size? Doağaya , bilime gerçek sevdalı olanların katılması gereken bir okul Amanoslar Doğa Okulu.

 

Doğadasınız, önemli bir fay kırığı karşınızda duruyor, kayalar her yerde YA DA bin metre yükseklikte BÜYÜK BİR OBRUK KENARINDASINIZ ve siz bu konunun en değerli uzamlarından birisi olan Prof. Dr Erdinç YİĞİTBAŞ'ın açıklamlarını dinliyorsunuz. Oradaki taşların kayaların nasıl katmanlar halinde kıvrılarak yükseldiğini ve Amanosların yükseldiğini bilimsel olarak öğreniyorsunuz. Taşların arasına gömülmüş olarak bekleyen deniz canlılarının fosilleri içinizi heyecanla doldurmaya yeterken aldığınız bilgiler sizi başka devirlere taa miyonlarca yıl ötelere uçururken derinden sallıyor.

 

 

Prof. Dr Ali DEMİRSOY'un muhteşem kuramsal derslerinin yanısıra , uzaklardaki vadide Suriye ışıkları göz kırparken, elinde yeşil ışın kılıcı, Yunan tanrılarını andıran görkemiyle yıldızları işaret ettiği o yıldızlı, kıyamet kadar yıldızlı muhteşem ve gizemli geceyi unutmak ne mümkün. O anıyı sabitlemek için uğradığınız şanssızlığa yanıyorsunuz. Piller de tükenir. Ya Profesör Demirsoy'un o muhteşem doğada, görkemli ağaçların altında saatlerce sorularımıza yanıt verdiği dersimiz?

 

Asi'nin uzaklardan bakınca kurumuş gibi görünen yatağında yaşayan canlıları keşfettiğimiz akarsu ekolojisini bir kez daha ve farklı bir bölgenin ekosisteminde yaşamak benim için çok çarpıcıydı. Üniversitede öğretim üyesiyken çalıştığım konu olam ötröfikasyonun, yani fazla miktarda azotlu ve fosforlu nütrientlerle beslenen sularda oluşan "Algal Bloomların" bu denli kolay ve ilginç yollardan incelenmesi ve gözlenmesi yıllar önceki yorgunluklarımı hatırlattı. O zaman da, sürücülüğünü kendim yaptığım küçücük bir vosvosu ağzına kadar yüzlerce örnek şişeleriyle doldurup ki şişeleri ve kolileri de kendim taşımak zorunda kalıyordum, yine kendi gayretlerimle kilometerelerce uzaktaki üniversitemizin labaratuvarlarına gece yarıları, dermanım kesilmiş halde yetiştirirken ve deneylere başlarken verdiğim zorlu mücadeleleri tatlı bir nostaljiye dönüşmüş olarak anımsamak da çok hoştu.

 

Yine aynı öğretim üyesi Doç Dr. Şükran Yalçın ÖZDİLEK'in işlediği DERİN EKOLOJİ konusunda epeyce kafa yormuş biri olarak konunun doğa okulu öğrencileri olan değerli öğretmenlerimize sunulmuş olması da önemli bir olaydı. Balıklarla ilgili konularda yaptığı açıklmalar da yepyeni konulara dalmamı çoktan sağladı.

 

Amik Gölü'nün kurutulmasıyla tarıma açılan toprakların ve yine kurutularak kazanılan ova üzerinde inşa edilen hava alanının zaman zaman taşkın altında kaldığını öğrenmekse üzücüydü. Taşkın altında kalmalarından çok , Amik Gölü'nün kurutularak, memleketimizdeki en önemlli sulak alanın ve içindeki ekosistemin canlı yaşamının yok edilmesi ve oraya bir hava alanı yapılması yanlış olan. Hataylılar bile bu konuda sıkıntıda. Bula bula sulak alanın ortasını bulmuşlar hava alanı diyen pek çok Hataylı oldu. İşte bu konuda bizi aydınlatan ve geleceğe yönelik projeleri ve sulak alanları Yard Doç Dr. Hüseyin Korkmaz'dan Amik Gölü'nün hikayesini ve kurutulmasının yakın ve uzak etkilerini yerinde öğrenme fırsatımız oldu. Daha sonra uzaklarda daha kuzeydeki şiir kadar güzel bir gölet. Orada o göletin içinde rüzgârın tatlı esintisiyle dans eden bir saz olmak isteyiverdi canım ya da çevredeki o köy evlerinden birinde sonsuza kadar doğanın içinde kalmak, yaşamak öyle... ( devamı var)

ezgiumut 2010 7 21

 

Amanoslarda Muhteşem On Gün (2 )

 

Prof. Dr. Mustafa Sözen'in Kuş göçü ve gözlemciliği ve doğada memeli hayvan gözlemi konusunda verdiği uygulamalı dersler ve lagünde gözlediğimiz kuş türleri konusunda yaptığı fotoğraf çekimleri, gece yarılarından sabahlara taşan ve büyük bir merakla dinlediğimiz derslerini unutmak ne mümkün. Çok aydınlatıcı bilgileri biliyorum ki pek çoğumuzun zihin karışıklıklarını giderecek kadar net ve açıktı.

 

Doç Dr Dinçer Ayaz ve Yardımcısının verdiği sürüngen sistematiği ve biyolojisi ve Türkiye'nin zehirli yılanları konusu ise hem doğada izlediğimiz canlı örnekleriyle hem de bizlere tanıttıkları cansız örnekleriyle çok ilginçti. Yaşamda ilk kez bir yılanı elime alıp onun naylon kadar pürüzsüz derisine dokunmak da unutulmaz anılarım arasında yerini aldı.

 

Yrd Doç.Dr Mehmet Erdoğan'ın 22 ADIMDA DOĞA EĞİTİMİ adlı kitabıyla sulak alanlar üzerine yapılacak proje çalışmaları üzerinde verdiği bilgiler de çok önemliydi. Kitabı İzmir Fuarı'nda görüp almıştım. Kitaptaki yöntemleri kullanan öğretmenlerin çevre bilinci tam olarak yerleşmiş öğrenciler yetiştireceği su götürmez.

 

Prof Dr Ahmet Karataş ise kuş, kelebek ve yaban hayatı gözlemi konusunda uygulamalı dersler verdi. Değerli bilgiler aldık doğa hakkında. Çok üzüldüğüm şey kot pantalonun doğada hareket serbestimi engelleyerek zirveye tırmanmama engel oluşuydu. Bu nedenle yarasaları göremedim.

 

Yrd Doç Dr. Deniz Ergüden'in Doğu Akdeniz su altı biyo çeşitliliği kuramsal dersinden sonra KEL Dağ önünde yaptığımız tüplü dalışlar da yaşamımda unutulmayan anılar arasında yer alacak. Doğrusunu isterseniz tüplü dalıştan sonra sadece şnorkel ve gözlükle deniz dibini gözlemenin daha rahat olduğuna da karar verdim. Bizim dalmamızı sağlayan su altı adamlarına teşekkür etmek gerekiyor.

 

Yrd Doç. Dr. Zafer Parlak doğayı edebiyatla birleştiren , kızılderilileri ele aldığı o nefis dersinde önümüzde yepyeni kapılar açtı. Ayrıca Samandağ'da kaplumbağaları beklerken yaptığımız keyifli söyleşiler ve edebiyat dünyasından ortak tanışlarımız olması da tanışıklığımıza hüzünlü güzellikler kattı.2010 yılında yitirdiğimiz değerli yazarımız Dinçer Sezgin'in andık. Hüzünler içinden doğan bir gurur çiçeği ise bu konuşmalar yapıldıktan ve Zafer Bey kamptan ayrıldıktan sonra Yıldızlar Yağan İmbatlı Gece adlı öykümle katıldığım Karşıyaka Belediyesi Dinçer Sezgin Öykü Ödülü birinciliğini almış olduğumu öğrenmem oldu.

 

Evet Samandağ'da deniz kaplumbağalarından caretta carettayı hem de yumurtlarken ve yumurtalarını toprağa gömerken gözledik. Bana hüzünlü geldi. Sessizce gözlemlerken ve flaş kullanmadan fotoğraf çekerken bile korkunç bir suçluluk duygusu sardı benliğimi. Zavallı kaplumbağalar insanların yarattığı bariyerleri aşarak neslini devam ettirmek için harcadığı çabalara da üzüldüm.

 

Dr Bektaş Sönmez ve ekibinin kaplumbağaların devamı için gösterdikleri özverili çalışmaları ve bizlere verdikleri aydınlatıcı bilgileri anmadan geçmek olmaz. Kendilerini deniz kaplumbağalarına adamış bir avuç genç insan sabahlara kadar kumsalda nöbetteler. Yeşil kaplumbağaların ve carettaların yumurtlama sürecinde karşılaşacakları sorunları çözmek için insanüstü çabaları için buradan onlara teşekkür etmek gerekir.

 

Değerli arkeolog Yrd. Doç. Dr.Hatice Pamir kazıdan gelerek bizlere Titus Tüneli'ni ve Beşikli Mağarayı yerinde anlatması da çok anlamlıydı. Erozyonla sürüklenecek taş toprağı engellmek için binlerce yıl önce yapılan bu tünelin, sahillerde insanların attığı çöplerle başa çıkmadığımız gümümüz göz önüne alındığında anlamı çok büyüktü. Beşikli Mağara da hüzünlü bir yerdi. Ölen zenginlerin saklandığı süslü mezar odacıklarına bakarken neler neler düşündürdü.

 

Kıbrıs'tan gelen Yrd Doç. Dr.Salih Gücel ise Amanos dağlarının bitkilerini tanıtırken çok heyecanlandım. Örnekler topladım ve söylediği gibi yapamasam da kurutmaya başladım. Adını duyduğum pek çok bitkiyi yerinde görmek öylesine heycan vericiydi ki. Endemik türlere dokunmadığımızı da burada önemle belirtmeliyim.

 

En iyi bildiğim konulardan biri olan evsel atıkların yönetimi ve çevreye etkileri konusunda Yrd. Doç. Dr H. Göksel Özdilek'in dersini de keyifle dinledim.

 

Yine bir zamanlar araştırdığım bir konu olan Yrd. Doç Dr. Nuray Ergün'ün ağır metallerin bitkilerde oluşturduğu kirlilik üzerine verdiği ders de hem anlatımı hem de örnekleme güncelliği bakımından son derece önemliydi.

 

Bu güzel programın her adımında bizlere doğada yaşamın temel kuralları konusunda bilgi veren ve doğa etiğine uygun davranışlarıyla da dersleriyle de örnek olan AMANOSLAR DOĞA OKULU projesinin yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Yaşar ERGÜN de enerjisi ve doğa severliği ayrıca liderlik özelliklerini de özenerek izlediğimiz örnek bir doğa dostuydu.

Ölçme ve değerlendirme çalışmalarını yürütecek olan Yrd Doç Dr Bayram Özer'i de yazmamız gerek. Sanıyorum geri bildirimlerimiz değerlendirecek.

Projede asistan olarak yer alan Alev, Gamze, Cihan ve Yaşar Ergün 'ün temel eğitim 6. sınıf öğrencisi kızı Asiye Işılay Ergün, doğaya sevgi ve ilgileriyle tüm katılımcılara yol gösterip örnek oldular.

Buradan bu güzel okula katılmamız için gösterdikleri çabalar nedeniyle başta Proje yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Yaşar ERGÜN olmak üzere Amanoslar ekibine ve değerli eğiticilere, en sıkışık zamanlarında bizlere zaman ayırmak için kilometrelerce uzaktan gelen değerli öğretim üyelerine ve yüreği öğrenme ve paylaşma arzusuyla çarpan değerli katılımcılara en içten teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunmak isterim. Unutulmayacak on muhteşem gün yaşadım AMANOSLAR DOĞA OKULU'nda.

Böylesi önemli ve verimli projelere destek veren TÜBİTAK'A ve Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerafettin CANDA'ya da teşekkürü borç bilirim.

Ezgi umut 2010 7 22

 

 

 

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..