Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '15

 
Kategori
Siyaset
 

Anama öldüğümü söylemeyin, o beni Kos'da sanıyor

Gün geçmiyor ki, Bodrum sahillerinden ilkel koşullarda Yunan adalarına geçmeye çalışanlardan ölüm haberleri gelmesin.

Bugün Akyarlar civarında bulunan cesetlerden birinin iki aylık bir bebek, üçünün kadın olduğu söyleniyor. Büyük olasılıkla kadınlardan biri de o bebeğin annesidir.

Şu günlerde binlerce göçmen, ölümü göze alarak kendilerini karşı adalara atmak için Bodrum da parkları, bahçeleri mekan tutmuş vaziyette.

Olayın sosyal boyutunu incelediğimizde yürek acıtan gerçeklerle karşılaşıyoruz.

Ne üzücüdür ki; insanların çaresizliği üzerinden ticaret yapılıyor.

Organize suç örgütlerinin, çetelerin eline düşen çaresiz göçmenler; inadına ve ölümüne bu umuda yolculuğu sürdürüyorlar.

Kaldı ki, karşıya geçmek de tek başına çözüm değil. Onları Kos adasında polis şiddeti, halkın nefret ve tepkisi, geleceğe yönelik belirsizlik bekliyor.

Açlık, açıkta kalma, aşağılanma, dayak cabası……

Sabahları Bitez sahilinde yürüyüş yapıp denize girenler, cami avlusunda üst üste yatan esmer tenli genç çocukları görürler.

Sahilin sonunda Engelliler için yapılan Özgür Plaj, hava karardığı andan itibaren sanki bir toplama kampına dönüyor.

Birkaç parça eşyalarını başlarının altına alıp tavşan uykusuna yatanlar, sabaha karşı gelecek telefonu bekleyerek hayal kurmaya başlıyorlar.

Bodrum sahillerinden tahminen binlerce göçmen karşı adalara geçtiler belki ama bu arada batan tekne ve botlarda kadın-çocuk ölen yüzlerce insan oldu.

Kuşkusuz egenin karanlık sularında umuda yolculuk sonunda yaşamını yitiren binlerce göçmen oldu.

Kimilerinin tekneleri batırıldı, kimilerinin botları vuruldu, kimileri orantısız güç kullanımı sonunda öldürüldü.

Kıyaslamak pek doğru olmayabilir ancak terörle mücadele adı altında sürdürülen savaşta yitirdiğimiz şehitlerimize gösterilen ilginin binde birini bu çaresiz, zavallı insanlara gösteremez miyiz?

Ülkesi, kimliği ne olursa olsun, adı ister Mehmet, ister Muhammed olsun; ölenler insan, her ölenin bir anası, kiminin çocukları var.

Egenin mavi derinliklerinde boğulup gidenlerden kimilerinin anası da oğlunu Kos’da sanıyor. Sanıyor ki, oradan Avrupa ülkelerine geçecek, çalışacak, para kazanıp, bir kısmını da kendilerine gönderecek.

Belki, gün gelecek bir ülkeyi sonu belirsiz bir karanlığa sürükleyen, kendi halkına zulmeden diktatörlerden kurtulacaklar, bu kabus dolu günler son bulacak hayaliyle Kos’ta sandığı oğlunu bekleyecek.

Tüm dünyanın gözü önünde süren bu insanlık dışı drama seyirci kalanlar, en az Esad zalimi kadar suçludurlar, sorumludurlar.

Bizim gibi ülkelere demokrasi dersi vermeye kalkan o anlı şanlı gelişmiş Avrupa ülkeleri, ABD, BM ve uluslar arası yardım kuruluşları gözlerini ve kulaklarını kapatmış, yalnızca izliyorlar.

Şu günlerde bu bölgeye akın eden yabancı ajanslar, gazeteciler ise işin daha çok magazin yanıyla ilgililer.

Egenin farklı sahillerinde yaşanan aynı tür sorunların yerel akıl ve imkanlarla çözülemeyeceği ortadadır.

O zaman Türkiye için yaşamsal öneme sahip bu göçmen sorununun çözümüyle ilgili köklü, kalıcı önlemler alınması gerekmektedir.

Bir yanda askıya alınan çözüm süreci, rafa kaldırılan yeni anayasa çalışmaları, diğer yanda, ilerde daha büyük sorunlar yaratacak göçmen sorunu, orta yerde de koalisyonculuk oynayan siyaset aktörleri.

“İstemem, yan cebime koy” türünden nazlanmalar, yapılacak erken seçimde kullanmak üzere siyasi malzeme toplamalar, kendisi sorunun kaynağı olanlardan sorunun çözümünü beklemelerle boşa geçen günlerin ardından, hala anlamsız polemiklerle halkı uyutanlar, gün gelecek bu vebalin altında ezilecekler.

Anasının Kos’ta sandığı, kendisi Egenin derin sularında yatan göçmen çocuğun ahı yerde kalmayacaktır.

Sizin siyasi hırs ve çıkarlarınız uğruna yok olup giden bu insanların, askıya aldığınız çözüm sürecinin, rafa kaldırdığınız anayasanın hesabını er geç vereceksiniz.

Yanı başımızda oynanan bu trajedinin sorumlularını bilmek, gözlerimizin önünde yaşanmasına karşın hiçbir şey yapamamanın utancından kurtulmak istiyoruz.

Suriye’nin bir harabe köyünde, Kos ta sandığı oğlunu bekleyen ananın yüzü suyu hürmetine şu insanlık dramına bir son verilsin artık.

AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 18.08.2015/BODRUM

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..