Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '18

 
Kategori
Siyaset
 

Anılar Sandığımdan: Gün Sazak

Anılar Sandığımdan: Gün Sazak
 

-Katledilişinin 38. yıldönümü vesilesiyle-

O meş’um günü, bugün gibi hatırlıyorum. Bursa’nın Elmasbahçeler semtinde camiin karşısındaki iki katlı kâgir bir evde kalıyorduk İlhan’la. Gıcırdayan tahta merdivenler, üst katta tahta döşeli bir salon. Girişte sağda küçük bir mutfak. Solda iki oda ve ikinci odanın karşısında sağda benim odam. Odamda duvara dayalı eski bir karyola, karşısında portatif bir çalışma masası. Kapımın tam karşısında iki pencereli cam çerçeve, duman ve mum isinin sindiği beyaz (!) perdeler. Pencerem, çevresini 3-4 evin çevirdiği küçük bir bahçeye bakıyordu.

İlhan, geceleri bir otelde çalıştığı için ben genellikle yalnız olurdum. Dışarıya pek çıkmazdım. Ya şiir içerdim, ya cızırtılı cep radyosundan TRT-1 açar müzik veya haber dinlerdim ya da atardım bir kendimi bir et yığını hâlinde yatağa. Sık sık kesilen elektriklerle tamamen kararan odamda pencereden gelen lâmba ve lüks ışıklarıyla az da olsa aydınlanan tavana bakar, hayâller kurardım. O zamanlar bir lisenin son sınıfında okuyan, kıyamadığım için ümit vermediğim Filiz düşerdi aklıma. Tavanda bir silüet gibi bir Filiz. Kumral saçları, elâ gözleri, bana yakın boyu, sırım gibi ince, kibar mı kibar, hep mütebessim Filiz.

Ateş günlerinden geçiyorduk o yıllarda. Başbuğ Türkeş’in, “Ülkücü şehit cenâzesi kaldırmaktan parti faaliyetlerimizi ifâ edemiyoruz. “ dediği günlerdi. Gerçi Elmasbahçeler bizim kal’emizdi. ‘komünist’ sinek bile uçamazdı. Ama tırnak çakısı bile taşımadığım için yine de temkinli davranıyordum.

Tarih 27 Mayıs 1980. Salı. Yine akşam geceye ulanıyordu ve ben yine odamda oyalanıyordum. Zâten 6 Haziran 1980’de mezun oluyorduk. Gün saydığımız zamanlardı. Odamda öylesine otururken alt kapı gürültüyle çalındı. Kim olabilirdi, kimler olabilirdi? Merdivenleri 2’şer 3’er inerek alttaki kapıya geldim. Kim o? soruma, camii imamı ve bizim bölümde okuyan Hüseyin Ağabey’in cevabı geldi:

-Kutsi, aç kapıyı. Ben ve diğer ülkücü arkadaşlar.

Hemen sürgüyü çektim ve kapıyı açtım. 7-8 kişilik bir ülküdaş grubuydu, Hüseyin Ağabey, sınıf arkadaşım Bursa Ülkü Ocakları Muhasibi Mahmut Yıldırım ve mahalleden ülkücü gençler…

Hepsinin yüzünden derin bir üzüntü okunuyordu. Hiçbir şey demeden çıktılar yukarı. İlhan’ın odasına - eski de olsa bir halı vardı onun odasında - aldım gelenleri. Kimi bağdaş kurup yere çöktü, kimi ise İlhan’ın yatağına ilişti.

Söze Hüseyin Ağabey başladı:

-Bu akşam MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, evinin önünde komünistler tarafından şehit edilmiş. (Daha sonra bu katletme eyleminin Dev-Solcular tarafından yapıldığı tespit edilmişti. )

Donup kalmıştım. Başımı ellerimin arasına alıp hıçkıra hıçkıra ağladığımı hatırlıyorum.

Bursa Ülkü Ocakları Musahibi Mahmut Yıldırım -gözyaşlarını içine akıtan insanlar gibi- sorumluluğunun da farkında olarak daha metindi.

-Arkadaşlar bu kanlı eylem karşısında fevrî davranmayacağız. Bizleri çekmek istedikleri sahaya inmeyeceğiz. Şimdi dağılıyoruz, temkinli davranıyoruz ve evlerimize gidiyoruz, dedikten kısa bir süre hepsi vedâlaşarak topluca gittiler.

Salonda kendime yarı ağlamaklı mırıldanmaya başladım: Hey yiğitler yiğidi Gün Sazak Bey size bu ölümü yakıştırabilir miyim ben? Siz ki Gümrük ve Tekel Bakanı iken - özellikle gümrüklerde – mafyaya, rüşvetçilere ve kaçakçılarına nefes aldırmamıştınız ! Hepsinin illegal gelir gelir kaynaklarını kurutmuştunuz. Dost düşman hepsi ‘en başarılı bakan’ diyordu size. Hatta o dönemin CHP’li milletvekili Süleyman Genç, ““Ben inceledim, cumhuriyet kurulduktan bu yana gümrüklerdeki soygunu fikri ve felsefesi benimle yüzde yüz ters olan Gün Sazak önlemiştir. “ diyebilmiştir.

Gerçi Aydınlık ve Cumhuriyet gazeteleri sizi sürekli hedef gösteriyordu. Hatta 1993’te arabasına bomba konularak öldürülen Uğur Mumcu, ““Gün Sazak’ın yıkılması demek, liberal kapitalizmin yıkılması demektir.” diye yazabilmişti ‘Gözlem’ adlı köşesinde. (Cumhuriyet, 12 Nisan 1979) Ne garip bir tesâdüftür ki bu yazıdan 45 gün sonra Dev-Solcu komünistler tarafından şehit edildiniz. (Dev-Sol’un lideri Dursun Karataş daha sonda yayımladığı bildiride eylemi grubu adına üstlenmişti.)

Son söz: Aradan 38 yıl geçmiş. Biz kadere inanan insanlarız. “ ‘O’ndan ve geldiniz ve O’na gittiniz.” Rabbim’den gani gani rahmet dilerim size. Secdelerimde duâlarımdasınız.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..