Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '13

 
Kategori
Kitap
 

Anadolu’yu görsem / Ergün Veren

Görmeyenler, az görenler ve görenleri buluşturan “Anadolu’yu Görsem” Anadolu folklorik değerleri üzerine kurulu bir inceleme ve araştırma kitabı.

Anadolu’yu Görsem’i diğer kitaplardan ayıran en önemli etken kitabın hem Latin hem de Braille alfabesi ile yani görme engellilerin okuyabilmesi – parmaklarını kullanarak- amacıyla kabartma olarak basılması. Edindiğim bilgilere göre bu teşebbüs, kapsadığı alan itibariyle Türkiye’de yapılan ilk uygulamalardan birisi. Bu anlamlı girişim “Göremeyen kardeşin olsun mu?” adı verilen projenin de temelini meydana getirmekte.

Kitapta ve projede yazar Ergün Veren’in imzası görülüyor. Bu da yazarın bir önceki kitabı Eskişehir’i Görsem’i anımsatıyor bana. Eskişehir’i Görsem de – sesli kitap projesi - tıpkı Anadolu’yu Görsem gibi bir sosyal sorumluluk projesinin içinde yer alıyordu.

Proje Görsem Görme Engelliler Dayanışma Derneği Eskişehir Şubesi Kadınlar Kolu Başkanı Halime KORKUT’unkoordinatörlüğünde hayat buluyor.

Anadolu’yu Görsem, GÖRSEM Görme Engelliler Dayanışma Derneği Kültür Yayınları’ndan çıkmış ve kitabın tüm hakları yazarı tarafından bu derneğe bağışlanmış.

GÖRSEM Görme Engelliler Dayanışma Derneği “Göremeyen Kardeşin Olsun mu?” projesinden elde edilen geliri, görme engellilerin eğitim, rehabilitasyon ve sağlık hizmetlerinde kullanmakta.

Kapak tasarımında Ergün Veren ve Halime Korkut imzası görülüyor. Anadolu’yu Görsem’in Braille düzenlemesini yapan isim ise Y. Kadir Cengiz.

İlk baskısını Ağustos 2013’de yapan ve ne yazık ki sınırlı sayıda basılabilen bu özverili çalışmanın nice baskılar yapmasını ve sesini memleketimin her tarafına duyurulabilmesini canı gönülden arzuladığımı söylemeden geçemeyeceğim.

Beni etkileyen başka bir husus ise Ergün Veren Beyefendinin kitabını imzalayarak bana hediye ederken paylaştığı bir husustu ki… Yüreğimi derinden sızlattı lakin sızlatırken de büyük bir mutlulukla sarmaladı. Merak ettiniz değil mi, nedir bu husus diye. Hemen söyleyeyim.

Olay, Anadolu’yu Görsem’in basın toplantısında geçiyor. Toplantı, GÖRSEM Genel Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Odunpazarı Belediye Başkanı, GÖRSEM Genel Başkanı, Koordinatörü ve diğer konuklarla birlikte. Basına tanıtım toplantısı esnasında - basının huzurunda- GÖRSEM Rehabilitasyon Merkezi’nde eğitim alan görme engelli bir genç,  kitaptan rasgele açtığı iki sayfayı hiç teklemeden, şaşırmadan okuyor.

İşte o an ben de tanık oluyorum Veren’in o ambiyansta ve sonrasında (anlatırken bile) hissettiği duygusal anın izlerinin gözlerini nasıl gülümsettiğine, yüreğini mutlulukla dolup taşırdığına… Projesinin hedeflenilen ereğe adım adım ilerlemesinin haklı gururunu hissetmesine ve karşısındakine yansıtmasına…

Anadolu’yu Görsem’in bir başka özelliği de kitabı satın alan gören insanların, GÖRSEM Görme Engelliler Dayanışma Derneği’nce belirlenen görme engeli olan bir kişi ile tanışması sağlanarak sonsuz bir kardeşlik ve dostluğun temellerinin atılması gibi başka bir davaya da hizmet etmesi.

Projenin amaçlarından biri olan GÖRSEM Görme Engelliler Dayanışma Derneği’ne mali kaynak sağlanması noktasında Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkanlığı destek vermiş.
 

Kitapta yer alan GÖRSEM Genel Başkanı Remzi Korkut’un ve Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı’nın “Sunuş” yazılarından görme engelli kardeşlerimizin günlük yaşamlarını kolaylaştırmak için bugüne kadar pek çok projeye destek verdikleri ve bundan mutluluk duydukları anlaşılmakla beraber pek tabii ki projenin amacına ulaşmasının da arzulandığı dile getiriliyor.

Kitap 112 sayfa. Gelin birlikte şöyle bir göz atalım 112 sayfada neler anlatıldığına…

İlk bölüm “Eskişehir’de Osmanlı Padişahlarından Orhangazi ve Eşi Nilüfer Hatun Üzerine Yakılan Türkü”

İkinci bölüm “Kırım Tatarları ile Diğer Coğrafyalarda Yaşayan Tatarların Evlenme Geleneklerinde Kız Bakma/Görme Pratiği”

Üçüncü bölüm “Halk Takviminde Kasım Günleri”

Yazar ilk bölümde; Orhangazi ve Eşi Nilüfer Hatun üzerine yakılan türkülerden yola çıkarak pek çok yöresel türküye değiniyor, örnekler veriyor. Diğer Osmanlı padişahları ve eşleri ile hanedan mensupları üzerine de türküler yakıldığı ihtimaline değiniliyor satırlar ilerledikçe.

Bu da okura türkülerin yakıldığı andan derlendiği ana hatta günümüze ulaşmasının sadece söylenmesiyle değil kitaplarda yer alması ile de mümkün olacağını gösteriyor.

Bunun yanı sıra hece ölçüsü, şiir türleri konusunda da fikir sahibi olmasını sağlıyor sesinin ulaştığı her okurunun. Ve dahası, Osman Gazi’nin, Orhan Gazi’nin, Nilüfer Hatun’un yaşam biçimlerinden kesitler sunuyor.

Tüm bunlarla beraber başka bir toplumsal soruna da değiniyor; “kadına şiddete”… O günlerden bu günlere şekil değiştirerek gelse de kadının toplumsal sorunları günümüzdeki varlığını ne yazık ki hala haykırmakta. Bahsi geçen dönemlerdeki kadın dramının kapılarını şöyle bir aralayacak olursak hasım bir millette yaşamak zorunda bırakılmak, din değiştirmek, bilmediği, tanımadığı bir kişiyle evlendirilmek, sevdiklerinden -anne, babası, kardeşleri- ayrı kalmak, yalnızlık, sıla özlemi, gurbette olmak, esir edilmek gibi ruh hallerinin türkülere yansıtılarak duyurulmaya çalışıldığı vurgulanmaktadır. Bu türkülerin dili anlaşılır, yalın, sade ve akıcıdır yani halk üslubu kullanılmıştır.

İkinci bölümde; İnsanoğlu için sosyal ve fiziksel gereklilik olan, aynı zamanda da soyunu sürdürebilmek için aileden başlayarak topluma ve millete uzanan kurumlar oluşturduğu anlatılmakta.

Aileyi oluşturan evlilik kurumunun ortaya çıkışı, adetler, örfler, gelenekler, kuralların belirlenmesi, ritüellere de yer verilmiş. Aileler arasındaki dayanışmanın önemi vurgulanarak evliliğin sınıflandırılması (beşik kertmesi, berdel, severek evlenmek, kız kaçırma, muta evliliği, akraba evliliği, vb…) da gözler önüne serilmiş.

Anadolu’nun çeşitli yerlerinde vuku bulan gönül fethedişlerin nasıl yolunu bulduğunu, yöreler hakkındaki coğrafi bilgileri, kültürel dokuyu, folklorik yapıyı da soluyabiliyorsunuz Anadolu’yu Görsem’in sayfalarındaki yolculuğunuz boyunca.

Üçüncü bölüm; Bütün yerleşim yerlerinin kendisine özgü bir takvimi olduğu, halk takvimi olarak adlandırıldığı, bu takvimlerin düzenli olarak tekrarlanan doğa olaylarına ve canlıların hareketlerine dayalı yöresel takvimler olduğu belirtilmektedir. Öte yandan halk takviminde bahsi geçen “Kasım Günleri”nin soğuk geçen bir dönem olduğunu, canlıları olumsuz yönde etkilediği, yöre halkının bu zor koşullu günleri - iklim şartlarının değişmesini-  bir an önce atlatmak isteğinin psikolojilerine yansıdığı ifade edilmiştir. Halk takviminde sayılı günlerin oluşma zamanlarında her yıl belli sapmalar olduğundan günlerin, dönemler olarak kabul edilmesinin yerinde olacağına değinilmektedir.

Gören, az gören ve görmeyenleri aynı satırlarda buluşturarak değerli bilgiler sunan, Anadolu’yu Görsem’i ortaya çıkarmak için araştıran, inceleyen ve kaleme alarak bu “kutsal projeyi” meydana getiren Ergün Veren’e, projeye maddi ve manevi desteklerinden dolayı Odunpazarı Belediyesine, projeyi hayata geçirenGÖRSEMGörme Engelliler Dayanışma Derneğine, Proje KoordinatörüGÖRSEM Görme Engelliler Dayanışma Derneği Eskişehir Şubesi Kadınlar Kolu Başkanı Halime KORKUT’a duyarlı bir okur olarak teşekkürlerimi sunmayı bir borç bildiğimi ifade etmek istiyorum.

Ben de bu projeye “Anadolu’yu Görsem”in yüreğimde uyandırdığı duyguları kaleme alarak katkıda bulunmayı bir vatandaşlık görevi addediyor,  toplumun dikkatinin görme engellilerin ve onların sorunları üzerine çekilmesini, görenlerin göremeyenlerin dünyasını daha yakından tanımalarını, duyarlı olmalarını,  kolaylaştırmalarını ve projenin varmak istediği hedefe kısa sürede ulaşmasını tüm kalbimle diliyorum. 

KİTAP TANITIM: SİBEL UNUR ÖZDEMİR

 

KİTABA ULAŞILABİLECEK NOKTALAR:

 

Halime Korkut e-posta adresi: (halimekorkut58@hotmail.com)

Halime Korkut facebook sayfası: (https://www.facebook.com/halime.korkut.3?fref=ts)

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..