Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '21

 
Kategori
Edebiyat
 

Anım

                                                                                                                                                31.07.2017
                                                                                                                                                      Salı
                                                                  Günlük yaşamdan
                     Kahramanımızın bu günkü yaşamı: her zamanki gibi sabah erkenden kalkar kahvaltısını etmeden önce komşusu seslenir.
“Cemalettin, gelsin de bizim şu musluğu tamir etsin” der.
Babası cevap verir:
“tamam, komşu oğlan yemeğini yesin de öyle yapsın senin işini!” der.
Oğlan hiç sesini çıkarmadan kahvaltısını eder. Bardaktaki çayın son yudumunu alır almaz kapı komşusunun evine gitmek için terliğini giydi merdivenlerden adımlayarak dış kapıdan çıktı bir 10-30 metre yürüdükten sonra sağa yukarı döndü. Tam komşusunun kapı ziline basacakken komşusu dışarı çıktı. Komşu:
“Geldin mi? Cemalettin.”
Cemalettin:
“ geldim. Ama su anahtarı var mı? Diyerek komşusuna cevap verdi.
Oda.
Komşu:
“Bizde su anahtarı yok ama yan komşuya sor da belki onlarda vardır.”
Cemalettin komşusunun ziline basarak komşusunun gelmesini bekledi nihayetin de komşusu geldi.
Cemalettin: “ağabey komşunun musluğunu tamir etmem gerekiyor sizde su anahtarı var mı?”
Komşu:” Var. Ama hangisini istiyorsun kurbağacık mı? İngiliz anahtar mı?
Cemalettin:
“valla hangisi varsa onu ver. Ağabey!” Adam su anahtarını getirmeye gitti. Ve kurbağacık anahtarını getirdi.
Komşu:” Buyur, Cemalettin. Bu anahtar var!”
Cemalettin:
“peki! Ağabey” Komşusunun evinden içeri geçerek bozuk musluğun olduğu yere banyoya gitti. Musluğa takılın olanları çıkardı. Kurbağacıkla boruya bağlı olanı anahtarla sökerek bataryayı çıkardı.
Komşu:
“tamam, bitti mi? İşin diyerek. Cemalettin’den onay cevabı aldı
“ben gideyim de yukarıdan yeni musluk alayım dedi”
“sen burada otur da beni bekle diyerek.” Evden ayrıldı. Adamın torunuyla sohbet ederken çocuk aniden ortadan kayboldu. Bu böyle olmaz diyerek bu evde tek başına oturulmaz yakışıksız olur diyerek bende evden ayrıldım. Sonra kapıdan çıkarak eve doğru ilerledim. Evin kapısından içeri girdim merdivenlerden ilerleyerek çıktım. Kapıdan içeri girdim cep telefonun şarjını doluyor mu diyerek? Telefonu elime aldım. Twitter’de paylaşımlara bakarken. Birden bir ses geldi. Dışarı sesin olduğu yere gittim. Bir baktım, seslenen evin sahibinin torunuydu.
Torun: “Cemalettin ağabey!(...) dedem seni istiyor gelmeliymişsin.” Diyerek
Hemen musluğu değiştireceğim yere doğru yöneldim. Evin sahibi:
“Cemalettin, musluğu aldım! Takabilirsin artık”
Cemalettin:
“ musluğu bari garantili alsaydın, bozulduğunda değiştirme fırsatın olurdu.” Neyse ben işime yöneldim. Musluğu takmak için bataryayı kutusundan çıkartırken musluğun garanti belgesini evin sahibine teslim ettim. Musluğu boruya takmak için elime kurbağacıkla bileziklerini sıktım. Son kontrolleri yaptıktan sonra suyun gelmesi için evin torununa, vanayı açtırdım ve böylelikle işim bitti. Oradan ayrılıp eve geldiğimde saat 11.00 olmuştu, namaz vakti gelene kadar biraz kitap okuyayım dedim. Aldım, elime kitabı okumaya başladım. Kitaptan aldım lezzeti hiçbir dünya da yok! Dedim. Derken kitabın bilgileri beni bir kez daha kelimelere daha çok bağlıyordu. Neyse kitaba kendimi fazla kaptırdım. Bir baktım saat’e öğle ezanı okunmaya 15 dakika kalmıştı ivedilikle abdestimi aldım kurtuluşa koşmak dünyanın hengâmesinden meziyetinden bir an olsun uzaklaşmak için bir yoktan var eden rabbimin yanına gitmek için koştum. Caminin kapısından içeri girerken. Müezzin Allah’u ekber demeye başladı. Ne güzel bir sesti sanki içime bir huzur doluyordu.
Ve nihayetinde ezan bitti. Ezan duasını okuduk huşu ile namaz kılmaya başladıktan sonra farz namazını kıldık tekrar son sünnetti kıldıktan sonra, tesbihi eda ettik benim en sevdiğim ana geldik ve sevgililerin en kudretlisiyle konuşmaya geldik. Günahlarımız varsa affeyle Rabbim diyordum. Ve namaz kardeşliğini, dostluğunu Allah kabul eylesin diyerek pekiştiriyorduk. Eve geldim yemeğimi yedikten sonra tekrar kitabı okumaya başladım. Kitabı, okuya, okuya, bayağı bir zaman geçtikten sonra bir telefon geldi. Bu sıralarda saat 16.10 idi. Telefona baktım. En sevdiğim dostum aramıştı. Telefonu kaldırdım. Alo(…) efendim. Diyerek cevap verdim.
Asakben:
“Ben evden çıkıyorum. Nereye geleyim dedi.”
Cemalettin:
“Bende bizim buraya gel de. Buradan gidelim dedim.”
“Tamam geliyorum.” Dedi.
Ve böylelikle gideceğimiz yeri kararlaştırdık telefonu kapattıktan sonra ben hazırlandım yola çıktım.
Yola çıktıktan sonra tekrar aradı. Nerdesin dedi. Bende tamam geliyorum dedim.
Hızlı adımlarla yürürken biranda kendimi Orman Bölge Müdürlüğü mevkiinde buldum. Yine bir daha aradı. Tamam, geldim dedim. Sen neredesin diyerek.
“Olduğu yeri öğrenmek için karşıdan cevap bekledim.”
O ise tabelanın diğer tarafındaymış. Hemen oraya geldim. Selâmun Aleykum diyerek tokalaştık. Çarşıya gitmek için sakin, sakin gidiyorduk 12 Şubat Stadyumunun bir aşağısı Kahramanmaraş büyükşehir belediyesinin gençlere hizmeti olarak Osman Sayın Spor salonunun içinden geçerek diğer tarafa gittik biraz sohbet ederek
Asakben:
“Cemalettin… Şu yüzme havuzunun içine gidelim mi? Diyerek, sordu.
Bende neden oraya gidelim dedim. Oda
Asakben:
“benim küçükken, suya karşı fobim vardı. Bakalım bir daha devam edecek mi? Yoksa yenmiş miyim diyerek. Oraya doğru yöneldik ben ise su ile ilgili anılarımı ona anlatırken o ise vay deme öyle yendin diyordu.
Merdivenlerden yukarıya doğru adımlarımızı atarak yüzme ve eğitim havuzunun kapısına doğru geldik. Kapıdan içeriye girer girmez maviliği adeta ruhumuzu dinlendiriyordu.
Tekrar merdivenlerden aşağı inerek suyun yanına geldik artık bir adım uzağımızdaydı. Su ile korkuyu yenmesi tamam dedi. Artık küçüklenmiş, o korkularım, korkmam artık diyerek, oradan uzaklaştık. Merdivenlerden çıkıp kapıdan dışarı çıktık. Tekrar merdivenlerden aşağı indik. Orada suyumuzu içtikten sonra, yavaş adımlarla tekrar spor salonunun içinden dışarı çıktık.
Asakben:
“Cemalettin bir şey atıştıralım mı? Dedi.
Cemalettin:
“bende. Tamam atıştıralım. Dedim.
Özdemirler marketten iki tane Rondo bir tane de kola alıp çıktık. Ücretleri ödeyerek nihayetinde sevgililer parkının gölgeli olan tarafından oturup aldıklarımızı tüketmeye başladık. Ve akşamdan kalan bir konuşma aklına takılmıştı, onu anlatmaya çalışan. Asakben bir türlü aklına gelmiyordu, ben ise sen anlat dinlerim diyordum. Hem kırmamak hem de gücendirmemek için böyle yapmak zorundaydım. Aldıklarımız bitti, Piazza’nın yolunu tuttuk. Kaldırımdan orta kaldırımdan geçerek merdivenlerden yukarı doğru yürüdük döner kapıdan kontrol yerinden geçerken, sağ tarafta yapay buzda kayan çocukları seyrettik mağazaların önünden geçerken. Bir mağazanın vitrininde üç ciltlik kitap gibi duran bir süs vardı mağazanın vitrininde. Ve üzerinde “U.S Polo Assan” yazıyordu üzerinde, orada dikkatimiz
çekmesindeki amacımız kitaba âşık olmamızdan kaynaklanıyordu. Yürüyen merdivenlerden ikinci kata çıktık. Yine mağazaların yanından geçerek ve takıldığımız kitapçının içine girdik. Artık devamlı takıldığımızdan çalışanlardan çok biz kitabın nerede olduğunu ezberlemiştik. Kitapları karıştırırken hangisi güzel, hangisi iyi değil diyerek kitaplara baktık.
Cemalettin:”
“Asakben dedim buradan ayrılalım. Üçüncü kata çıkarız dedim.”
Asakben:
“Tamam dedi.”
Oradan çıktık; yemek yiyenler, eğelenenler, çoktu. Birazda yukarıdaki kitapçıya takıldık daha sonra oradan ayrıldık. Eğlenenlerin yanına gittik bowling oynayanlar derken bizde bilardo oynadık ve acemi şansımı dersin, ne dersiniz deyin. Ben kazanmıştım. Alışveriş merkezi’nin kapanmasına 10 dakika kalmıştı. Ne çabuk su gibi geldi geçti dedim. Oyunumuz bitmişti biz ayrıldık oradan hiç kimse çıkmıyor sadece biz çıkıyorduk kapanmasına rağmen. Bu milletin tüketim çılgınlığı nedir diyerek üzülüyordum. Ve insanlar bu kadar bağımlı olmaz olamaz boş şeylere kitap okusalar diyerek hayıflanarak yürüdüm. Dışarı çıktık orada vedalaşarak eve doğru adımladım. Kahramanımızın “günlük yaşamdaki durumu’ gereksiz tüketim çılgınlığına hayıflanması.” Ve böylece bitiyor(…) Sürçülisan ettimse af ola.
 
Toplam blog
: 9
: 238
Kayıt tarihi
: 23.02.17
 
 

"Kitaba aşık bir insan." Kitaplardan konu açılmışken; şiir öykü, hikaye, roman deneme, makale tür..