Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anadolu Kağnısı / Hadi gel köyümüze geri dönelim!

Anadolu Kağnısı / Hadi gel köyümüze geri dönelim!
 

****Zeyna'nın son hali****


"Hadi gel köyümüze geri dönelim sendromu" günümüzde özellikle erkeklerde sıkça rastlanan bir durum. En çok çocukluğu köyde zor şartlar altında geçmiş, bir an önce köyden kurtulup kendimi metropolllerin koynuna atayım, diye yüksek öğrenim görmüş, yıllarca büyük şehirlerde yaşamış ve emekli olunca köyü aklına düşmüş erkeklerin rahatsızlığı bu. Bir çok ailede görülüyor, aile içi tartışmaların tek sebebi üstelik.

Neden peki? Yıllarca şehir yaşamına alışmış, meslek yaşantısı olmuş kadın eşinin peşine takılıp köy(ümüz)e dönmek istemiyor. İstemez tabi, olur mu? Kadının sosyal çevresi var, alıştığı ve vazgeçemediği teknolojik rahatlıklar var. Kurduğu bir düzen, evi ocağı, yuvadan uçurduğu kuşlar var. Takip ettiği sosyal etkinlikler ve katıldığı kurslar var. Altın günleri ve arkadaş toplantıları var. Rutin doktor kontrolleri ve yapılması gereken tahlilleri var. İşte, var da var!

Yani kısacası erkeklerden daha çok sosyal yaşıyor emekli ya da belli yaşın üstündeki kadınlar.

Böyle bir sendrom bizde yok çünkü bizim dönecek köyümüz bile yok!

Bizde yok da çevrede çok!

Bu konuya nereden geldim? Geçen hafta sonu böyle bir sendrom yaşayan bir arkadaşımızın epeydir ısrarla yaptığı davet geldi aklımıza. Köyüne tam dönemese de tüm izin ve tatillerini köyünde geçiren bu arkadaşa, eşi ve kızı istemeye istemeye eşlik ediyorlar el mecbur. Bizim kulaktan aldığımız bilgilere göre bu eşsiz mecra Güney-Eşme yakınlarında bir dağda idi. Sabah yola çıktık iki aile. Eşme'yi geçince bizim telefonla yol tarifleri başladı. Köylerin isimlerini vererek, camileri, mezarlıkları tarif ederek bir hayli yol aldık. Her uzaktan ufukta bir köy görüşümüzde "işte orası!" diye hep birlikte sevindik. Köye ulaştığımızda yine telefon çalıyordu, oraya sapın, buraya sapın, gibi yönlendirmelerle. Bazı bölgelerde telefonlar işe yaramıyor, biz içgüdülerimize dayanarak yola devam ediyorduk. Bu arada ben eşime neden tam adresi almadığını sordum.

Eşim: "Google Erth'ten bakınca hemen buluyorduk!" dedi. Arkadaşımızın verdiği ilk köy adından sonra 10 tane daha köy geçtik, dağ yolları ıssız mı ıssız. Biz hem acıktık hem yorulduk hem de sıkıldık. Geri dönelim bari diye sızlanmalar başladı. Bizim 45-50 km. diye tahmin ettiğimiz yol tam 155 km. sürdü. En son adı olan köyün camisinin yanında durduğumuzda bir telefon daha geldi, ben sizi görüyorum yola devam edin diye. Öbür tepede arabası parlıyordu arkadaşımızın. Afrika'nın ıssız bölgelerinde çıkılan "Safari" macerası gibi, tek eksik vahşi hayvanlar. Su olsa yollarda o da olurdu zaar. Son bir gayret ulaştık adı bile olmayan küçük yörük köyüne.

Arkadaşımız sevinçten maymun gibi zıplıyor, yerlere yatıyor. O kadar çok sevindi ki, anlatamam. Tam adresi bilerek vermemiş, gelmeyiz, vazgeçeriz, diye. Eşi ve kızı sıkılmış, birkaç akrabadan oluşan köyde vakit geçirmekten. Kışlık yiyeceklerini hazırlamışlar.

Güzel yerlere zor ulaşılırmış. Doğa harikası sayılacak bir özelliği olmasa da yediğimiz yemeklerin tadı, güzelliği ve doğallığı gittiğimize değdi dedirtti. Arkadaşımız önceden kuzu ikramı için söz vermiş olmasına rağmen biz kuzunun canlı kalmasının daha iyi olacağında ısrar ettik. Dondurucuda bulunan etler için yapabileceğimiz birşey yoktu ve mangal yapılmaktan kurtulamadılar.

Vakit çabuk geçti. Aynı yolları tekrar çekmenin kaygısını yaşarken, daha uzun olan anayoldan dönmemizi önerdi arkadaşımız. Akşam üzeri düştük yola, Uşak- Çivril yolundan dönüşümüz geç oldu ama güç olmadı.

*****

Üniversite yerleştirme sonuçları açıklandı. Yakınlarımızda bu yıl giren yoktu. Benim en son ders verdiğim öğrencileri merak ediyordum, iyi ki internet şeyi var. Hemen iki tıkla tüm öğrencilerin puanları, kazandığı okullar ve dereceleri çıktı karşıma. Tıp ve mühendislik ağırlıklı tercihler yapmışlar. Hacettepe Tıp ve ODTÜ ilk sıralarda. Tam 38 öğrencim doktor olma yolunda adımını atmış, hastalansam gözüm arkada kalmayacak. O kadar tanıdık doktordan birisi denk gelir herhalde...

96 öğrenciden 13 tanesi fire vermiş, bunlardan 3'ü okulu değiştirmiş. Önceki yıllarda bu sayı 1 ya da 2 olurdu. Pek şaşırmadım. Hazırlık sınıfında iken onların yazdıkları otobiyografileri saklamıştım, benim ufaklık okusun diye arasıra ortaya çıkartırım. Şimdi başarılı olanlar ve Türkiye genelinde ilk 100'e girenler, taa o zaman hedeflerini belirlemiş olanlar. Çoğu o zaman istediği okulu ve bölümü kazanmış.

Başarılı olmanın sırrı bu olsa gerek:

Ne istediğini bilmek ve hedefi olmak.

*****
Son günlerde Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin ile yarışan, Antalya ve İzmir'i geride bırakan 41-42 derecelik Meteoroloji Olimpiyatları Maraton yarışçısı Denizli havası bugün kapalı, yağmur ha yağdı ha yağacak. Geçen sefer felaket olmuştu, inşallah çisil çisil yağar ve gökkuşağı izleriz.

*****
Yarın Turkcell Süper Lig başlıyor. Şu Galatasaray ne ballı takım! Denizlispor'da oyuncu kalmamış hepsi bir yerlere kapağı atmış. Yeni ve acemi bir takım. Hem kendi sahasında, liderlik garanti gibi.

Fenerbahçe Gaziantepspor ile açılışı yapacak. Hem Kemal ve Olcan yüzünden anlaşmazlık var hem de sıcak hava. Beşiktaş'da Antalya'da. Koşullar aynı ama kalite farklı...

Bizim için güzel bir sezon geçmesi dileğimle...

Benim Kağnı Yolculuğu aksak aksak devam eder, futbol yazıları aksamadan gider.

Şimdiden heyecan bastı bile...

Selam ve sevgilerimle!


Not: Bir saat önce yazımı yazarken güzel güzel yağsın, demiştim. Şu an felaket gelmiş durumda. Ortalık toz duman oldu, naylon poşetler uçurtma gibi havada. Bu sıcakta kapıları, pencereleri kapattık. Buharlaşacağız.

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..