Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '09

 
Kategori
Psikoloji
 

Anı yaşamak, ama nasıl?

Anı yaşamak, ama nasıl?
 

Anı yaşamak – farkındalık, şimdiki zamana dikkatini vermektir. Düşüncelerinizin içinde boğulmak değil de onları yargılamadan gözlemliyor olmaktır. Farkındalık, düşüncelerinizi olduğu gibi kabul ederek, onları itmeye çalışmayarak, kabullenerek olur.

Anı yaşamak stresi azaltır, kan basıncını azaltır. Günde birkaç dakikayı “anı yaşamaya” ayırmak kalp krizi riskini azaltır.

Anı yaşayan insanlar daha mutludur… Özgüvenleri daha fazladır ve güçsüz taraflarını rahatça kabullenirler. Eleştiriye açıktırlar. Şimdiye yoğunlaşmak depresyonun, aşırı yemek yemenin ve dikkat problemlerinin azalmasını sağlar. Bunun dışında, romantik ilişkilerinde daha başarılıdırlar, kavgaya, agresifliğe başvurmazlar.

Anı yaşamanın önemli olduğunu herkes bilir, kabul eder, peki nasıl anı yaşayacağız?

Performansınızı arttırmak istiyorsanız onun hakkında düşünmeyin.

Aklınızda geçenlere değil de o anda orada neler olduğuna dikkatinizi yöneltin. Kendinizi bir şeyin parçası olarak görün. Bir konuşma yapacaksınız ve çok heyecanlısınız. Dikkatinizi heyecanlı olduğunuz düşüncesine vermeyin. Etrafı izleyin, katılımcılara bakın, konuşma salonuna bakın, kendinizi konuşma yapacağınız yerde görün. Etraftaki insanlara dikkatinizi vermek her yerde uygulanabilecek bir yöntemdir, çünkü çoğu yerde etrafımızda insanlar olur.

Gelecek hakkında…

“Çok güzel bir içecek. Haftaya mutlaka bundan içmeliyim” Şu anda zaten onu içiyorsun. O içecek şu anda senin elinde zaten…

Mark Twain, hiçbir zaman gerçekleşmemiş bir sürü felaket bildiğini söyler. Depresyonun ve endişenin temelinde henüz olmamış ve belki hiç olmayacak bir şeyi felaketleştirmek, onun hakkında endişelenmek vardır. En basit şekliyle, insanlar “gelecek” hakkında endişelenir. Geleceği değil de şimdiyi düşünürsek, doğal olarak bu endişe de azalır.

Şimdiye odaklanmak bizi bazı durumlarda otomatik tepkiler vermekten kurtarır. Böylece tepkilerimizi düşünerek veririz. Bağırarak ağır tepkiler vermek yerine, o anda ne hissettiğimizi kendimize sorup nasıl karşılık vermemiz gerektiğini belirleyebiliriz. Böylece kişi kendisini de kontrol edebilir, davranışını düzenler.

Nefes alarak kendinizi tutup şimdiki zamana getirebilirsiniz. Nefes almanız üzerine odaklanın. Nefes almanın sihirli bir yanı yok, sadece nefesiniz her zaman sizinle beraber, her an yanınızda.

Hepimizin hayatında bazı sıkıntıları vardır. Ayrılıklar, tedirginlikler, korkular…Bunların hepsine izin verirsek hayattan alacağımız zevk azalır. Dişçi koltuğunda otururken o an başka yerde olmayı dileriz. Fakat bazı zamanlar bazı yerlerde olmamız gerekir ve buna karşı çıkmak sadece sıkıntımızı arttırır.

Duygularımız hakkında da duygularımız vardır. “Keşke bu kadar stresli olmasaydım”. Stresli olmak asıl duygumuz, stresli olmayı istememek ise stres hakkındaki duygumuzdur. Çözüm kabullenmektir. Bir şeyleri değiştirmeye çalışmamak, yargılamamak, onlardan kaçmamak, onlara açık olmak onlar hakkındaki endişemizi, stresimizi azaltır. Kabullenmek sizi rahatlatır.

Duygularınızı kabullenerek kendinize iyilik yapmış olursunuz. “Bir ayrılık yaşıyorum, olabilir, üzgün hissetmem normal”. “Dişçideyim, belki biraz canım acıyacak, korkmam normal”. Zevk vermeyen duyguları kabul etmek sizi gelecek hakkında amaçları olmayan bir kişi yapmaz.

Bir de farkında olmamak vardır… “Bu sayfayı daha demin okudum fakat ne yazdığı hakkında bir fikrim yok”. Bazen öyle anlar olur ki düşüncelerimizde kayboluruz. Bunlar bir tür boşluktur. Bu boşluklardan kurtulmanın en iyi yolu hangi durumda olursanız olun o durumdaki yenilikleri fark etmeye çalışmaktır. Bu süreçte şimdiki zamandan kopmamış olursunuz.

Bazen de çok iyi bildiğimizi düşündüğümüz şeylere dikkatimizi vermeyiz. Sabah okula veya işe gittiğimiz yollara dikkat etmeyiz çünkü oralardan yüzlerce kez geçmişizdir. Ama dünyaya taze gözlerle bakarsak, o yoldan her geçişte birçok farklılığın, değişikliğin olduğunu görürüz. Bu bir tür macera gibidir. Ne kadar fark ederseniz o kadar görürsünüz, sizin için o yol heyecanlı hale gelir. Her an ne yaptığınıza dikkat ederek anı yaşayabilirsiniz. Bunu şimdi de yapabilirsiniz. Şu saniye ne oluyor? Anı gözlemleyin… Ne duyuyorsunuz, ne görüyorsunuz? Nasıl hissettiğiniz önemli değil. O anki durumunuzdan zevk alabilirsiniz, almaya da bilirsiniz. İyi veya kötü o durumun içindesiniz çünkü şu anda olan şey o. Onu yargılamayın…

Anı yaşamak bir hedef değildir çünkü hedefler gelecek içindir. Bu yazıları okurken, gözleriniz bu yazıları arka plan üzerinden ayırt ederken, sizi dünyaya bağlayan yer çekimini hissederken bunları fark edin. Yaşadığınızın farkına varın ve nefes alın, nefes verin. Bu yazıları okurken aynı zamanda nefes alıp verdiğinizin farkında olmak anı yaşamaktır.

 
Toplam blog
: 10
: 5438
Kayıt tarihi
: 07.10.09
 
 

Ayse Ipek Bilen Koc Universitesi Psikoloji Bölümü  California State University Long Beach..