Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '08

 
Kategori
Siyaset
 

Anayasa Mahkemesi, yürütme ve yargı

Çok uzun zamandır Anayasa Mahkemesi'nin türbanın üniversitelere girmesine "evet" mi "hayır" mı diyeceği hususu gündemi meşgul ediyordu. Artık etmiyor. Gerçi Anayasa Mahkemesi'nin kararının ne olacağı herkes tarafından biliniyordu. Buna AKP de dahil. Hatta kararın AKP'nin kapatılma davasını yakından etkileyeceği görüşü de hakimdi. Doğrudur. Anayasa Mahkemesi'nin aldığı bu karar AKP'nin kapatılması konusunda bir ön fikir vermektedir.

Diğer yandan her ne kadar türbanın üniversitelere girip girmemesi konusunda alınan bu karar çoğu kesimi memnun etmiş olsa da aslında Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı bir demokrası skandalıdır. Anayasa Mahkemesi, kendi yetkilerini çok aşarak böyle bir karar almıştır. Neden mi?

Bilindiği gibi demokrasi ile yönetilen ülkelerde kuvvetler ayrılığı prensibi vardır. Yani yasama yetkisi, ülkenin milletvekillerinin yer aldığı meclisler tarafından yapılır. Yürütme, yargıya ve yasalara bağlı olarak ülkenin ve hükümetin icraatını gerçekleştiren erktir. Yürütme organını Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu oluşturur. Yargı ise yürütmeyi denetleyen ve vatandaşların yasal haklarını kanun önünde koruması için çalışan erktir. Yani bağımsız mahkemeler ve yüksek yargı organları..

Bu 3 kuvvetin birbiri ile kuvvetli bir işbirliği ve bütünlük sağlaması durumunda demokrasiler gerçek gücünü gösterir.

Anayasa, yasama organı yani Türkiye'de TBMM tarafından yapılır, yürütme yani Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından onaylanır ve yargı tarafından hazırlanan kuralların halkın güvenliği ve huzuru için kanun önünde korunması sağlanır.

TBMM tarafından türban konusunda alınmış bir karar vardır. 411 milletvekilinin aldığı bir karar. Bu kararı Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu onaylamıştır. Buraya kadar herşey tamam ancak asıl sorun burada başlıyor. Anayasa Mahkemesi yani yargı, TBMM tarafından alınmış bir kararı değiştirmektedir. Başka bir ifade ile şöyle söyleyelim. Anayasayı ve anayasal düzeni sağlayacak hukuk kurallarını koyma yetkisini elinde bulunduran TBMM'nin aldığı karar Anayasa Mahkemesi tarafından "yok" kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin TBMM'nin kanunlar çerçevesinde yasal olarak çoğunluk ile alınmış bir kararı kabul etmeme gibi bir yetkisi yoktur.

Kısacası Anayasa Mahkemesi artık TBMM'nin üzerine çıkmıştır.

Bundan böyle TBMM'nin aldığı kararlar daima tartışmalı olarak değerlendirilecektir. Halkın çoğunluğunun yetki verdiği milletvekilleri artık TBMM çatısı altında artık halkı temsil etme gücüne sahip değildirler. Demokrasilerdeki "çoğunluk" özelliği artık "atama" ile gelen insanların etkisi altında yitip gidecektir.

Bu konuda en sert tepkiyi siyaset konusunda uzman Ergun Özbudun yapmıştır.

Özbudun şöyle demiştir: "Anayasa mahkemesi 46 yıllık tarihinin en tartışmalı ve demokratik sınırları zorlayıcı ilk kararını verdi. Anayasa Mahkemesi, anayasanın kendisine vermediği yetkiyi kullanmıştır. Yetki gaspı yapmıştır. Anayasa Mahkemesi üzerindeki meşruluk tartışmalarını bu karar daha da arttıracaktır. Mahkeme, yasama organının yerine geçmiştir. Hatta kurucu organın da yerine geçmiştir. Bundan sonra TBMM'nin anayasa değişikliği yapma hakkı artık yoktur."

Umarız Anayasa Mahkemesi'nin aldığı bu karar zaten ekonomik krizi gizliden yaşamakta olan insanımıza çok daha olumsuz yükler getirmez. Ne yazık ki ben bu konuda endişeliyim. İstikrarın olmadığı, siyasetin ve yargının aldığı kararların tartışıldığı bir ülkede ekonomik durumun iyiye gitmesini beklemek hayalcilikten başka birşey değildir.

AKP'yi türban konusundaki tutumu nedeniyle binbir çaba ile kapatma yoluna iten, buna karşın bir televizyon kanalına 3, 5 milyon dolar para verdiği belgelerle ispatlanmış olan CHP'nin yaptığı bu uygulama kanunlara aykırı olmasına rağmen kapatılması konusunda adımlar atılmamış olması ülkede maalesef çok ciddi "çifte standart" uygulamasının olduğunun göstergesidir.

Dünyadaki en önemli yönetim sistemi olan demokrasinin siyasi düşüncelere göre ayaklar altına alınması çok büyük ayıptır. Anayasa Mahkemesi'nin aldığı bu kararı kimi çevreler demokrasiye aykırı olsa da toplum menfaatleri açısından "olması gereken budur" şeklinde değerlendireceklerdir. Ancak demokraside alınan kararları bu şekilde değerlendirmek yanlıştır. Unutulmaması gerekir ki bugün bu kararı onaylayan insanların düşüncesi yarın aleyhine dönebilir. O zaman nasıl demokrasiden bahsedeceğiz?

Saygılarımla...

 
Toplam blog
: 74
: 2756
Kayıt tarihi
: 09.04.07
 
 

On yıldan fazla süredir reklam ve halkla ilişkiler sektörü ile internet ortamında medya sektöründe h..