Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '11

 
Kategori
Anılar
 

Anılarda kalan bir fotoğrafın hikayesi

Geçmişte yaşadığımız bazı anılar vardır, zihnimizde, gönlümüzde iz bıraktıkları için kolay kolay unutulmuyor. Hele bu anılarda çekilmiş bir fotoğrafın kareleri varsa, bu anılar daha da derinleşip yoğun bir anlam kazanıyor. Geçen gün kenarda, köşede kalmış ve benden ilgi bekleyen hatta bir lisanhaliyle beni vefasızlıkla nitelendiren, hata bana göz kırpan bu albümü biraz düzelterek içindeki fotoğrafları tek tek inceledim. Hüzün dolu bir ortamda beni 25 yıl önce geçmiş günlerime götürdü. Şimdi sizleri yaklaşık çeyrek asır önceki günlere ve yaşadığım bir olayı burada özetle anlatmaya çalışacağım. Bu anımı okumak zahmetine katlanırsanız sevinirim can dostlar...

1986 yılında Söke İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Şube Müdürü olarak görevimin başındayım. Mesleğimi, öğretmenleri, öğrencileri çok seviyor ve ilçede bulunan tüm okullar arasında sağlıklı bir diyalog içindeyim. Kendimle, ailemle ve yaşadığım çevremle barışık bir insanım. Ayıptır söylemesi, ben burada kendime bir pay çıkarmak istemiyorum. İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Musa Avcı, Şube Müdürü O.Hasan Bıldırki ve yine Şube Müdürü arkadaşımız Yaşar Çağbayırla ilçemizde eğitim ve öğretimin en başarılı bir dönem yaşadığını hatırlıyor, o yıllarda ilçemizde eğitim ve öğretimin en başarılı, sağlıklı bir şekilde geçmesi için canla, başla çalıştığımızı hatırlıyorum.

Hakikatten de 1985 – 1993 yılları arasında Söke İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bence en başarılı yılları olarak tarihe geçti… O yıllarda yapılan okullar, çoğalan derslikler, yapılan öğretmen lojmanları, sosyal ve kültürel faaliyetler, Söke Öğretmenevi, Hilmi Fırat Anadolu Lisesi, Fahrettin Uygun Tüzel İlkokulu, kasabalarda ve köylerde yapılan okular hep bizim zamanımızda gerçekleşti...Bir övünme payı olmasaydı bir liste çıkarır buraya sergilerdim...Hata o zaman Söke'ye bağlı olan Yenihisar ( Yoran ) eski adı adı DİDİM olan zamanımızda ki YENİHİSAR kasabası , yine bizim verdiğimiz, hazırladığımız raporlarla İlçe oldu.... Yıllar sonra DİDİM'in adı , TBMM'nin aldığı bir kararla Yenihisar'dan DİDİM olarak değiştirildi.Bu haberi yine bu fakir tarafından 26 Kasım 1986 yılında aldığım bir ödül nedeniyle Ankara 'da TBMM 'de olduğum bir günde DİDİM'le ilgili haberi bir faksla Yeni SÖKE Gazetesi'nde yayınlamak üzere haber olarak bildirdim ve buhaber adı geçen gazetede yayımlandı...

O yıllarda Söke'den yüksek okullara giden başarılı öğrenciler bu olumlu ve başarılı çamışmalarımızın tüm eğitim camiasiyle birlikte bunun en bariz bir göstergesidir. O yıllarda Sadullah Kuşada İlkokulu halk oyunları Ege Yöresi Zeybek Oyunlarıyla Türkiye birincisi bizim zamanımızda olmuştu…

Kendimi öne çıkarmak bağlamında bir niyetim de yoktur. Söke İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün o yıllardaki başarılı yılları aslında ayrı bir yazma ve araştırma konusudur.

DAVUL YOK, ZURNA YOK BİRİNCİ OLDUK

Tarih 1986- 1987 Eğitim ve öğretin yılında benimde görevlerim arasında bulunan sosyal ve kültürel faaliyetler arasında, halk oyunları yarışmaları da vardı. O yıl Aydın ili ve yöresinde il ve ilçeler arasında halk oyunları yarışmaları olacaktı. İlçemizden de Sıdıka İlkokulu şimdiki adıyla ( Sıdıka İlköğretim okulu ) bu yarışmalara katılmak üzere Gaziantep Yöresi Halk Oyunlarıyla katılacaktı. Öğrenciler günbegün çalışıyorlardı. Ben de folklor ( halk oyunları ) ile yakından ilgilendiğim için zaman zaman okula gidip oyunları izliyordum. Gerçekten çocuklar çok iyi hazırlanmışlardı. Zaten o yıllarda Sıdıka İlkokulu, Kocagözoğlu ilkokulu ve Sadullah Kuşada ilkokulu ilçemizin en gözde tanınan, bilinen okulları arasında yer almışlardı….

1986 – 1987 Eğitim ve öğretim yılı içinde Aydın yöresi il ve ilçeleri arasında yapılacak halk oyunları yarışmaları Sultanhisar 24. Uluslararası kültür – sanat ve Tarım Festivali kapsamında 2, 3, 4 Mayıs 1986 tarihlerinde Sultanhisarda yapılacaktı. Hazırlıklarımız tamamlandı. 3 Mayıs 1986 günü Sultanhisar’a gidecektik.

Yarışmadan bir hafta önce okul Müdürü Bekir Cingöz beni telefonla arıyorlar.

- Sayın Müdürüm birkaç gün sonra Sultanhisar’a gidiyoruz, hazırlıklarımız tamamdır, sizde bizimle gelir misiniz ” diyorlar.

- Hay hay Bekir Bey diyorum.

3 Mayıs ( 1986 ) sabahı okulun önünde toplanıyoruz. Öğrenciler, öğretmenler ve veliler. Heyecan dorukta...Halk oyunları ekimiz hazır, belediyeden bir otobüs alınmış, veliler de pastalı, börekli bir hayli yolluk yapmışlar, analar, bacılar son derece derli toplu. Herkeste bir yarışma heyecanı...Herkes gitmeğe hazırlanıyor...

Bu arada Bekir Bey’in telefonu bir daha çalınıyor İzmir’den arıyorlar. Davulcu, Zurnacı sözde kayış atıyorlar” bizim işimiz çıktı, kendinize başka bir davulcu bulun gelemeyiz” diyorlar. Bekir Bey’in morali bozuluyor, nerdeyse kalp krizi geçirecek. Velilerin, öğrencilerin morali büsbütün bozuluyor. Bense ısrarla gidelim diyorum. Sultan Hisar’da davulcu, zurnacı buluruz” diyerek yola çıkıyoruz. Öğrenciler, velilerle birlikte okul müdürü Bekir Cingöz, müdür yardımcı Mehmet Ali Şen'le birlikte yola çıktık. Ben habire çocuklara moral veriyorum. Yola çıktık gidiyoruz, yarım saat sonra Germencik yolunda arabamızın tekeri patlıyor. Ey vah şimdi ne yapacağız” diyorlar. Öğrenci velilerimizden Hâkim Mehmet Bey’in ( kulakları çınlasın, yaşıyorsa Allah uzun ömürler versin ) zaten morali bozuktu... “Arkadaşlar beni dinlerseniz bu yarışmadan vazgeçelim, işler ters gidiyor, zaten davul yok, zurna yok, arabamız da bozuldu, geri dönelim” diyorlar. Ben tekrar moralinizi bozmayın, her şeyde bir hayır vardır, "demokrasilerde çare tükenmez" diyerek velileri, öğrencileri, hakim Mehmet Bey'i ikna etmeğe çalışıyorum.

Yarım saat sonra tekrar yola çıktık. Saat 12, 30’da Sultanhisar’a vardık. Yarışma alanında yerimizi aldık, orada başka bir davulcu ve zurnciyle rahat anlaştık. Moralimiz, neşemiz yerine geldi, sevgili çocuklarımızın yüzü gülmeğe başladı.… Bu arada müsait bir yerde çocuklarla birlikte ağaçların gölgesinde öğle yemeğini birlikte yedik. Öğrenci velileri neler yapmışlardı neler... Velilerin getirmiş olduğu börekler, çörekler, sarmalar , yufkalar , meşrubatlar gırla diyordu…

Nihayet Halk oyunları yarışması başladı. Yarışmaya Aydın ili ve İlçelerinden toplam olarak yanılmıyorsam 14 okul katılmıştı. Sözü uzatmadan yapılan bir değerlendirme sonucunda bizim Sıdıka ilkokul’u halk oyunları ekibimiz Gaziantep Yöresi Halk oyunlarıyla birinci olduk. Madalyayı ve o zamanın parasıyla 200 bin TL yarışmanın armağanı olarak aldık. Artık dünyalar bizim olmuştu…. Yarışma sonuncundan sevinçle Söke’ye dönüyoruz. Tekrar Germencik’e geldiğimizde uygun bir restoranta , açık havada çocuklara köfte, şiş kebabını yedirdik. Halaylar , zeybekler oynadık. Halay başın daben varım. Davulcu ve zurnacı önümegelip zurnayı hava kalmdırdılmar. Bunun anlamı bahşiş ( ŞABAŞ ) demekti. Zurnanın deliğine 20 lirayı koyu verdim. 20 lira o günlerde kıymetli bir paraydı. Bir de Gaziantep oyunlarıyla birlikte bir fasıl daha oynadık. Ortaklara gelince davulcuları İzmir'e gönderdik. Bu tatlı hatırayı hiç bir zaman unutmuyorum….

Şimdi bu çeyrek asırlık fotoğrafın karelerinde kimler vardır? Bunları da yazalım. Aramızdan ayrılanlar da vardır. Onları da rahmetle analım diyorum. En önde Halk Oyunları ekibimiz 11 kişiden oluşuyor. Bunların altısı kız, beşi erkektir.

Ayaktakiler: Soldan sağa ise okulun hizmetlisi Selahattin Özkeskin, okul müdürü Bekir Cingöz, öğretmen Ahmet Vural, müdür Yardımcısı Mehmet Koç, Öğretmen Yalçın Bey, yine müdür Yardımcısı Mehmet Ali Şen, ekibin çalıştırıcısı Hüseyin Bey ve bu satırların yazarı bendeniz en sağda eli çantalı olan Abdülkadir Güler. Tarih 03 Mayıs 1986 / Yer : Sultanhisar… Foto Erkan.

Nerden nereye Öğretmen Ahmet Vural ve müdür yrd. Mehmet Ali Şen şimdi yok aramızda. Birkaç yıl önce Aydın’dan Söke’ye gelirken, Germencik yakınlarında yolda bir köpeğe çarpmamak için arabasının direksiyon hâkimiyetini kaybederek, bir trafik kazasında eşiyle birlikte vefat etmişlerdi. Söke’yi yasa boğdular, çocukları da yoktu. Mehmet Ali Şen'in öğretmenler camiasında ayrı bir yeri vardı, onurlu, dürüst iz bırakan bir öğretmendi. Işıklar içinde yatsın, rahmetle anıyorum.

Ya ekipteki öğrencilerimiz öyle sanıyorum ki şimdi çoğu birer meslek sahibi olmuşlardır, belki içlerinde öğretmen, doktor, mühendis ve hâkim olanlar da vardır… Onları da bir görebilsem, nerelerdedir bir duyabilsem. Dünya küçüktür, hiç belli olmaz. Nerden nereye?… Belki bu baş döndürücü teknoloji sayesinde günün birinde beni arayanlar olur diye düşünüyorum. İşte yukarı da sizlere tanıtmaya çalıştığım bu fotoğrafın anılarımızda öyküsü böyle …

Gönlümüzde acı ve tatlı günlerin anılarını derin izler bıraktığı için, bu yazı yazmaya, okunmaya değmez mi?… Okuyanlara, hatırlayanlara selam ve sevgilerimle.... 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..