Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '18

 
Kategori
Anılar
 

Anılarla Kovalamaca

Anılarla Kovalamaca
 

Anılar bazen hüzün verebilir ama onlarsız da yapamıyoruz işte...


Ah, şu anılar yok mu, zaman zaman yaklaşan, içinizde fırtınalar kopardıktan sonra hızla uzaklaşırken peşi sıra sizi de sürükleyen anılar. Bir tebessüm, bir iç çekiş, bir iki damla gözyaşı bırakan anılar. Her zaman geldiğim ve ağaçlar altında, yeşillikler içinde denize, ufka bakarak dinlendiğim çay bahçesinde bunları düşünürken, arka masalardan birinde oturan bir adam öyle yüksek sesle hapşırdı ki, o sesle irkildim ve kendime geldim. Hay sen çok yaşa adam emi; yoksa yine koyverip dalıp gidecektim derinlere. Bir oh çektim ve başladım etrafla ilgilenmeye. Sağ tarafımdaki masada sarı saçları örgülü şirin bir kız çocuğu iskemlesinde ters oturmuş hemen yanıbaşlarında, yeşillikler arasında kuyruğu ile oynayan yavru kediye, gel pisi pisi, gel diye sesleniyordu, annesi müdahale etti, kızım dön önüne düşeceksin sandalyeden, dedi. Çocuk yarım dönerek ve yalvaran gözlerle, peki annecim yanına gidip sevebilir miyim? diye sordu. Anne de muzip yavru kediyi gülerek izliyordu, git ama dikkatli ol seveyim derken tırmalatma kendini. Kız çocuğu sevinçle iskemlesinden atladı, yavru kedinin yanına giderek önünde eğildi, ürkek ürkek başını okşamaya başladı. Yavru kedi de sevilmekten pek hoşlanmış olacak ki bir patisi ile kıza dokundu. Büyük bir keyifle onları izlerken çay bahçesinin müzik sisteminden rahmetli Kayahanın şarkısı duyuldu; Atın Beni Denizlere..Hadi buyrun bakalım, yeniden başlıyıroruz. Hiç kaçışı yok, işte anılar sökün etti yine ve topyekün geri geliyorlar...
 
Ne güzel besteleri, şarkıları vardı Kayahanın, hemen herkesin de ruhuna hitap eden, sevilen şarkılardı ve tabi herkesin de müşterek anılarını süsleyen şarkılar. Arkadan o çok bildik şarkı geldi, Ah mavilim, beni hiç unutma. İki gözüm iki çeşme, "hiç unutma, arada bir hatırla, eski resimlerime bak sevgilim, beni sakın unutma." Seni hiç unutur muyum sevgilim, hiç unutur muyum...
 
Hay Allah, iyi ki biraz hava almaya dinlenmeye geldik, en iyisi hesabı ödeyip kalkmak dedim ve öyle de yaptım. Sahil boyu yürümeye başlamışım ki, Kayahanın giderek uzaklaşan sesi arkamdan geldi, " bugün uyandığımda yanımda yoktun, çok canımı yakıyor özlemin" adımlarımı sıklaştırdım, neredeyse koşarak kaçıyorum oradan... 
 
Sahil boyu sıralanmış diğer çay bahçeleri de cıvıl cıvıl insanlarla dolu, herkes güzel havanın tadını çıkarmaya çalışıyor, çocuklar özgür ve mutlu sağa sola koşuyor, adım başı simit, kuru yemiş, kestane ve şekerlemeler satan seyyar satıcılar da nafakalarını çıkarma telaşında.Birden gözüm  elindeki kocaman kağıt helvayı çıtır çıtır yiyen pembe yanaklı gürbüz çocuğa takıldı, öyle mutlu görünüyordu ki, döne döne baktım. Bir kaç adım geçmiştim ki, birden durdum ve neden olmasın dedim, çocukken ne çok severdim kağıt helvayı, tereddütsüz geri döndüm ve kendime bir kağıt helva aldım, ama bir türlü ısıramıyordum, sanki ayıp bir şey yapıyormuşum gibi geldi bana. En iyisi parkta, bir banka oturup rahatça orada yiyeyim diye düşündüm, parka girdim boş bir bank ararken kadın erkek herkes bana bakıyormuş hissine kapıldım, elimde kağıt helva bir süre etrafa bakındım, tek bir boş bank bulamadım, daha fazla bekleyemezdim, kağıt helvayı yemeye başladım, her ısırışta içimde bir şeylerin kaynadığını hissettim, uzaklardan bir çocuk, zaman ötesinden bana el sallıyordu sanki....
 
 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..