Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

Anayasa Mahkemesi raportörü hukukçu ise ben de hukukçuyum!

Anayasa Mahkemesi raportörü hukukçu ise ben de hukukçuyum!
 





Ülkemin güzel insanları, iki konuda “fikir yürütme”yi çok severler: futbol ve hukuk.

Hakları da yok değil!

Futbol adına iş yapanlar/ yürütenler, hukukçu kimliği ile hukukla bağdaşmayan yorumlarla güncelde yer tutmak isteyenler oldukça, benim sıradan yurttaşım da, kendi mantığına göre “ahkam” kesecektir. Ne de olsa, olaylara bakışta, mantığa dayalı olmayı ölçüt alma, konuşma/ yorum yapma hakkını insanımıza tanıyor!

Teknik direktör, sahada gezinen futbolcuyu oyunda tutuyorsa, kazanması gereken maçta, sanki skora razıymış gibi, son dakikalarda oyuncu değiştiriyorsa, benim futbolseverim, teknik direktörlüğe soyunmasın da ne yapsın?

Hukuk fakültesini bitirmeyi, hukukçu olmanın tek ölçütü sayanlar oldukça... Sırf oturduğu koltuk sayesinde, ağzından hukuk adına çıkan her sözü, televizyonlarda, gazetelerde haber sayıldıkça... Sonrasında, “boş” konuşmaları işiten/ okuyan benim yurttaşım, hukukçuluğa niye soyunmasın ki?

Hızını alamayan yurttaşım, kendini bir tür “mahkeme” yerine koyar, sallar da sallar:

“Sallandıracaksın birkaç kişiyi...”

“Keseceksin birkaç kişinin kellesini...”

(“Asmayalım da, besleyelim mi?”
diyen 12 Eylül’ün başını unutmak mümkün mü?)

Hukukçu kimlikle, hukuk adına “ilginç yorumlar”ın yapıldığı bir ortamda benim sıradan yurttaşıma kimse laf edemez!

Hele, Anayasa Mahkemesi raportörü, şunları söylerse, hukuk konusunda ahkam kesen sıradan yurttaşıma ne diyebilirsiniz?

“Yüksek Mahkeme’nin anayasa değişikliği paketindeki bazı maddeleri iptal etmesi halinde bu kararı yok hükmünde olacaktır. Hükümet, söz konusu maddelerin iptal edilmesi halinde, bu hukuksuz kararı kaale almadan, iptal edilen maddeler de dahil olmak üzere paketi bir bütün halinde referanduma sunmalıdır”

*****

Hukukçuyum diyen hukukçu olur da, öğretmenim diyen herkes, gerçekten öğretmen olur mu?

Örneği, bizim branştan seçelim - kendi örneklerimi başka yazılara saklayayım- sözü Ülkü Tamer’e verelim:

“Lise sıralarında bir edebiyat öğretmenimiz vardı. Dört yıl öğrencisi oldum. Dört yıl, arkadaşlarım gibi, sıkıntıdan patladım.

Güldüğünü de bir kere gördüm.

Divan şairlerinden dizeler okuyor, bizden bu dizelerin aruz kalıplarını bulmamızı istiyordu. İyi-kötü beceriyorduk. Sonunda bir dize okudu: “Sen attın kalbime ateşten bir ok”. Hadi bakalım, bul kalıbını... Failâtün diyoruz olmuyor, mefâilün diyoruz olmuyor, müstefilün diyoruz, ı-ıhh. Öğretmenimiz belki on dakika uğraştırdı bizi. Sonunda elini gerdanına götürüp kıkır kıkır güldü! ‘Aruz vezni değil ki bu. Hece vezni. Altı beş... Ben yazdım!’” (Cumhuriyet, “Okullarda Divan Edebiyatı, 12.06.2010)


Ülkü Tamer’in edebiyat öğretmeni, edebiyat öğretmeni ise, ben edebiyat öğretmeni değilim. Ama Anayasa Mahkemesi raportörü hukukçu ise ben de hukukçuyum!

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..