Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '12

 
Kategori
İnsan Kaynakları
 

Anamalcılık ve insan kaynakları

Anamalcılık ve insan kaynakları
 

     

  “Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser.”

                                     Karl Marx

  “Bir ülkede fakirlerin bebeklerinin içeceği sütü, zenginlerin köpekleri içiyorsa o ülkede kapitalizm hâkimdir.”

                              Paul Samuelson. 

            

            Eğitimci Yusuf Erdem diyor ki: "Dostum Alaattin Kesim’in gönderdiği aşağıdaki yazı; kapitalizmin en yüksek verimlik ve kâr uğruna yalnızca insanı ağır bir sömürüye tabi tutmakla, doğayı ve doğal yaşamı en büyük acımasızlıkla ve geri dönülmez biçimde tahrip etmekle yetinmediğini; aynı zamanda sanat, bilim, güzellik, özgürlük, barış, adalet,  dayanışma… gibi güzel olan, değerli olan, insani olan ne varsa bunların hiçbirini önemsemediğini ve anlamadığını,  tümünü kirlettiğini, çürüttüğünü gösteriyor.

            Kapitalizm(anamalcılık), zaten tarihi boyunca insanı, insanın mutluluğunu, doğayı ve doğal yaşamı, güzellikleri ve sanatı hiçbir zaman önemsemedi; tersine tüm güzellikleri kâr uğruna en hoyrat biçimde yok etti. Ve tekelci, yani emperyalist aşamaya ulaşınca da hayatın her alanında vahşi bir gerici niteliğe büründü.

            İnsan soyu, özellikle sıradan emekçi insanlar örgütlenip dünyanın ve kendilerinin kaderine el koymadıkça, mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmedikçe; yani kapitalizmi yok edip sömürüyü ve sınıfları ortadan kaldırarak sınırların anlamını yitirdiği bir barış-özgürlük-kardeşlik dünyası kuramadıkça hiçbir güzelliği doya doya yaşayamayacağız, yaşamın türlü güzelliklerin tadına yeterince varamayacağız. Yine de biz devrimciler kapitalizme inat, tüm güzellikleri üretmeyi ve yaşatmayı sürdüreceğiz elbette...

           Büyük şirketlerden birinin genel müdürü, gerçek bir klasik müzik aşığıdır. Bir gün kente ünlü bir orkestra gelir. Vereceği konserin en önemli parçası da Schubert'in ünlü 'Bitmeyen Senfoni'sidir. Genel müdür, bu eseri izlemeyi-dinlemeyi çok çok istemesine karşın, iş yoğunluğu nedeniyle konsere gidemeyeceği için, gelen davetiyeyi şirketin insan kaynakları müdürüne verir ve 'Lütfen bu konsere git ve dönünce bana izlenimlerini aktar.’ der. Genel müdürden aldığı talimatla konseri izleyen insan kaynakları müdürü, ertesi gün bir değerlendirme raporu sunar yöneticisine:

                                               'Sayın Genel Müdürüm,

            1-Dört obuacı konser süresinin önemli bir bölümünde boş oturdular. Bunların sayısı azaltılırsa kurum, kurum bir gereksiz harcamadan kurtulmuş olacaktır.

            2-Orkestrada on iki kemancı var. Bunların tümü aynı anda ayını hareketleri yaparak aynı notaları seslendiriyorlar. Bence bu çok ciddi organizasyon hatası. Bu konuda kesinlikle personel tasarrufu yapılmalıdır.

           3-Senfonide onaltılık notalara ağırlık verilmiş.  Doğrusu boşu boşuna büyük zarar.  Zaten seyirci, sekizlik ve onaltılık notalar arasındaki farkı anlamaz. Bu nedenle; onaltılık notalarla eser seslendirdikleri için yüksek ücret alan elemanlar işten çıkarılıp yerlerine, sekizlik notalar çaldırılmalı, bunun için de düşük ücretle çalışan stajyerler kullanılmalıdır.

           4-Yaylı sazlarla işlenen pasajlar, nefesli sazlarla aynen tekrarlanıyor. Bu durum gereksiz tekrardan başka bir şey değildir. Dolayısıyla; tekrarlar önlendiğinde, iki saatlik konserin süresi yarı yarıya kısalacaktır.

          Özet olarak Sayın Genel Müdürüm, eğer Schubert vaktinde bu önlemleri almış olsaydı 'Bitmemiş Senfoni' kesinlikle biterdi.

           Arz ederim efendim.’ 

                                                                                     *

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..