Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '11

 
Kategori
Siyaset
 

Analar ağlamaya devam ediyor…

Analar ağlamaya devam ediyor…
 

Canımız yandı. Yine terör ve 13 ocağa düşen ateş… 

Aslında böyle zamanlarda böyle şeyler konuşmak ve yazmak doğru mu, bilmiyorum, ama bu yürek yangını da sessiz kalarak atlatılacak gibi değil. 

Bütün içtenliğimle söylüyorum; bunu kabullenmek mümkün değil. Ben ki Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için bırakınız bir eleştiriyi, bir imaya bile şiddetle karşı çıkan biri olarak bu sefer kendim eleştireceğim. Bu olay olmamalıydı, bu şehitler verilmemeliydi. 

Başka ülkeler savaşarak bu kadar kayıp vermezken benim Mehmetçiğim böyle kahpe pusulara kolayca düşürülmemeliydi. 

*** 

Aklım, mantığım almıyor. El bombası atmışlar da, orman yanmış, askerlerimiz de yanarak şehit olmuş. Kimse kusura bakmasın da, bundan yüz yıl önce bile asker bu kadar tedbirsizce eşkıya takibine salınmazdı. Bir tarafta terör örgütünün katilleri var, diğer tarafta dünyanın en önemli ordularından biri olduğunu düşündüğümüz ordumuzun birlikleri var. Türk ordusunun elinde uçakları, helikopterleri, termal sistemleri, dinleme sistemleri, frekans karıştırıcıları, yani günümüz savaş teknolojisinin sahip olduğu en gelişmiş imkanlar var. O teröristler mutlaka daha önceden tespit edilebilmeliydi. Eğer en küçük bir kuşku varsa asker oraya tedbirsizce salınmamalıydı. 

*** 

Asker ocağının ne olduğunu elbette ki hepimiz biliyoruz. Vatan savunması için askere giden kınalı kuzularımızın bu uğurda şehit ya da gazi olabileceğini de biliyor ve yüreğimiz yansa da kabulleniyoruz. 

Ama böyle değil. 

Günümüzde en ilkel harp araçlarından biri haline gelmiş el bombalarıyla bir birliğin pusuya düşürülüşünü içime sindiremiyorum. Bu konu mutlaka araştırılmalı, ihmal ya da yetersizlik varsa sorumluları bulunup mutlaka cezalandırılmalıdır. 

*** 

Artık otuz yıldır bizler bile ezberledik. Kış aylarına girilince teröristler inlerine çekiliyorlar. Çünkü hem bölgenin iklim koşulları hem de arazi şartları terörist katillerin eylem yapabilmelerine pek imkan vermiyor. Bu nedenle de kışa girilirken her sene malum laflar ortaya atılır. Sözde ateşkesler ilan ediliyor. Ama kış geçince de kan dökmeye kaldıkları yerden devam ediyorlar. 

Peki onlar kışın durunca Türk Silahlı Kuvvetleri neden duruyor? Böyle güçlü bir ordu her türlü iklim koşullarında ve her türlü arazide savaşabilme yeteneğine sahip olmalı değil midir? 

Neden ilk hareket devamlı teröristlerden bekleniyor? 

*** 

Otuz yıldır bunları yaşıyoruz. Gencecik fidanlarımızın ardından “kanları yerde kalmayacak” diye yeminler ediyor, ağıtlar yakıyoruz. Ama kanları da yerde kalıyor, katliamlar da devam ediyor. 

Bir şeyin adını koyalım; bu katillerin mensubu oldukları örgüt bir terörist örgüt müdür, değil midir? Eğer teröristse bir kısım Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bu örgütten sempatiyle bahsetmeleri suç sayılmalıdır. Bakınız, evlatlarımız şehit ediliyor, ama hala televizyon kanallarında sözde çok bilmişler bunun bir savaş olduğundan bahisle bu teröristleri kınamaya yanaşmıyor. Aksine, pek çok kez teröristle savaşan askerlerimiz kınanıyor. 

Bazı şeylerin net olması lazım. PKK ile silahlı mücadele yapılacak mı, yapılmayacak mı? Yapılacaksa en etkili yöntemlerle yapılmalı. Çünkü asker savaş için yetiştirilmiştir. Polisler gibi suçluları yakalayıp adalete teslim etme mantığıyla hareket edemez. Bir tehdit varsa teslim olmadığı zaman onu imha etmek üzere eğitilmiştir. Başka türlüsünü yapamaz. 

*** 

Son söz; artık bu kanlı katillerin karşısına Mehmetçikleri çıkarmaktan vazgeçelim. Teröristle mücadele profesyonel birliklere verilsin, onlar da en gelişmiş silahlarla donatılsın. Kendilerine bu mücadelede ihtiyaç duyacakları her türlü maddi ve manevi alt yapı hazırlansın. 

Anaların göz yaşları üzerine nutuklar atmak yerine bu ateş söndürülsün. 

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..