Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Amerikalılar alay etmiş!...

Amerikalılar alay etmiş!...
 

Yanlıları olsam, aferin diyeceğim ama… Yok değil….

Milliyetçi olsam, sana ne ulan derim geçerim, ama o da değil!...

Tesettürlü olsam, tüh! Allah’tan da mı utanmazlar derim!... Hilton’a ve çevresinde yakarca gibi dolanan sineklere…

Yok… O da değil…

Belki… Belki, naçizane bir aydın olarak, aydını da geçtim, kırk küsur yaşında olup da, iyi kötü yaşamı irdeleyip, iyi kötü bir şeylerin ayırtında olan bir insan olarak…

Hani… Taraftar psikolojisi sınavından geçmiş… Fanatizmin gerçek anlamını öğrenmiş…

Hah… Belki de tam tabiridir: Ununu elemiş, eleğini duvara asmış…

Gerçi elenmiş unum da yok ya, çıkınımda, eğer ki un maddeye işaret ediyor ise…

Yok, bilgi ise, bingo diyeceğim ama, onu da diyemiyorum, kim bilir daha neler öğretecek bu yaşam bu eleğini asma yaşına gelmiş insana!...

Alay konusu olmuş efendim Amerika’da, Paris Hilton’un ülkemize ziyareti sırasında yaşananlar…

Amerikalıları sevdiğimden değil, ama haklı yahu adamlar!

Ben Türk olarak gülüyorum, elin adamı gülünce küfür mü edeyim?

Deli parası olan genç, güzelce bir kadın!...

Zeki olduğunu da sanmaktayım!...

Maalesef, nedense, tahminen ilgi ve sevgi eksikliğince, medyayı yanında taşıyarak ilgi odağı olma konusunda bir yarışı var…

Yarışı, sanmıyorum ki olsun bir başkalarınca, onun ki yalnızca kendisiyle…

Neyse…

Tonla parası olan bir genç hanımın psikolojik problemlerine çözüm bulacak değilim ya…

Ama…

Toplumumuzdaki problemlere arkamı da dönemeyeceğim!

Şimdi, efendim, Paris Hilton kim ola?

Kim nesini bilir, açtığından başka göbeğini ve de zengin bir torun olduğundan başka?

Ne yazıktır ki Paris Hilton, şu an için bir örnektir, bu örnekleri çoğaltmak o kadar mümkündür!...

Aklı başında bir insan, Paris Hilton’u göreceğim diye tutunur mu?

Aklı başında dediğimde, kişiliği oturmuş bir kişi!...

İşini doğru yapan, doğru kişiyi bulup da evlenen, doğru yolda olduğunu düşünen, düşünüp de kendini takdir eden, kendini takdir ederken, eşinin de katkılarını es geçmeyen kaç kişi, Paris’i görmek için cebelleşir ki?

Kişilik önemli… Hem de çok!...

Kişiliğin oturması için güven gerek!

Kendine güven…

Kendine güvenen birey ancak başkasına da güven besler…

Kendilerine güvenemeyen bireyler, önde olan kişilerin arkasında, bir pozluk da olsa, bulunmaktan gurur duyarlar, kişinin ne yaparak ünlü olduğu önemli değildir, sadece, oradaydım, demesi yeterlidir!

Böylelikle önemser kendini…

Böylelikle önemsendiğini zanneder…

Oysa, açılamadığı Fatma, güya rövanş alacak ya, hani örneğimiz gereği, Paris ile öpüştüm ben(!) bire bin katılır ya, zanneder ki Fatma kaygılanacak kaptırdım diye adamı Hilton’a…

Hani bunu dedi ya, Fatma bakmaz artık bir daha o adama…

Seviyorsa kıskanır, sevmiyorsa zaten “salak!” der… Kimi kandırıyorsun!...

Sonuç itibari ile, kendi değerimizi bilemiyoruz ya, güvenimiz olmadığından kendimize, o nedenle yaşantımız içinde önemli olabilecek olaylar arasında yer almaya çalışıyoruz, ve sanıyoruz ki, bu olaylar, bizi özel yapacaklar!...

O nedenledir ki, bir bomba imha edilirken, onlarca kişi toplaşır başına!...

Meraktan ziyade, önemli bir olaya müdahil olmaktır!...

Ve… Bu olay, o kişiler tarafından yıllarca anlatılmaktadır!...

Oysa, tam anlamıyla salaklıktır!...

Adam, hiç mi düşünmezsin kendini, çocuğunu, eşini!...

Ya, o bomba patlasa o anda!...

Kişiler fark etmedikçe kendi önemlerini, ne kendi hayatları ne de yaşamlarına kattıkları…

Ne yaşadıkları toprakları…

Ne de seçtikleri vekilleri önemsenecektir gerektiği gibi...

Laf olsun diye mi yaşıyoruz be arkadaşlar?

Paris’in yanında çekilmiş bir fotoğrafın olsa ne yazar?



Gülgün Karaoğlu
Mart,29/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..