Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '08

 
Kategori
Haber
 

Anayasal hakları savunmanın ironik yanılsamaları

12 Eylül ürünü Anayasa hemen herkes tarafından eleştiriliyordu.

Sol yıllardır demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasayı gündeme getiriyordu.

Köprülerin altından çok sular aktı.

Özal’ın “Bir kez delinse bir şey olmaz” söylemi artık gücü ve etkinliği olanın Anayasa’yı yok sayma eylemine dönüştü.

Ve ironi; artık sol, var olan Anayasa’ya uyulması için grev ve eylemler örgütlüyor.

Patron(!) yani işveren, işçi sendikaya üye oldu diye kimsenin gözünün yaşına bakmıyor ayırımsız hepsini kapının önüne koyuyor.

Cumartesi günü Gebze’deydim. Yörsan işçileri 160 gündür grevde. Anayasal haklarını kullandıkları için, sendikaya üye oldukları için işlerinden oldular. Mahkeme süreci devam ediyor. Büyük olasılıkla lehlerine sonuçlanacak davaları. Zaten basından öğrendiğimize göre Devletin valisinin işçilere; “sendikalarından istifa ederlerse işe alınacakları” yönünde arabuluculuğundan söz ediliyor..

DİSK’e bağlı Limter-iş Tuzla’da bir günlük uyarı grevi yaptı. Amaçları yasalara ve yönetmeliklere göre iş güvenliğinin sağlanması, işçi ölümlerinin durmasıydı.

Sendikaların güçlü olduğu dönemlerde yani, tersaneler özelleştirilmeden önce böylesi ölümler olmuyordu. Yasalar ve yönetmelikler uygulanıyordu. İş güvenliği birincil öncelikti. Özelleştirmeler ile kuralsızlığın hakim olduğu iş yaşamı, taşeronlaştırmanın (sendikasızlaştırmanın egemen olması ile) getirdiği daha fazla kâr için odaklanınca ölümleri de kanıksadı toplum.

İşçiler Anayasa’nın uygulanmasını, iş güvenliğinin sağlanmasını istiyorlar.

İşveren “Devlet düşünsün, çözsün!” diyor.

İşine geldiğinde “Devlet küçülsün, organizatör olsun” diyen liberalizm sevdalıları sıkışınca “Devlet çözsün!” diyerek işin içinden çıkıyorlar.

Bu yaman(!) süreçte solun çaresizliği ya da çelişkisi cepheden karşı çıktığı Anayasaya toplumu uymaya çağırmak, yasaların uygulanmasını sağlama yolunda mücadele etmek olarak önümüze çıkıyor.

AKP iktidarı ise kafayı türban ile kuma gömmüş bir vaziyette ülkenin temel sorunlarından bi haber, kayıtsız, kendine yakın medya üzerinden mücadele etmeye devam ediyor.

Oluşan iklim ülkeyi gerilime sürüklerken Anayasa Mahkemesi 4000 Cumhuriyet Savcısı’nı göreve çağırıyor. Ama AB sürecinde değiştirilen yasalardan kaynaklı olarak Adalet Bakanlığı’nın bu süreçte savcılara “dava aç” emri veremeyeceği yolunda haberlerde basında göze çarpıyor.

12 Eylül projesi olan Türk İslam Sentezi temelli ve ABD kaynaklı Ilımlı İslam projesi politikalarının memleketi getirdiği nokta gerçekten karmaşık. Atatürk’ü yok sayıp Humeyni’ye sevgi besleyen bir nesil(!) in “özgürlük” adı altında türban ile somutlanan cumhuriyetten rövanşı alma mücadelesi hız kesmeden sürerken, ellerine beklide bir daha geçmeyecek, geçemeyecek tarihi fırsatı sonuna kadar kullanmak istiyorlar.

Süreç kıyasıya devam ederken, sol kör topal da olsa bir bakıma var olan Anayasa’da ki hakları kullanmak için eylemlere devam ediyor. İşçilerin örgütlenmeleri, insanca çalışma koşullarının yaratılması, yasa ve yönetmeliklerin uygulanması en temel anayasal istekler olarak öne çıkıyor.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..