Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Anason Kokulu Bir Çınar Gölgesi - 3

Anason Kokulu Bir Çınar Gölgesi - 3
 

....................mustece.spaces.live.com......................


İlk Bölüm: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=186383


Sabahın köründe kapısına dayandım. İt kılıklı bir herif açtı, kıpkırmızı gözleri, saçı sakalına karışmış en ursuz haliyle, öfkeli.


“<ı>Ne var babalık? Gece rüyanda mı gördün beni?” dedi.


Ne diyeceğimi bilemeden, şaşkın ve ağlamaklı bakarken adamın omzunun üzerinden içeri, Kızı gördüm. Üzerinde sadece bir erkek gömleği vardı. Saç-baş darmadağınık, gözaltları mosmor halkalı; iliksiz düğmelerinden görünen göğüslerini saklama ihtiyacı bile hissetmiyordu. Utandım, parçalandım, yığılıp kalacağımı hissetim kapısının eşiğine, yere.


“<ı>Kim bu adam Bebeğim, tanıyor musun?” dedi it kılıklı; Bana, en yukardan bakan bakışları ve içki-sigaradan kartlaşmış, çatal çatal olmuş sesiyle. Nutkum tutulmuş, donmuş kalmıştım. Galiba nefes dahi almıyor, alamıyordum.


“<ı>Amaan…ne bileyim Ben. Yolsuzun teki işte, hadi kapat kapıyı da gel yanıma; sana göstereceklerim var daha” dedi Kızım.


İt kılıklı, bir taraftan şehvetle sırıtıyor, sapsarı dişlerini göstererek diğer yandan da Bana öfkeyle bakıyordu.


“<ı>Kaybol lan buradan, görmeyim bir daha seni buralarda, has..r git” diye haykırdı. “<ı>Yok azdıysan da bu yaştan sonra, sonra gel; önce biz bir tadına bakalım, test edelim yavruyu, sabret birkaç gün daha” diye de ilave etmeyi unutmadı.


İşte o an öldüğümü, yaşarken öldüğümü hissettim. Oğlumun şehit olduğu haberi bile bu kadar yıkmamıştı Beni, daha bir gün önce. Tanımadı kızım beni ya. Tanımazlıktan, bilmezlikten geldi. Pezevengi O’nun bedenini satarken; O Beni sattı. Umutlarımı, hayatımı, üzerine tir tir titrediklerimi, sevgilerimi ve hayallerimi yıktı attı.


Ben dış kapısının eşiğinde yığılıp kalmışken, O’nun içeriden şuh kahkahaları geliyordu kulağıma. Bu kız, gerçekten de benim kızım mıydı diye sorum kendi kendime. Evet bu kız benim kızımdı da; ben, ben değildim artık. En doğrusu, doğrudan da öte gerçeği buydu galiba.


İşte Kızım da, oğlumla aynı gün çıkıp gitti hayatımdan. Biri vatan için şehit, diğeri etiyle kötü yola düştü. Bu, hayat denilen şey ne garip yahu, değil mi? İki evladın olacak. Aynı gün birini, uğruna canını verdiği vatan toprağının; diğerini de bir şerefsiz pezevengin koynuna bırakacaksın. Biriyle gurur duyacaksın her ne kadar ağlasan sızlasan da; diğeriyle ağlayamayacak, konuşamayacak, başını dimdik kaldıramayacaksın, ezilip sindikçe köşende, bir orospunun babası olacaksın.


Daha birkaç gün önce Babalar Günü idi. Gazetede okudum. Babasız kaldığım on sekizinci, evlatsız bırakıldığım sekizinci, “Yalnız Babalar Günü”mü kutladım işte bu çınarın altında. Melisaları anasona, anasonu buz gibi suyuma karıştırarak.


Bir kızıl goncaya benzer dudağını belki on defa çaldım. Belki on defa ağladım. Köpeğin terk edip gittiği günden beri bir kez olsun tam kapatamadığım, o hep aralık duran paslı menteşeli bahçe kapıma bakarak.


(Devam edecek)

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..