Amerika'ya yenildik ama...

Milli takımın A.B.D turnesindeki son maçın da, öncekiler gibi bir hazırlık karşılaşması olmasından dolayı skor açısından çok fazla önemi yoktu. Lig bittikten sonra, yorgun futbolculardan kurulu bir milli takımın A.B.D gibi futbolu, fizik üstünlüğüne dayanan bir takım karşısındane nereye kadar dayanabileceğini merak ediyordum.

Maçtan sonra Dünya Kupası maçları için Güney Afrika Cumhuriyetin'e gideceği söylenen diri bir A.B.D karşısında, yine maçtan sonra tatile gideceği bilinen bir takım olarak, yorulana kadar beklenenden çok daha iyi bir futbol ortaya çıkardık. 1.Devre bitene kadar da rakibe fazla top göstermedik.

Milli takımda Hiddink farkı, sahadaki göze hoş gelen, topa fazlaca hakim olunan, ayağa oynanan, süratle kontrağa çıkılan, mücadeleci, yardımlaşmalı, akıllı bir futbol olarak ortaya çıkıyor. Arda Turan, Kazım’ın kendi sahamızdan attığı nefis pasını harika bir gol olarak ağlara gönderirken, bu maçın ilk devresinde de , bundan önceki 2 maçta olduğu gibi, güzel bir futbol ortaya koyuyordu. Sezon içinde dahi Arda, bu kadar canlı, bu kadar istekli olmamıştı. Topla hareketlendiği zaman, çok rahat adam eksiltiyor ve çok rahat gol atabiliyor. Attığı goller, atılması kolay olan goller değildi. Bu turnede, Milli takımın en başarılı oyuncusu olarak göze çarparken, bütün sezon yaşadığı huzursuzluktan sıyrıldığı zaman, ne kadar etkili olabileceğini anlatır gibiydi.

Sahada 2 devrede, 2 farklı Milli takım seyrettik. 1.devredeki o koşan takım, süratli ve güçlü rakibi karşısında yoruldu. Beklenen oldu. Önce sol tarafımız koridor oldu. Daha 3 gün önce Barnebau’da Şampiyonlar ligi finali oynayan Hamit Altıntop ve Çağdaş, o bölgeyi savunamaz oldu. Adamlar orada adeta bir maden keşfetti ve 2 gol de orada geldi.

Amerika'ya 2-1 yenildik ama,

Hiddink elindeki malzeme neyse onla oynamaya çalıştı. Tabii ki, ilerde gördüklerini toparlayıp, önemli değişiklikler yapacaktır. Yalnız ne yaparsa yapsın, onun da, Gökhan Zan ile Servet’i bu maçtaki gibi, bir arada oynatma gibi düşüncesi varsa daha işin başında vazgeçmesi lazım ki, ortaya konan mücadelelere yazık olmasın. Bu iki değerli oyuncumuz tek tek gerçekten mevkilerinin en iyileri olabilirler ama ikisi bir arada fazla ağır oluyor, yerden çok zayıf kalıyoruz.

Bir de Sercan var. Bu genç oyuncumuz da o kadar hızlı ki, bazen basit ofsaytlarla takımın hızını kesiyor, bazen de süratine yetişecek arkadaşı olmuyor. Tecrübe kazandıkça, Hiddink’in, ondan daha fazla faydalanacağı kesin.

Amerika’da, basketbol, rugby ve beyz ball kadar popüler olmayan bir futbol maçında, hem de özel bir maçta, stadın full olması şaşırtıcı, . Philadelphia’da Lincoln Financial Fiend Stadının son yerine kadar seyirci ile dolu olan tepeden görüntüleri ise muhteşemdi.

Sonuç olarak, Milli takım, yeni hocası ile başarılı ve faydalı olduğu düşünülebilecek bir turneyi tamamladı. Her ne kadar ilk devreyi önde bitirdiğimiz bir maçı 2-1 kaybetmiş olsak da, 3 maçta da oynanan futbol, üstelik sezon sonu olmasına rağmen, eskisinden çok farklı, yarınlar için umut vericiydi. Yeni futbol sezonunda, daha formda, biraz daha değişik bir kadro ile başarılı skorlar elde edecek bir Milli takımın sinyalleri alındı.

Hiddink, Milli takımı tanımak, oyuncuları ile kaynaşmak ve yeni bir milli takım havası yaratmak için takımı aldı bu uzak ülkeye götürdü.

Anlamadığım, bizim Yılmaz Vural, Güvenç Kurtar, Hikmet Karaman gibi yerli hocalar maçı izlemek için kalkıp ta Amerika’ya gitmişler!. Enteresan geldi. Kupa maçı değil, puan maçı değil. Milli takıma yardımcı yerli antrenör kadrosu mu açıldı ne?...