Anılmamış

Ne farkımız vardı sanki
Sen kendinde mahkum
Ben kendimden mahkum
Sen belki böyle doğdun, böyle bildin, sevdin
Ben sevemediğimden geldim, burda öldüm
İki mahkumuz karşılıklı, aynı hüsran
Senin yaşadıklarından parmaklıkların, benim yarattıklarımdan
Soğuk birer buz parçası parmaklıklar
Isınsan kırılır, ısınsa kırılır, tabii ki kırılır
Biraz senden kırılır biraz ondan kırılır
Biraz erir gözlerinde günbatımı
Biraz büyür insanların karanlığı
Zindanların uzaklaşan kokusu ve mevsimin en güzel meyvesi
Yeşil bir elma, yeşil parmaklıklardan renksiz zindanlar
Uzaklaşır anılar biraz, ve anılmamışlar
Ha ne farkımız var?