Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anarşik Teyzem ev arıyor...

Anarşik Teyzem ev arıyor...
 

Talip Emlak bu diil. Bu internetteki görseller diyarından...



Şıtreş tellerim gerildi. Bu deyimi yıllar önce tatil dönüşü, otobüs firmasının servis şoföründen duymuştum. Adamın tipi zaten komikti bi de üstüne bu şekilde konuşması, beni benliğimden koparmış, gülme diyarına göndermişti.. Servis aracındaki yorgun ve uzamış suratlar bu sözün farkına bile varmamışlardı.


Gelgelelim ben hemen duruma uyanmıştım. Minicik servis aracında sebepsiz de gülünmüyor. Gülerseniz adama deli derler. Çaresiz başımı öne eğip, sessizce gülmüştüm Sessiz gülüyordum ama bana dışarıdan bakan biri hıçkırıklarla ağladığımı düşünebilirdi. Manzarayı gözünüzün önüne getirsenize; başım önümde ve olduğum yerde sarsılıyorum. Yüzümü saklama ihtiyacı duyuyorum. Şimdi olsa hiç saklamazdım.


Neden anlattım size bütün bunları? Anarşik Teyzem’i beni okuyanlar bilir. Artık iyiden iyiye yaşlandı laf aramızda. Aslında kendisi söyledi bütün bunları bana. “artık yaşlandım ve 5. kattaki asansörsüz evden çıkmam lazım. Dizlerim ağrıyor ve merdivenler çok.” Muhtemelen evini satacak. Rica etti. “Irk, din, dil, sınıf ayrımı yapmıyorum; yüksek giriş ya da giriş üstü bi ev bak” diye. Günlerdir emlakçılarla uğraşıyorum. Durmadan ev geziyorum. İnsan arayınca da bulamıyor.


Her gün eve yorgun argın geliyorum. Bu arada Anarşik Teyzem’in evindeyim günlerdir. Anarşik Teyzem’den izin istedim; “artık senden isminle bahsedijjeem, lütfen ismini söylememe müsaade et,” diye. Nihayet izin verdi. Adı: Belkıs.


İnanın bu işler çok zor. Yeni bir ev bulmak yani. Emlakçılar da insanı uyuz ediyor. Öyle gıcık oldum ki, bu günlerde, yukarda bahsettiğim servis şoförü gibiyim. Şıtreş tellerim çamaşır ipi gibi, kafamın içinde; bir ucundan öbür ucuna gerilmiş vaziyette. İplerde de mandallarla tutturulmuş baktığım evler sıra sıra dizili vaziyette.


Vaziyet hoş değil ama. Beğendiğin ev ya pahalı oluyor ya da şehir dışı. Aslında ben Belkıs Teyzem’in bizim evin yakınlarına taşınmasını istiyorum. Onun yalnız kalmasına gönlüm razı olmuyor. İstediğim de hemen ona göz kulak olabileyim.

O yüzden bizim mahalledeki Talip Emlak’e gittim. Ben de herkes gibi emlakçıları sevmem. Sanırım yolu emlakçıya düşmüş her insan evladı, benimle aynı duygulara sahiptir. İyileri de vardır ama onlar piyango gibi bişiydir. “ya çıkarsa.” Genelde timsah çıkarlar. Hani Darwin’in evrim teorisine göre biz normal insanlar maymundan türediysek, emlakçılar da timsahtan türemişlerdir eminim. Hepsi kopya gibi. Sanki fotokopiyle çoğaltılmışlar. Bi tek Talip Emlak’a gittin de nerden biliyorsun? diyeceksiniz. Ben de yıllar önce oturduğumuz evi satın alırken, bi çok emlakçıyı gezmiştik. Oradan biliyorum dijjeem size.

Talip Emlak’tan içeri girdiğimde, gri parlak takım elbiseli, pembe kravatlı, bıyıklı bi adam masada oturuyordu. Masasında manda kasa bilgisayar, masanın önünde de iki adet turuncu sandalye, duvarın dibinde de 3 adet kahverengi sandalye vardı. Susuzluktan kurumaya yüz tutmuş bi tifenbahya. Duvara “evsizleri ev, ev sahiplerini de kiracı sahibi yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” diye yazıp asmış.


Talip Emlak’ın sahibi her birinden yarım kilo kıyma çıkacak kadar etli ellerini, masaya koymuş, “buyrun hanfendü ne arzu etmiştiniz” dedi. “Satılık ev” dedim. “Şöyle yüksek giriş, bahçeli ferah 2 ya da 3 oda olması önemli değil, yeter ki odalar küçük olmasın. Geniş ferah ışık görsün.” “Tamam” dedi. “Hallederiz merak etme.” Anladım bu geyik çevirmeye başlıyacak. Daralırım ben. Sıkılırım insanın gözünün içine baka baka yalan söylenmesine. “Aceleyle benim evi hemen görmem lazım” dedim. Bu etli parmağındaki şövalye yüzüğü masaya vurarak, dükkân önünde oturan küçük yardımcısını, “lan o’llum gel çabuk buraya, otur telefonlara bak. Ben ev göstermeye gidiyorum gelcem.”

…. bi eve gittik, giriş kat. Kapıyı açtı. Ev harabe. İstemeyerek girdim ve gezdim. “Tarihi kalıntılarda geziyorum, zannettim. Lavabolar kırık, duvarlar çatlak… Odalar düdük gibi. Yüzüm soda içmiş gibi ekşimiş sanıyorum. Talip Emlak anladı. Hemen: “Bak kardeşim şimdi sana odalar küçük gibi gelebilir ama şu odanın önündeki balkonu penledik mi, süper ferah olur. Araya bi de alçıpan dekor attırırız, süper moderen olur.” Balkon dediğiniz yerde 1 metrelik bi yer. Acayip odaya ferahlık katacak! Gıcıklık bulaşıcı sanıyorum. Bana da geçti. Beğenmişim gibi depreme dayanıklılığını sordum. Artık kıllıksa benden de sana kıllık olsun, emlakçı. Başladı adam masal anlatmaya: “Sene 1954, Menderes iktidarda. Müteahhit demir tüccarıymış. Kalın ve kıllı bileğini uzatıyor; ahaaa bileem kadar demir kullanmış. Ortağı da çimento tüccarıymış. O yüzden kumdan çok çimento kullanmışlar.” “ Kum tüccarı ortağı olsa, çimentodan çok kum mu kullanacaklarmış” dedim. “Hönnk!” “bacım şakacısın çok” diyor. “yooo şakacı falan değilim, gayet ciddiyim, bacın da diilim ayrıca...” Yine "höönkk..."

Bi diğer eve gittik evi beğendim, güzel harabe değil ve çok da bakım gerekmiyor. Fakat içerde oturanlar var. “Hiç poroblem etme, çok sağlam abukatımız var, hemen çıkartırız” diyor. “Yaaa!” diyorum. “Yaaa” diyor. “La havle illa billa falan da filan da” diyorum. Dur Nilüfer sakin ol.” Yine de fiyatını soruyorum. Ben de de bi manyaklık var ya. Ederinden 1.5 kat fazla söylüyor. Bi vazo aranıyorum. Romantik duygularla içine çiçek koymak falan arzu etmiyorum. Adamın kafasına yerleştirmek için. Gözlerim deli deli oynamaya başladı en sonunda. Adam da ya delirdiğimi ya da parasız olup, evi alamıyor olduğuma yordu. Küçümser havalar falan…


Çarptım kapıyı geldim. Bi daha Talip Emlak’a gitmijjeem. Daha epey dolaşırım. Emlakçıları insanları gıcık etme sınavına sokmuşlar da hepsi de 100 üzerinden 100 almış gibi...

Eve geldim. Belkıs Teyzem -anarşik- “noldu? dedi. “Hiç” dedim. Bütün olanı biteni anlattım. Kızım bi daha ki gidişinde şu sardunya saksısını al da öyle git emlakçıya dedi. Adam gıcık ettiğinde kafasına yerleştirirsin saksıyı. Tamamlar güzel kafaları.

Katil olursam şaşırmayın
Serüvenlerimiz devam etcek. Keşke etmeseydi. Ne yapayım ben miyim suçlusu?

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..