Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '10

 
Kategori
Futbol
 

An İtibarıyla

An İtibarıyla
 

Hani son haftalarda süper lig de durumumuz pek süper değil ya! Hani hepimiz içimizden sinir krizleri geçirdiğimiz halde dışımızdan suratı ahval durumlarında gülümsemeye, iyi günde kötü günde sapına kadar Beşiktaşlı ayaklarına vaziyeti idare etmeye çalışıyoruz ya! Hani hepimiz bir yandan Schuster’e gizli gizli diş gıcırdattığımız halde diğer yandan yine de içimizden “ya sabır” çekiyoruz ya! Hani hepimiz çok sadık, sıkı dost ortamlarında düşüncelerimizi birer birer ortaya döktüğümüz halde, sanal ortamlarda Beşiktaşlılığımıza toz kondurmuyoruz ya! Hani hepimiz bir yanımızla Guti’ye, Quaresma’ya içimizden, Bobo’ya, Nobre’ye, Holosko’ya, Tabata’ya, Nihat’a dışımızdan saydırırken, diğer yanımızla “yıldız futbolcularla, yıldız takım olunmuyor” düşüncesine inat “yeter Demirören yeter” sözlerini satırlarımızda haykırıyoruz, çıldırıyoruz ya!

İşte tam o modaydım bu sıralar. Bu durumu ahval içersinde cebelleşiyorum Beşiktaş’ımla, Fenerli, Galatasaraylı eş dostla. Bir yandan platonik Beşiktaşlı duygularım gerçekleri görmezden gelip melankolik bir aşka yelken açmış giderken, diğer yandan realist Beşiktaşlı duygularım bu aşkı entelektüel yaşar ve düşünürsen gerçeği itiraf edebilirsin kendine diyor. Bende öyle yaptım bu gün. Bir toplantı sonu futbol sohbetine daldığımız, farklı renklere gönül vermiş kişilerden oluşan arkadaş gurubumuzda entel değil entelektüel davranarak, “bu sene kim şampiyon olur” sorusuna “Trabzon” diye cevap verdim. İtiraf ediyorum birazda kırgınlığın ve kızgınlığın verdiği bir cesaret vardı bu yanıtımda. Hepsi şaşırmış vaziyette bakıyordu bana. Çünkü her ne olursa olsun bu güne kadar benim dudaklarımdan Beşiktaş adından başka bir isim duymamıştı dostlarım. Niçin böyle düşündüğümü sordular. Schuster dedim. Sistem dedim. Nobre, Tabata, Nihat, Holosko dedim. Defans dedim. Kaleciler dedim. En önemlisi de sakatlıklar dedim. Kısaca isimleri, bahaneleri sayarken galiba içinde bulunduğumuz durumu özetledim. Çok para harcadık, büyük hoca getirdik, büyük transferler yaptık büyük beklentiler içersindeyken, büyük hayal kırıklıkları yaşadık. O bakımdan!

Aynı soruya Galatasaraylı arkadaşlarım“Beşiktaş” dedi. Hayret!! Fenerbahçeli arkadaşlardan bazıları “Fenerbahçe” bazıları “Beşiktaş” dedi. Benden başka da “Trabzon” diyen olmadı. Genel klasmanda çoğunluk“Beşiktaş” diyordu. Ben ümitsizlikler ve belirsizlikler ikileminde gel-gitler halinde dolaşıyorken onlar Beşiktaş’ın şampiyon olacağından, Türk futbolunda Quaresma ve Guti’yi izlemenin verdiği görsel zevkten söz ediyorlardı. Sakatlıklardan dolayı doyasıya izleyemedik ki! Hatta Yıldırım Demirören yönetiminin bu yıl ki olağanüstü performansından… Övgüyle bahsettikleri bizim başkandı…Aslında haklılar... Ha bu arada basketbol takımına Iversona’da değinildi. Dünya yıldızı dediler. Evet evet Beşiktaş Cola Turca’nın kutup yıldızı var ama diğer yıldızların hayatı kaymış diyesim geldi!

Kendi verdiğim cevaptan, kendi duygu ve düşüncelerimden utanmalı mıydım?

Bilmiyorum.

Tıngır mıngır gidiyoruz işte. Bu trende seyahat edebilmenin bir bedeli var!

Mutluluk UEFA ve şampiyonluk kupasını futbolcularımızın ellerinde görmekse mutlu olurum. Kimse bir şey diyemez. Mutsuzluk her şeye rağmen kaybedilmiş bir şampiyonluk veya ligi hüsranla bitirmekse mutsuz olurum. Kimse bir şey diyemez. Aşığım, kırgınım, kızgınım. Buna da kimse bir şey diyemez.

Bu senenin benim açımdan nasıl geçeceği meçhul, güzelliklerin sizler ile olması dileğiyle…

 
Toplam blog
: 47
: 648
Kayıt tarihi
: 31.03.07
 
 

Bandırma doğumluyum. İşletme mezunuyum. Amatör olarak uzun yıllar atletizmle uğraştım. Okul hayat..