Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '16

 
Kategori
Edebiyat
 

Amcamın Kitapları

Amcamın Kitapları
 

Aslında bu yazıya nereden başlayacağımı bilemiyorum bir türlü. Biraz tarafsız kalamamaktan korkuyorum açıkçası. 
İnsanın amcasını yazması ne kadar zormuş meğer.
Bana kitap çıkar diyenlere inat ısrarla amcamın kitap çıkarmasını bekledim.  Ve işte sonunda 4.kitabı da çıkmıştı: 
 
1) Bahadın Söylenceleri
2)Yaşasın ihtilal
3) Hırsızın Teki
4) Çıkarcının Teki
 
Son üç öykü kitabından bahsetmek istiyorum ben biraz. Hikâyeler öylesine içimizden biri ki her an her yerde karşımıza çıkan bu karakter tiplerini çok rahatlıkla çevremizde görebiliyoruz. Sade bir anlatım, gerçekçi bir gözlem, ustaca kullanılmış bir dil, muhteşem bir kurgu ile hikâyeler hemen okuyucuyu sarıp sarmalıyor. Bazen bir böceğin durumunu otobüs durağında beklerken anlatıyor, bazen bir çocuğun gözünden “Büyükbabam” a, bazen “Kışkırtıcı Bir Öğretmen ”in gözünden, bazen bir “Bağlama”  hikâyesini anlatıyor. Ve öyküler okundukça yüreğimizde telli turnaya dönüşüp uçuyor.
 
Kolay okunabilen öyküler çok zor yazılır. İnce ince eler yazar, her kelimesinin üzerinde, her anlatımın üzerinde defalarca okunur, düzeltilir, çıkarılır, eklenir ki okuyucu sıkılmasın. Amcam da aynı şeyi yapmış. Kitabı elinize alıyorsunuz ve bir anda son öyküyü okurken buluyorsunuz kendinizi.
 
Yazarın hikâyelerinin büyük bir kısmı doğduğu topraklarda geçiyor. Kahramanlar bazen yerel bir şiveyle konuşuyor, bu durum da öykülere oldukça büyük bir lezzet katıyor. Bazen de anlatıcı kocakarı ilaçları yapan, alternatif tıp, dağda, bayırda ot toplayan ve çevresinde büyük saygı uyandıran “Minderli Ebe “ye dönüşüyor. Bazen de yine içimizden biri olan her yerde çok rahatlıkla görebileceğimiz; her konu hakkında bilgi sahibi olan, her konu üzerinde saatlerce konuşabilen “Üzeyir Efendi” beni en çok güldüren karakterdi. Ve sürpriz finaliyle.
En iyisi sözü daha fazla uzatmadan yazara yani amcamın söylediği cümle ile bitireyim ben bu yazıyı. “Öykünün bitmemiş bir roman olduğu, eninde sonunda romana evrileceği görüşüne katılamıyorum bir türlü. Yaşam devam ettiği sürece öykü de var olacaktır. Öykü yaşamın ta kendisidir. İçimizde yanımızda, komşumuzda, yaşam belirtilerinin olduğu ver olmadığı her yerde olan bitendir. İnsan çevresiyle değer kazanır. Biraz çocukların dünyasına, biraz yaşlıların dünyasına, biraz böceklerin, kedilerin, köpeklerin dünyasına girmek istemez mi insan?”
 
Cennet Güvenç
 
 
Toplam blog
: 27
: 589
Kayıt tarihi
: 19.02.13
 
 

Aylak  Madam. Felsefezede. İdealist bir öğretmen. Edebiyat, kitap okumak, film izlemek ve güzel y..