Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '13

 
Kategori
Tarih
 

Amerika’daki Özgürlük Heykelini Türkler yaptı

Amerika’daki Özgürlük Heykelini Türkler yaptı
 

Amerika'ya ilk büyük kıyağımız


New York’taki Özgürlük Heykeli’ni Türklerin yaptığını söylesek, espri sanmazsınız, değil mi? Şaka filan değil ha, gerçekten de heykelin bedelini Osmanlı Devleti ödemiştir.

Amerika’ya yaptığımız sayısız kıyağın ilki 150 sene önce o heykelle başlar. Biz o heykeli diktik, şimdi de onlar karşılık veriyor, ocağımıza incir ağacı dikiyor.

Ha bir de Eyfel kulesi var. Hani Paris denince akla gelen şu demir yığını. Yok, yok, korkmayın, onu biz yapmadık, ama azıcık akrabalık bağımız var.

Haydi, tutun nefesinizi, hep birlikte Osmanlı, Eyfel ve Özgürlük Heykeli ilişkisi inceleyelim…

1859’da Süveyş Kanalı’nın temeli atılır. Mısır’ın Osmanlı’ya bağlı olduğu yıllarda yani. İçişlerinde bağımsız Hıdivlik, dış işlerinde bağımlılık söz konusu.

Kanalın yapımı on yıl sürer. Görkemli bir açılış planlanır ve kanalın girişine yerleştirmek için bir heykel ısmarlanır, bedeli ödenir. Ancak bilirsiniz, ülkemizde heykellere karşı nesilden nesle geçen bulaşıcı bir “alerjik reaksiyon” hastalığı söz konusu. Ya heykeller dikilir, sonra da ucubedir diye yıkılır… Ya da parası ödenir, ama acaba halk put zannedip padişahı taşlamaya kalkar mı diye dikmekten vazgeçilir.

Dönemin sultanı Abdülaziz, sonradan başa geçecek olan padişahtan daha uyanıktır; hiç olmazsa sadece yapım masrafına katlanır, ilaveten montaj ve sonra da yıkım bedeli ödemek zorunda kalmaz.

Yapımcılar ne yapsın, bu keko Türkler’in sağı solu belli olmaz, nasılsa günün birinde yeni kanallar inşa ederler, aynı heykeli defalarca okuturuz diye depoya kaldırırlar. Bilirler ki bu ülkenin padişahları dişine kanal tedavi yapsa, illa heykel dikecektir. Oh, yağma Hasan’ın böreği!

Heykeltıraşlar doğuştan şanslıdır, Osmanlı ülkesinde yeni bir kanal yapımını beklemek zorunda kalmazlar. 1885’te Fransa hükümeti ABD’ye döşemeye karar verir; büyük bir heykel.

Aynı heykeltıraşın kapısını çalarlar. Onların da aklına naftalinleyip mumyalanarak depoda beklettikleri heykel gelir, büyük bir keyifle ve avuçlarını ovuşturarak eseri depodan çıkarırlar ve New York sahilindeki Liberty Adasına yerleştirirler. Bedelini bizim ödediğimiz yapıt.

İşte o heykelin yapımcılarından biri Gustave Eiffel, yani Paris’teki meşhur Eyfel kulesinin yapımcısı.

Gördüğünüz gibi, Fransız Devrimi’nin 100’üncü yıldönümü onuruna 1889’da dikilen kuleyle yakın akrabalık bağımız bulunmaktadır.  

Bir başka benzerlik, Eyfel’in de sanatçılar, edebiyatçılar ve halk tarafından istenmemesi. O dönemde Fransa’da, tıpkı şu anda bizde olduğu gibi demokrasi var, bir şey halk tarafından istenmeyince inadına tersi yapılıyor, madem halk tepki gösterdi, dikelim de görsünler ebelerinin heykelini diye düşünülüyor.

Bir anekdot da Özgürlük heykelini Süveyş’e diktirmeyen Abdülaziz’e ilişkin. Abdülaziz, yurtdışına çıkan tek Osmanlı padişahı. III. Napolyon tarafından Fransa’ya davet edilir. Ancak Halifenin Müslüman toprağı olmayan yere ayak basması şeriat hukuku açısından sakıncalı. O güne dek, Osmanlı padişahının adım attığı her yer payitaht sayılmış.

Sonunda padişahın ayakkabısının tabanı açılır, Osmanlı toprağı yerleştirildikten sonra yapıştırılır. Böylece halife nereye adımını atarsa atsın, Osmanlı toprağına basmış olacaktır. Ne akıl ama!

Daha ayrıntılı bilgi için: http://blog.milliyet.com.tr/halife-hukuku-nasil-deldi-/Blog/?BlogNo=386359

Yolunuz ABD’ye düşer ve Özgürlük Heykeli’ni ziyaret etmek isterseniz para mara ödemeyin, biz buraya giriş ücretini 150 sene önce peşinen ödemiştik diye postanızı koyun. Ancak ayranınız fazla kabarmasın, kuyrukta bekleyen başkalarını da beleşe içeri sokmaya çalışarak işi abartmayın.

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..