Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '12

 
Kategori
Futbol
 

Analize gerek olmayan derbi

Analize gerek olmayan derbi
 

Bu yazıyı Galatasaray Fenerbahçe maçının devre arasında yazıyorum. Maçın sonucu ne olur bilmiyorum ama ben fikrimi değiştirmeyeceğimden, bu maça özel bir yazı yazmak istemedim. Maçı analiz etmeye de gerek yok. Fenerbahçe derbiyi kaybederse, Kocaman' ın hatalarından kaybedecek, kazanırsa futbolun gereklerini yerine getirdiğinden değil, futbol şansı ve bireysel beceriler ile kazanacak. Sadece bu maç değil, son 3 sezondur tüm maçlarda buna yakın oynadı Fenerbahçe. Her maçın analizi de hemen hemen benzer tespitler içeriyor. Tüm tespitlerin çıkış noktası aynı. Dolayısı ile bu maça özel bir analize de gerek yok. Fenerbahçe' nin bu kötü futbolunun (kazandığı maçlar için de geçerli) mimarı da Aykut Kocaman olduğundan, aşağıdaki yazıyı kaleme almak zorunda hissettim kendimi.

 

Aslında, bu yazıyı haftalar önce yazmış, ancak bazı özel sebeplerle yayına koymamıştım. Şimdi koymak gerektiğini düşünüyorum. Zira, bu şekilde giderse Fenerbahçe kaybedecek. Aykut Kocaman arkasındaki 3 Temmuz rüzgarı ile olumsuz yönde bir futbol fenomenine dönüşürken ve gerçek Fenerbahçe' liler acı çekerken duruma daha fazla kayıtsız kalamazdım. Yazıyı Fenerbahçe taraftarının vicdanına güvenerek yazıyorum.

 

Yazıma bazı kesimler tepki gösterecek, belki sosyal medyada saldıracaklar ancak ben bu sefer geri adım atmayacağım, çünkü söz konusu olan Fenerbahçe' liliktir ve Fenerbahçe' li her zaman dik durabilen, doğruyu söyleyebilen, gerekirse Fenerbahçe için karşısına milyonları alabilendir. 3 Temmuz sürecini arkasına alıp, her tür başarısızlığı örtbas edenler veya isimleri Fenerbahçe' nin önünde tutanlar bu yazıdan pek de keyif almayacaklar şimdiden söylemesi. Fenerbahçe' nin 3 Temmuz' da başına gelen ne kadar kötü ise, sırf bu sürecin hatırına başarısızlıklara göz yummak da bir o kadar kötüdür. Kötülüktür. Cebindeki son parasını ve belki hayat umutlarını Fenerbahçesi için harcayan cefakar taraftara bu eziyeti çektirmek kimsenin hakkı değildir.

 

Aykut Kocaman kesinlikle bu sezon sonunda futbol literatürüne geçecek. "Aykut Kocaman futbolu" diye bir gerçek var artık. Dünya üzerinde hiçbir taktik kalıba uymayan, ne hücumda, ne savunmada hiçbir sistemsel disiplin içermeyen, iyi oynayan rakipleri de bozan ve kötü oynamalarına neden olan, kötü oynarken, arada gol ya da goller bulup üstüne yatmaya dayalı, bol geri ve yan pas ile rakibi dahi futboldan soğutan bir futbol "Aykut Kocaman futbolu". Kazanıldığında bile tribünlerde taraftarın nasıl kazanıldığını anlamadığı bir futbol. Fenerbahçe bu maçta da "Aykut Kocaman futbolunun" tüm gereklerini yerine getirdi. 

 

"Aykut Kocaman futbolu", çekirge misali iki maç kazanıp, üçüncüde kaybetmeyi başarabilen enteresan bir futbol anlayışı. Takım, yeniçeri misali iki ileri bir geri gidiyor. İşin güzel yanı, bu 2 kazan, 1 kaybet ya da iki ileri bir geri anlayışında bir istikrar var. Yani taraftar biliyor ki, 2 maç kazanınca, 1 maç kaybedilecek. Bu da herkese büyük bir rahatlık sağlıyor. İnsanın önünü görebilmesi çok güzel. İşin daha da ilginç yanı, Fenerbahçe taraftarının bir kısmı, bu "Aykut Kocaman futbolu" denen fenomene feci şekilde alışmış durumda. Aykut Kocaman futbolu bazılarında resmen bağımlılık yapmış durumda. Takım kazara 3- 4 maç üst üste iyi futbol sergilese, çağdaş futbolun gereklerini yerine getirse, doğru kadro tercihleri ile sahaya çıksa ve maçın başından sonuna kadar maça büyük bir iştahla asılsa, pek çok kişi şaşkına döner ve bünyeleri bu "iyi futbolu" reddeder. 

 

Son haftalarda çıkışa geçen ve Fenerbahçe camiasında, üst üste kazanılan 3 puanların da etkisi ile kabul görmeye başlayan "Aykut Kocaman" futbolunun şifrelerini sizinle paylaşmak istiyorum. Bu şifreleri paylaşalım ki, "Aykut Kocaman futbolu" bir muamma olmaktan çıksın ve örnek almak isteyen diğer camialara da bir katkımız olsun! 

 

"Aykut Kocaman futbolu" oynayabilmek kolay değil elbet. Öyle her takım bu futbola uyum sağlayamaz. Her takım bu futbolu oynayamaz. "Aykut Kocaman futbolu" büyük meziyetler gerektirir. Aykut Kocaman futbolu oynayabilmek için bazı faktörlerin bir araya gelmesi gerekir. 

 

Böylesi bir futbolu oynamak için en başta bu futbol felsefesine uygun bir teknik ekibin olacak. Defansif futbolu önde tutan, rakiplerden çekinen ve rakip kim olursa olsun geriye kapanan bir futbol anlayışını tereddütsüz uygulamalısın. Bu en önemli koşul. Hocan takım içinde otorite sağlamayı, yetenekli yıldızları dışlamak olarak algılamalı, kafası attığında onları takımdan yollamalı veya kadro dışı etmeli. Futbol vizyonu, koşu mesafeleri ile sınırlı olmalı. Daha önce hiç bir büyük kulüpte teknik direktörlük yapmamış olması da tercih sebebi. Mümkünse daha önce çalıştırdığı takımlarda beraberlik rekorları kırmış olmalı. Bu en önemli referans olur. Futbol sistemleri, motivasyon, taktik anlayışlar, antrenman teknikleri ve futbolcu psikolojisi gibi konulara pek önem vermemeli. Tek tip antrenmanlar ile futbolcularını iyice köreltmeli. Hatta mümkünse antrenmanlarda sürekli 5' e 2 gibi anlamsız antrenmanlar yaptıracaksın, ki futbolda asla maç içinde fazla sayıda 5' e 2 pozisyon olmayacağından, anlamsız bir iş yapmış olacaksın! Eğer bu şartları sağlayan bir hocan varsa, hiç korkma, "Aykut Kocaman futbolunun" en önemli şartını yerine getirmiş olursun!

 

Böyle bir hocaya ek olarak hareketsiz, isteksiz ve gayretsiz futbolcuların olacak. Hocan koşu mesafesine takmış olsa da, futbolcuların sahada asla kıpırdamayacak. Öyle ki topu ayağına alan futbolcu, etrafında pas verecek futbolcu bulamayacak. Elleri bellerinde, sahada gezinecekler. Sahada en çok koşan futbolcun 10 km' yi geçmeyecek. Bazı futbolcularının kesinlikle pas becerisi olmayacak. Bazıları çok bencil olacak ve topları sürekli ezecek. Öyle futbolcuların olmalı ki kendilerini 3 sene boyunca bir gıdım geliştirmemeliler. Hatta futbollarını geriletmeliler. Ama bu futbolcularına milyonlarca Euro vermelisin. Onları takımda tutabilmek için tutamayacağın sözler vermelisin. 

 

Takımında koşan, hırslı, yetenekli ve seyretmesi zevkli, hatta takımını yıllardır omuzlarında taşıyan futbolcuların varsa, bunları hemen bir mazeret bulup şutlamalısın. Mazallah, diğerlerini de olumlu etkiler böyleleri. Diğerleri de bu tür futbolcuları örnek almaya başlar ve gayretlenirse yanarsın. Aykut Kocaman futbolu oynaman zorlaşır. O yüzden bunlardan hemen kurtulmalısın. Bazı futbolcuların haftalarca formsuz olsa da, sürekli, istikrarla bunlara forma vereceksin. En önemli olan husus da şu; asla genç futbolculara fazla forma şansı vermeyeceksin. Asla ama asla gençlerin kendilerini göstermelerine izin vermeyeceksin. Oyuna sokacaksan son 3-5 dakika sokacaksın ki etkili olamasınlar. Mazallah iyi oynarlarsa taraftara nasıl hesap verirsin Fundamental yönden zayıf, yan ve geri pası dahi doğru yere yapamayan, birbirine uyum sağlayamayan oyuncuları tercih edeceksin. Ha birde, kendi transfer ettiğin oyuncuları kayıracaksın. Hatta onlara yer açmak için onları saçma sapan yerlerde oynatacaksın.  

 

Futbol iyi futbolcularla oynanır diyenleri ayıplayacaksın. Futbolcuların yetersiz diyenleri, futbolu bilmemekle itham edeceksin. Kadro kaliten belirli bir seviyenin altında olmalı. Ama sen ve yönetimin bu kadronun kapasitesinin yüksek olduğuna öyle inanmalısın ki, taraftarı bile buna inandırmalısın. Kadrona yönelik eleştirileri duymazdan geleceksin. Öyle ki, en önemli hedef olan Avrupa hedefinden elenmeden asla kaliteli transfer yapmamalısın. Önce bir elen, sonra iyi futbolcuları transfer et. Böylece sana yönelik bir iki cılız protestoyu da susturmuş olursun. Ha unutmadan, takımda 1 hafta iyi oynayan futbolcuyu, sonraki hafta 18' e bile almayacaksın ki, futboldan soğusun. Bak bu da çok kritik bir konu.

 

Bir oyun sistemin ve şablonun olmayacak. Rakiplerin senden çekinmemeli. Rakiplerin senden korkarlarsa, maçta senin üstüne gelemezler. Bir zamanlar renklerin bile korku salmaya yeterken, şimdi kenarda seni görüp deplasmanda bile rahatlamalılar. Mazallah rakibin senden çekinirse, rakip sahaya yerleşmek durumunda kalırsın. "Aykut Kocaman futbolu" bunu kaldıramaz. Gol atıp üstüne yatmak için rakibi geride kabul etmeli, az sayıda pozisyon bulmalı ve bunları mutlaka gole çevirmelisin. Sana coşkulu ve baskılı oynamak yakışmaz, kesinlikle oyunu geride kabul etmeli ve kontra ataklar ile ileri çıkıp, uzaktan şutlarla golü bulmalısın. Aykut Kocaman futbolunun püf noktası da budur zaten. Geri ve yan paslar "Aykut Kocaman futbolunun" olmazsa olmazıdır. Geriye ve yana pas yaparken bile pas hataları yapmalısın ki rakip bunları değerlendirip pozisyona girsin. Hatta bazılarını gol yapsın. Maç boyunca sürekli yana ve geriye pas yapmalısın. O kadar yana ve geriye oynamalısın ki rakip sıkılmalı. Rakip futboldan soğumalı. Maçı bırakmalı. Bu eziyet bir an önce bitsin diye dua etmeli. Avrupa maçlarında seni tanımayan rakiplerin şaşırmalı, şok olmalı. Dünya üzerinde bu kadar hatların kopuk olduğu, dan dun veya geriye oynanan, pas hatası yapılan ve girilen tek tük pozisyonun kazara gole çevrildiği ve üstüne yatılan bir futbol anlayışı mevcut olmadığından, rakiplerin şaşkınlıktan kendilerini maça verememeli. Kendisini maça verdiğinde, geriden gelse bile en fazla 2 gol yersin ki maç berabere bitebilsin. Beraberlik "Aykut Kocaman futbolunda" 3 puan demektir. Mağlubiyet ise "1 puan". 

 

İşte "Aykut Kocaman futbolu" ancak bu şartlarda yeşerebilir ve yaşatılabilir. Aykut Kocaman futbolu, seni şampiyon da yapabilir, kupa da aldırabilir, Avrupa' da gruplardan lider de çıkartabilir. Başarıya şaşırma. Çünkü Aykut Kocaman futbolu, çağdaş ve seyir keyfi olan bir futbolu değil, sadece 3 puanı ve günü kurtarmayı hedefler. 10 yıl sonrasını değil, bugünü baz alır. Planlama, strateji ve vizyon içermez. Hocasının, yöneticisinin, futbolcusunun ve taraftarının el birliği ile yaşattığı, güçlendirdiği, desteklediği bir futboldur. Öyleyse "Aykut Kocaman futbolu" haklıdır ve onu eleştirenler kesinlikle haksızdır! 

 

Not: Aykut Kocaman' ı insan olarak, eski bir futbolcu olarak ve Fenerbahçe' nin son dönemlerde yaşadığı zorlukları göğüslemiş bir spor adamı olarak beğeniyor ve saygı duyuyorum. Ama oynattığı futbola saygı duymam mümkün değil. Fenerbahçe tarihinde hiç bir dönem Galatasaray maçlarında bu kadar kötü ve ürkek oynamadı. Dolayısı ile iyi bir Fenerbahçe' li olarak, eleştiri hakkımı kullandım. Konuya "politik" değil vicdanlı bakabilen herkes ne demek istediğimizi anlayacaktır. Fenerbahçe camiasının (özellikle grupların) 3 Temmuz hassasiyetine de saygı duyuyorum ama 3 temmuz psikolojisinden kurtulmadan, yanlışları görmek zorlaşıyor. Fenerbahçe' yi yönetenlerin yanlış yaptığını kabullenmek zorlaşıyor. Biraz eleştiriye hoş görülü bakılmasını ve eleştirenlerin de haklı olduğu noktalar olduğunun görülmesini rica ediyorum.

 

Hocamıza bu maçtan sonraki teknik direktörlük hayatında başarılar dilerim. 

 
Toplam blog
: 575
: 567
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

İlgi alanları ekonomi, para politikası, siyaset, edebiyat, futbol, Türk ve Ortadoğu Tarihi, AB ve..