Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '16

 
Kategori
Öykü
 

An'Kara da zaman

An'Kara da zaman
 

Ankara da ki sayısız patlamalar anısına, Mart 2015 anısına..


Tüm hazırlıklar tamamlanmak üzereydi. Asude ile Kerim'in nikahına sadece sayılı günler kalmıştı. İçi biraz buruktu Asude'nin çünkü ülke oldukça karışıktı ancak Kerim'e duyduğu sevgi en azından birlikte oldukları zaman diliminde kısa bir süreliğine de olsa onu tüm bu kargaşadan uzaklaştırıyordu. O sabah ikisi de erken uyanmıştı. Asude, Kerim'in damatlığını; Kerim ise Asude'nin gelinliği alacaktı ve akşam üstü buluşacaklardı. Geleneklere göre gelinlik tesliminden sonra damadın artık gelini görmesi uğursuzluk getireceği için annesi teslim ettikten sonra düğüne kadar vedalaşmaları gerektiğini tembih etse de ikisi de bu batıl inanışlara kulak asmamış ve gelinliği vermeyi bile bir bahane sayıp buluşma ayarlamışlardı. Sevgileri, Başkentin ayazını kıracak kadar güçlüydü.. Ayazı bir yana sanki Ankara bugün onlara inat daha kalabalık, daha bir soğuktu. Heyecanla birbirlerini aradılar insanların arasında.. Ellerinde çantalar, birinde prensesin diğerinde prensin kostümü..
İlk Kerim fark etti Asude'yi; batmak üzere olan ikindi güneşinin altında ışıl ışıl gözleri ile sağa sola bakınırken. Ve aynı anda Asude'nin gözleride kesişti bütün kalbi ile sevdiği ve bir kaç gün sonra ömrünü adayacağı adamın gözleri ile..
Adımları hızlandı, sanki daha telaşlıydı, sarılarak kavuştular. Kerim sakin bir yere geçmeyi teklif ederken Asude yine unutmuştu kalabalık şehrin gürültüsünü.. Ta ki Semada dalga dalga yayılan akşam ezanının sesini duyana kadar. Çağrı Yaradandan geliyordu, bekletmeyelim dediler hemen cemaate yetiştiler. Bir başka lezzetli gelmişti cemaatin namazı her ikisine de, uzun uzun hayır duasında bulundular gelecek günleri için birbirlerinden habersiz. Kocatepe Camii avlusunda yine birbirlerini telaşlı gözler ile aradılar ve Kızılay meydana doğru yürümeye başladılar. Saat 18:30 olmuştu. Bir hayli acıkmış artık yemek yemek için bir yere oturacaklardı.. 
 
Yüksek bir ses, birden yükselen Alevler ve acı acı kopan çığlık sesleri.. Ortalık bir anda karıştı, mahşer yerine döndü. Kulaklarında Kerim'in sesi, uğultular ve karanlık çöktü gözlerine Asude'nin.. 
Çok geçmeden insanlar toplandılar, yardım etmek isteyenler ele ele tutulmuş bir çift buldular birinin elinde kana bulanmış bir gelinlik diğerinde ise damatlık.. Patlamanın şiddeti bile sevgilerini ayırmaya güç yetirememişti ancak tam göğsünden yara almıştı elinde gelinliğin çantası olan genç..
 
Kızın bir elinde sevdiği diğerinde sevdiğinin saadet kostümü. Öyle sarılmıştı ki ikisine de sıkı sıkı, sanki birisini bıraksa diğerininde ömrü tükenecek gibi.. Şoka giren kız kendi toparlamayı akıl etti saniyeler sonra ve sevdiğinin kolundan güç alarak kendini ona doğru çekti. Çok zor nefes alıyordu, bir şeyler söylemek ister gibiydi. Asude kulağına yaklaştı ve Kerim’in son sözlerine tanık oldu.
 
“Hakkını helal et Zümrüt gözlüm”
 
“Helal olsun..”
 
Ve birlikte tekrar ettiler; “Eşhedu en la ilâhe illâllah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluhu”
 
Kerim son kısıma yetişemedi ve daha sonra şahit olanlar anlatacaklardı, Asude ise son hecesi ile başını gökyüzüne çevirip gözlerini yumdu, alnından ince ince akan kanla birlikte..
 
 
 
Bu öyküde geçen olay ve kişiler tamamen hayal üründür. Ancak kim bilir, belki de Ankara da hayatını kaybeden o insanlardan birinin öyküsüdür.. 
 
İsimleri sadece ölü sayısını belirlemek için anılan o insanların Ruhlarına El-Fatiha..
 
Toplam blog
: 35
: 225
Kayıt tarihi
: 21.05.11
 
 

Henüz hayatının "öğrenme" aşamasında olmakla birlikte  yıllardır yazmak ve yazdıklarımı paylaşmak..