Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '08

 
Kategori
Anılar
 

Anılardaki kefaller!

Anılardaki kefaller!
 

Rahmetli amcam, küçük serpmesi ile sık sık Koca dere, Rezve, Efendi dere gibi derelerden ve bazen Mert, Saka, Bulanık göllerinden, bazen de Karadeniz’in kıyılarından karınca kararınca tazecik balıklar tutar eve getirirdi.

Kendisinin hazırlayıp sunduğu özel menüleri ile dostlarına ikramlarda bulunurdu.
Bu bazen alabalık, bıyıklı, sazan, kefal, midye, türünden olduğu gibi, bazen de limandan satın alıp getirdikleri; palamut, lüfer, tekir, kalkan balığı da olabiliyordu.

Özellikle düğün tenceresine yaptığı kabuklu midye dolması ile saatlerce uğraşır,( birlikte midye kabuklarını zımparalardık) çadırlarda kalan turistlere dolma ziyafeti verirdi.

Sonbaharın sonlarına doğru bir gün, rahmetli amcam bir tepsi dolusu orta boy kefal balığı ile eve gelmişti…

O zamanlar şimdiki gibi balık peşinde, oraya buraya şuursuzca koşan biri de değildim! :))
Enerjimi boşaltmak ve bende balık tutmak için amcamdan serpmeyi alıp göl ile denizin birleştiği yere gittim.

Burası yazın göl, kışın ise göldeki suların yükselmesi ile göl bir koldan denizle ile birleşerek lagün oluştururdu. Bu birleşme birbirlerine zıt yaşayan hayvanların ve bitkilerin eko sistemin içindeki buluşma anıdır. Bu buluşma kimi canlılara hayat verirken, kimilerinin de hayatına muhtemelen son veriyordu!
Karayel, yine Karadeniz’i coşturmuş ve kıyıları tokat gibi döverken, mert gölü ile olan birleşme sonrasında dalgalar gölün iç derinliklerine doğru yayılıyordu.

Daha önceki birleşmede gölün için de sıkışıp kalan kefaller, tuzlu suyun tadını aldıklarında bu kez serpilmiş ve irileşmiş yavruları ile birlikte yuvaya dönüş yoluna; yani Karadeniz’e delice bir istek ve gayret ile çıkmaya çalışıyorlardı.

Tam bu sırada, onlarca insan ellerindeki sopa ve kepçeler ile gölden denize çıkmaya çalışan irili ufaklı kefalleri avlıyorlardı.

Bazen dalgaların top gibi önüne katıp sürüklediği yeni yetme çocukları kolundan bacağından tutup kıyıya çıkarmışlığım çok olmuştur. Küçücük çocukların bu av tutkularını hayranlıkla izliyordum.

Hayatımda ilk defa kullandığım serpme ile her defasında sekiz on balık yakalayabiliyordum.

Balık akını kısa aralıklarla geçmeye devam ediyordu. Serpmeden sonra elimle bacaklarımın arasından geçen balıkları yakalıyor ve kuma atıyordum.

Hava fırtınalı; dalgalardan sıçrayan su damlacıkları kuş saçması gibi yüzüme vuruyordu.
Yakalayıp kuma attığım balıklardan küçük bir tepe oluşmuştu! Ben halen suyun içinde, bazen serpme ile bazen elimle balık tutmaya devam ediyordum.

Saatler 23.00 ü gösterdiğinde rahmetli amcam beni merak ettiğinden, traktör ile yanıma gelmiş, Karadeniz’in çılgın dalgalarının patladığı yerde oluşan yakamozların arasında beni bulmuştu!

Yakaladığım balıkları görünce şaşırdı kaldı. Balıkları çuvallara doldurup traktör ile amcamın atölyesine götürdük ve kasaladık tam 12 kasa balık yakalamıştım. Üzerine ıslak gazete vs koyarak balıkları muhafazaya aldık.

Limanda “karayel” yüzünden balıkçılar denize çıkamamış, dolayısı ile benden başka kimsede balık yoktu! Dışarıdan arabalarıyla balık almaya gelen balıkçılardan biriyle anlaşıp yakaladığım balıkları satmak için Edirne’ye götürmeye karar vermiştim.

Sabah çok erkenden balıkları kamyonete yükleyip, kamyonetçi ile yola çıkmıştık. Yaklaşık beş km. gittikten sonra, kamyonetçiye balıkların tamamını 12 bin liraya satmış, paramı alıp yolda inmiştim.
Bu olaydan birkaç gün sonra ben askere gittim. Kazandığım bu parayı da asker harçlığı yapmıştım.
Sonraki dönemlerde de aynı balıklara rastladım ama bu kez sadece yiyeceğim kadarını tuttum. Doğa ihtiyaçlarıma cevap verirken ihtiraslarıma gem vurmayı bana öğretmişti!

Her zaman, Allah'ın lütuflarına karşı minnet ve şükran duygularıyla dolmuşumdur.

Asla, doğanın cömertliğinden kuşku duymamalıyız ancak ona gerekli saygıyı gösterdiğimiz sürece o da bizim ihtiyaçlarımıza (gerektiği zamanlar) cevap vermeye devam edecektir!

M. Talip Girgin
Tüm yazdıklarım!

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..