Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '09

 
Kategori
Mizah
 

Amasyalı ormancılar "Aman Ormancı"dan şikayetçi

Amasyalı ormancılar "Aman Ormancı"dan şikayetçi
 

BELEN KAHVESİ


Amasyalı ormancılar ''Ormancı Türküsü''nün ormancılar hakkında yanlış imaj yarattığını savunurken, Amasya Orman Bölge Müdürü Ömer Naci Kaya'da internet sayfasında yaptığı yorumda türküyle ilgili ''insaf'' değerlendirmesinde bulundu.

Kaya, Bölge Müdürlüğünün internet sayfasındaki ''yorumsuz'' başlıklı değerlendirmesinde, söz konusu türkünün gerçek hikayesini bilmeyenlerin sadece belirli bölümlerini okumasının ormancılar hakkında yanlış imaj yarattığını savunarak, ''insaf doğrusu'' görüşünü ifade ederken, ayrıca babası kaçakçılar tarafından şehit edilmiş bir orman muhafaza memurunun kızının yazdığı ''Ormancı Türküsüne Nazire'' adlı şiire de yer veriyor (1).


***

Şimdi ben bu haberden neler neler çıkartırdım da boşverelim :)

Ancak yine de birkaç öneride bulunmadan edemeyeceğim. Hangi meslek grupları hangi türkülerden veya şarkılardan “rahatsız” veya “şikâyetçi” olabilirler. Kısaca onu çıkartıverdim. Meslek odalarının dikkatine!

Doktorlar: “Aman doktor, canım doktor, derdime bir çare”

Hakimler: “Bodrum Hakimi”

Polisler: “Karakolda ayna var”

Dolmuşçular: “Dolmuş geliyor dolmuş, dolmuşun rengi solmuş”

Öğretmenler: “Penceresi cam cama muallim”

Postacılar:
“Bak postacı geliyor”

Kasaplar:
“Kasap havası”

Berberler: Buna ne ben gireyim ne de siz girin... Zaten böyle şarkı (Komple küfürden müteşekkül bir şarkı!? Göyaaa!?) olmaz... Gerçekten rahatsız olunacaksa bu şarkıdan olunur… Mideniz kaldıracaksa Google’dan arama yapıp dinleyebilirsiniz, hiç tavsiye etmem!!!

***

Ormancı Türküsü'nın sözleri şöyledir:

Çıktım Belen Kahvesi'ne baktım ovaya, baktım ovaya,
Bay Mustafa çağırdı, dama oynamaya,
Ormancı da gelir gelmez, yıkar masayı, yıkar masayı,
Söz dinlemez ormancı, çekmiş kafayı.

Aman ormancı, canım ormancı
Köyümüze bıraktın yoktan bir acı.

Köyümüzün ortasında, değirmen döner, değirmen döner,
Değirmenin suları, dağından iner,
Ormancıya atılan kurşun, Tevfik'e döner, Tevfik'e döner,
Tevfik'in feryatları, yürekler deler.

Aman ormancı, canım ormancı
Köyümüze bıraktın yoktan bir acı.

Köyümüzün suları da hoştur içmeye, hoştur içmeye,
Üstünde köprüsü var, gelip geçmeye,
Tevfik'imi vurdular, hiç mi hiç yere, hiç mi hiç yere,
Yazık ettin ormancı, köyün iki gencine.

Aman ormancı, canım ormancı
Köyümüze bıraktın yoktan bir acı

***

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ
Gevenes Köyü'nde 1922 yılında dünyaya gelen Mustafa Şahbudak, ağa çocuğudur. Köy Muhtarı Tevfik Cezayirli, Mustafa'nın en yakın arkadaşıdır. Bu ikili her akşam köy kahvesinde ''dama'' maçı düzenler, iddialı ve dostça yapılan bu karşılaşmalar, kahvehanedekiler tarafından ilgi ile izlenir. 1946 yılının bir Temmuz gününde, Mustafa Şahbudak ve Muhtar Tevfik Cezayirli, yine dama tahtasının başına otururlar. Oyunun yarısında ''Sarı Memet'' lakaplı Orman Memuru Mehmet İn, çıkagelir. Mehmet, sarhoştur. Bir gün önce, komşu olan Çiftlik Köyü'nde yangın çıkmıştır. 1946 seçimlerinin evrakı Yatağan'a gönderilecektir. Seçim evrakını Yatağan'a, köy bekçisinin götürmesi zorunludur. Ormancı ise, yangın evrakının bir an önce ilçeye götürülmesi için bekçiyi muhtardan ister. Muhtar Cezayirli, ''Olmaz, daha acil olan seçim sonuçlarının ulaştırılması gerekiyor. Bekçiyi gönderemem'' diye cevap verir. Bunun üzerine ormancı ile muhtar arasında tartışma başlar. Muhtar Tevfik Cezayirli, ''Ayıp ediyorsun Mehmet, bize müsaade et'' der. Ormancı kahveye geri döner, dama masasını bir yumruk atar. Mustafa Şahbudak, bu davranışa tahammül edemez ve ormancıyı tokatlar. Olayın büyüyeceğini anlayan köylüler, ormancıyı sakinleşmesi için kahvenin arka tarafına götürürler. Ormancı bağırarak küfürler savurmaktadır. Küfürler Mustafa Şahbudak'ın tahammül sınırını daha da zorlar. Şahbudak, yerinden kalkar, ormancının üzerine yürür. Ormancı Mehmet, kamasını çıkarıp Mustafa Şahbudak'ı kolundan yaralar. O zaman, Mustafa Şahbudak ormancıyı korkutmak için, belindeki tabancayı çıkarır, yere doğru ateş eder. Muhtar, ormancının ikinci kez kama vurmaması için elini tutar. Fakat, Mustafa tetiği çoktan çekmiştir... Ormancı Mehmet İn, bunun üzerine kaçmaya başlar. Mustafa Şahbudak kaçmasın diye, bir el daha ateş eder. Bu ateş de öldürmek için değil, kaçmasına engel olmak içindir. İkinci atışta Mehmet İn, yere düşer. Arka cebinde tabaka olduğu için, ona bir şey olmaz. Ama, Mustafa Şahbudak, kaza kurşunu ile dostu Tevfik'i vurmuştur. O günlerin imkansızlıkları içerisinde Tevfik'i, tahta bir sal üzerinde köyden 23 kilometre uzaklıktaki Muğla Devlet Hastanesi'ne götürürler. Tevfik, çok kan kaybetmektedir. Mustafa, Doktor Veli Bey'e, ''Babamın selamı var, bu adamı iyileştir'' diye yalvarır. Doktor Veli Bey, ''O ölecek, önce senin kolunu saralım'' diye yanıt verir. O sırada Tevfik eliyle işaret edip Mustafa'yı yanına çağırarak, ''Ben ölüyorum, hakkını helal et'' dedikten sonra can verir. Yıllardır her şeyi unutmaya çalışan Mustafa'ya bir gün arkadaşları, Tahir Usta adında bir değirmenciden bahsederler. Bu değirmenci, annesinin akrabasıdır. Değirmenci Tahir Usta aynı zamanda türkü de bestelemektedir. Gevenes Köyü'nde yaşanan bu acı olay, Tahir Usta tarafından bestelenmiştir. Düğünlerde okunan, herkesin diline düşen türkü, ORMANCI'dır...


(1) http://www.haber7.com/haber/20090804/Amasyali-ormancilar-turkuden-sikayetci.php

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..